Başka DünyaTarih

Ekim Devrimi, Petrogradlı eşcinselleri nasıl özgürleştirdi?

Ekim Devrimi’yle beraber sodomiyi yasaklayan yasasının kaldırılması, Rusyalı eşcinsellere özgür bir dönem yaşattı. Özgürleşen eşcinseller arkasında iz bırakan pek çok etkinlik hatta düğünler düzenlediler. Sanat tarihçisi Olga Horoşilova, Sovyet iktidarının erken yıllarında Petrograd’daki eşcinsel toplumunun yaşantısını anlattı.

1916 (Olga Horoşilova’nın koleksiyonu)

Bolşevikler sodomi cezasını nasıl kaldırdı?

Vladimir Dmitriyeviç Nabokov, sodomi yasasının kaldırılması için mücadele etmişti, Sankt-Peterburg, 1909 (Olga Horoşilova’nın koleksiyonu)

“1900’lerin başında, yeni bir ceza yasasının hazırlanması ile bağlantılı olarak, sodomi cezası yasasının kaldırılması Rusya’da etkin bir şekilde tartışıldı. Ünlü yazar Vladimir Nabokov’un babası Vladimir Dmitriyeviç Nabokov yasanın iptalini gündeme getirdi ancak tartışmalar bir neticeye varmadı ve yasa iptal edilmedi.

“Ekim Devrimi sonrası Bolşevikler, ceza yasası da dâhil olmak üzere, en kısa sürede yeni yasalar oluşturmak zorundaydı. Bu nedenle, sodomi yasası hakkında ne yapılacağına, muhafaza mı iptal mi edileceğine ve bu olguya genel olarak nasıl yaklaşmak gerektiğine karar verilmesi gerekiyordu.

“Ne politikacıların ne de bu konuda çalışan doktorların ortak bir görüşü vardı. Ancak yine de sodomi maddesine ne 1922 Ceza Yasası’nda ne de yasanın 1926 yılındaki halinde yer verildi.

“Bunda, Berlin Seksoloji Enstitüsü’nü kuran Alman biliminsanı Magnus Hirschfeld’in dolaylı olarak etkisi olmuştu. Sovyet doktorlar Hirschfeld’le iletişimde kalarak onun Avrupa’daki çarpıcı çalışmalarını ilgiyle takip ettiler.

“Eşcinselliğin bir hastalık değil, insan cinselliğinin tezahürlerinin sadece biri olduğundan emin olan Hirschfeld birçok konuşma gerçekleştirdi.

“1926’da ceza yasası yenilendiğinde Hirschfeld Moskova ve Leningrad’ı ziyaret ederek dersler verdi. Söylenene göre, eşcinsellerin Sovyet Rusya’da kötü muameleye maruz kalmadıklarını görmekten oldukça memnun kalmıştı.”

Petrograd’ın eşcinsel altkültürü

Hanzi Sturm, 1920’lerin ünlü Berlinli taklit sanatçısı, Petrogradlı Sovyet travestiler onun tarzını örnek almıştı (Olga Horoşilova’nın koleksiyonu)

“Petrogradlı eşcinsellerin kıyafetlere yansıyan özgün tarz, 19. yüzyılın ortalarından beri sürüyordu. ‘Kendilerine’ ait olmanın işaretleri, genellikle pantolonların arka ceplerini süsleyen kırmızı mendiller ve boyunlarındaki kırmızı kravatlardı.

“Rus şiirinin Gümüş Çağı sanatçılarından Mihail Kuzmin’in Konstantin Somov tarafından yapılan ünlü portresinde, kırmızı kravat yalnızca çarpıcı bir renk vurgusu değil, ancak aynı zamanda şairin eşcinsel altkültürüne ait olmasının bir simgesi.

“Yirminci yüzyılın başında bazı gençler abartılı makyaj yapıyor, fazla pudra ve göz farı sürüyordu ki bunlar daha sonra eşcinselliğin işareti olarak kabul edildi. Ancak 1920’lerde, aşırı makyaj eşcinsel toplumuna ait olmanın göstergesi olmaktan çıktı.

“O zamanlar birçok genç sinemaya hayrandı ve sessiz film oyuncularının görünüşlerini taklit ettiler. NEP dönemi kahramanları, böylelikle tavernalarda ve sokaklarda birbirlerini tanıyabiliyorlardı.

“Pavlik” soyadlı biri (fotoğrafın arkasındaki imzadan), 1910’ların ikinci yarısı, Petrogradlı bir ‘kadın taklitçisi’* (Olga Horoşilova’nın koleksiyonu)

“Petrograd’daki eşcinseller arasında belirleyici bir moda yoktu. Eşcinsel toplumunun taklit ettiği şarkıcılar, sanatçılar, yazarlar vardı. Özellikle Oscar Wilde bunlardan biriydi.

“O zamanlar modern anlamda ‘trendsetter’lar ve gey ikonları bulunmuyordu. Bu kavramlar çok sonraları, gey kültürünün mecazi bir ‘dolaptan çıkış’ yaparak Amerika ve Avrupa görsel kültürünün, özellikle sanat ve modanın, önemli bir parçası haline geldiği 1980’lerde ortaya çıktı.”

“Avrupa’da eşcinsel kültürün görsel yönü Rusya’nın aksine çok hızlı gelişti. 1920’ler ve 1930’larda Avrupalı eşcinseller görkemli kıyafetler giyiyor, şık aksesuarlar takıyordu. Hatta sigarayı bile orta ve yüzük parmakları arasında özel bir şekilde tutuyorlardı.

“Sovyet eşcinsellerin bu burjuva lüksü ve aşırılığını kolaylıkla karşılaması mümkün değildi. Ülke 1920’lerin başında iç savaştan yeni çıkmışken görkemli kıyafetlerden ne kadar bahsedilebilir?

“Ortada bir kıtlık vardı ve giyecek bir şey yoktu. Bu yüzden, Fransa’da ve İngiltere’de olduğu gibi bir tür giysi ‘argosu’ geliştirmek 1920’lerde objektif nedenlerden ötürü imkânsızdı.”

“Aristokratlar” ve “avam”

Aşık iki kadın, devrimden önce ve sonra Rusya’daki lezbiyenlerin hayatı hakkında çok az bilgi var ve fotoğrafları çok nadir, Petrograd, 1916-1917 (Olga Horoşilova’nın koleksiyonu)
“Avamın” temsilcileri, 1920’lerin Petrograd gey toplumundan fotoğraf, 1920’lerin ortaları (Olga Horoşilova’nın koleksiyonu)

“Petrogradlı eşcinsel toplumu heterojendi. Lezbiyenler sessizce yaşadı ve özel hayatlarını ilan etmediler. Özel bir lezbiyen kültürü 1920’lerde Petrograd-Leningrad’da muhtemelen hiç var olmadı.

“Onların bu kapalılığı, mahremiyeti yaşamlarına ilişkin belgelerin bu kadar nadir olmasının nedenlerinden biri. Özellikle fotoğraflar gerçekten nadir. Koleksiyonumda sadece birkaç tane var.

“Buna karşılık geyler kendilerini daha etkin ve yaratıcı olarak gösterdiler. Sanat ve edebiyat salonları oluşturdular, partiler ve kostümlü düğünler düzenlediler, mektuplar ve günlükler yazdılar ve hatıra fotoğrafları çektirdiler.

“İlginçtir ki, kulağa ne kadar komik gelse de, eşcinseller devrimden sonra dahi sınıflara bölünmüş halde yaşamaya devam etti. Devrimden önce de sonra da, gerçekte tek bir değil, iki ayrı eşcinsel toplumu vardı ve bunların temsilcileri hakikaten birbirleriyle iletişim kurmuyordu.

“‘Aristokratlar’ denilen ve yaratıcı entelijansiyanın temsilcilerinden, soylulardan, devlet yetkililerinden ve çarist ordu subaylarından oluşan bir kesim vardı. Bunlar kokteyl ve konserler düzenleyip sanatçıları bunlara davet ediyorlardı.

“Diğer topluluğun adı ‘avamdı’, bu isim ‘aristokratlar’ tarafından verilmişti. Bunlarsa devrimden önce seçkin Petersburg salonlarına kabul edilmeyen, 1917’den sonra da ‘aristokratlar’ tarafından hoş karşılanmayan kişiler olan askerler, denizciler ve memurlardan oluşuyordu.

“Anlaşılıyor ki devrim sınıf ayrımını ortadan kaldırmıştı, ancak eşcinseller eski sınıf kalıplarını sürdürüyordu.

Balerin Matilda Kşesinskaya kılığına girmiş bir Peterburglu ‘kadın taklitçisi’, 1910’ların başları (Olga Horoşilova’nın koleksiyonu)

“Fakat bazen ‘aristokratlar’ istisnalar yaparak ‘avamdan’ yakışıklı erkekleri, gecelerini süslemeleri için aralarına davet etti. Ayrıca, sınıfsal kısıtlamalar ‘kadın taklitçilerine’ (kadın rolündeki erkek sanatçılar) uygulanmıyordu ve onlar da hem ‘aristokrat’ hem ‘avam’ olmaktan mutluydu.

“Kadın taklitçileri’, devrimden önce ve sonra Rus tiyatrosunda var olan geleneksel travesti janrından ziyade eşcinsel kültürle daha çok ilişkili olan özel bir janrın sanatçılarıydı.

“Profesyonel terziler tarafından dikilmiş kostümleriyle göz alıyorlardı. Hatta bu giysileri kiraladıklarını veya meşhur Petrograd terzisi Leyfert’ten ısmarladıklarını öğrendim. Leyfert, Mariinskiy Tiyatrosu’nun aktör ve aktrislerini giydiriyordu.

“Taklitçiler kostümlü eşcinsel düğünlerinde gelin kılığında, kokoş anne kılığında veya sadece gecenin neşeli konuğu olarak etkin biçimde yer aldı.”

Petrograd’ın en gürültülü düğünü

“Petrograd’da kaç tane böyle düğün düzenlendi, bilmiyorum. 1920’lere ait belgelerde yalnızca iki tanesinden bahsediliyor.

“Biri 1920 senesinde Petrograd’ın göbeğindeki Ofitserskaya Caddesi’nde gerçekleşti. Devlet memuru Georgiy Andreyev, genç bir fabrika işçisi olan Dina takma adlı Denis Nesterenko ile evlendi. İkinci eşcinsel evlilik ise Ocak 1921’de gerçekleşti.

“Bazı belgelere göre, bu tarz düğünler 1920’lerin sonunda, 1930’ların başında da yapıldı. Ancak bunlara sadece dolaylı referanslar yapılmış ve bu nedenle tam olarak nerede düzenlenip kimlerin katıldığını belirlemek mümkün değil.

“Fakat 1921’deki gürültülü düğün hakkında çok daha fazlası biliniyor. Çeka ajanı ve Baltık filosu gemicisi olan genç partili Afanasiy Şaur tarafından düzenlenmişti. Şaur, parlak bir parti kariyeri hayali kuruyordu ve elbette göze girmek istiyordu.

“1920’de gerçek bir komployu nasıl ortaya çıkaracağını buldu, Petrograd’da her gün yeni bir komplo keşfediliyordu. Ahbapları arasında eski subaylar ve düşük rütbeli ordu mensupları vardı, hepsi eşcinseldi.

1921’de Afanasiy Şaur tarafından düzenlenen kostümlü eşcinsel düğününün konukları (Sankt-Peterburg Merkezi Devlet Arşivi)

“Tüm bu eski ordu mensuplarının karşıdevrimci olduklarını ve genç Kızıl Ordu’yu ahlaki açıdan etkileyip gençleri ahlaksızlığa sevk ederek içeriden parçalamak istediklerini ortaya çıkararak bütün entrikayı bozguna uğrattı.

“Bu ‘eskiler’ esasında ‘karşıdevrimci toplantılar’ olan davetler veriyorlardı. Bir eşcinsel düğünü kisvesi altında Şaur, Petrograd gey kültürünün önemli temsilcileri olan ana ‘karşıdevrimcileri’ bir araya toplamaya ve polisin yardımıyla bir defada tutuklamaya karar verdi.

“Her şeyi doğru bir şekilde hesapladı. ‘Avam’ ve ‘aristokratlardan’ oluşan konuklar sade bir gece partisi için gelmeyebilirdi. Ancak düğün iki erkek arasında ve kostümlüydü, ayrıca ‘ebeveynlerin kutsaması’ ve ‘ekmek ve tuz’ gibi ritüeller ile bir de konsere yer verilecekti. Böylesi bir düğün birçok kişinin ilgisini çekti.

“Törene aralarında ‘erkek kılığına girmiş bir kadının’ da bulunduğu 95 kişi katıldı. Ve hepsi tutuklandılar. Ancak dava sonuçta kapandı ve olayın figüranları hafif bir korkuyla kurtuldu.”

Nasıl son buldu?

Pitoresk kostümleri içinde bir Rus travesti, 1910’lar (Olga Horoşilova’nın koleksiyonu)

“Şaur’un operasyonunun ardından 1920’lerde böylesi sansasyonel düğünler veya adli kovuşturmalar yaşanmadı. Sodomi hala ceza yasasında yer almıyordu ve gey salonları içinse sadece gizli gözetleme yapılıyordu.

“1930’ların başında durum değişti. Haziran 1933’te ilk tutuklamalar başladı. ‘Leningrad eşcinselleri davasında’ toplamda 175 kişi tutuklandı. Çoğu belgenin hala gizli olması ve araştırmacılar tarafından erişilememesi nedeniyle bu tutuklamaların nedenleri henüz bilinmiyor.

“Eşcinseller siyasi sebeplerle hapsedildi ve bazıları faşist olmakla, bazıları İngiliz istihbaratı için çalışmakla, bazıları ‘kasıtlı karşıdevrimcilik’ ve ‘Kızıl Ordu’nun ahlaki yönden bozulması’ nedeniyle suçlandı.

“Şaur’un 1921 ‘düğününün’ bunda önemli bir rol oynadığını düşünüyorum. OGPU çalışanları Şaur’un ithamlarını, ‘oğlancılar’ kara ve deniz kuvvetlerini yozlaştırıyor, şeklinde hatırladılar. Aynı formülasyonlar 1930’ların başındaki ihbarlarda da dile getirildi, OGPU tarafından geleneksel şekilde tutuklananlardan alınan ifadelerde de.

“Sonuç olarak, ‘eşcinsel davası’ kapsamındaki Leningrad tutuklamaları, sodomi maddesinin 1934’teki yeni ceza yasasına yeniden girmesine neden oldu.”

*Çevirmenin notu: Söz konusu dönemde modern trans kimliği henüz inşa edilmediğinden ve drag queen kavramı kullanıma girmediğinden ve ayrıca “kadın taklitçisi” terimiyle drag’in Rusya’ya özgü tarihsel bir formu nitelendiğinden (metinde ileride açıklanıyor) çevirirken “travesti” ve “kadın taklitçisi” ifadelerinin aslını korumayı tercih ettim.

Cem Öztürk, KaosGL.org için Anna Kosinskaya’nın sanat tarihçisi Olga Horoşilova ile yaptığı, BBC Rusça’da “Devrim-100″ yazı dizisi kapsamında 13 Ekim 2017’de yayınlanan röportajı Türkçeleştirdi.

Bu röportaj aynı başlıkla daha önce kaosgl.org web sitesinde yayımlanmıştır.

 

Dünyalılar (www.dunyalilar.org)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu