Vücut geliştirme sporu yapan Şahin İrencin, performans artırıcı ilaçlardan aşırı derecede kullandığı için geçtiğimiz yıl yaşamını yitirmişti. Peki neden? Gelin aynı sporu yapan yabancı sporcularla İrencin’in öyküsünü karşılaştıralım…
Sabah 6’da kalkar; kahvaltınızı bitirir sonrasında yaklaşık bir buçuk saat antrenman yaparsınız. Antrenman öncesinde ve sonrasında hatta bazen de antrenman esnasında almanız gereken ek besin maddeleri ve ilaçlar vardır. Gece saat 22.00 sularında ikinci antrenmanı yapar, ilaçlarınızı alır, günün yedinci öğününü yer ve uyursunuz. Sabah ikide kalkar, bir saat kadar kardiyo hareketleri çalışır, yeniden uyursunuz. Ve sabah tekrar altıda kalkarsınız….
24 saat içinde toplam yedi bin kalorilik yemek yemiş, üç antrenman yapmış, dünya kadar ek besin maddesi ve ilaç almışsınızdır. Ve daha yarışma zamanı bile değildir, diyet yapmaya başlamamışsınızdır bile.
Kimden mi bahsediyorum? Gelmiş geçmiş en önemli yüzücülerden biri olan Michael Phelps’ten…
Gelmiş geçmiş en önemli vücut geliştirmecilerden Jay Cutler’dan…
Ve daha nicelerinden…
Michael Phelps’in 2008 Olimpiyatı’nda sekiz altın madalya kazanmasını sağlayan antrenman rejimi, günde 12 bin kalori tüketmesini gerektiriyordu. Yani normal bir insanın bir haftalık kalori ihtiyacı.
Jay Cutler’ın, vücut geliştirme sporuyla uzaktan yakından ilgilenen herkesin hayali olan Mr. Olympia yarışmasını dört kez kazanmasının nedeni de yukarıda bahsettiğim rejimin daha da abartılı halini 20 yıl boyunca ara vermeden yapmış olmasıdır.
İLAÇLARIN KÖLESİ OLMAK
Hayatın garip ironilerinden biri Şahin İrencin’in ölüm hikâyesi…
Şahin İrencin, yaptığı vücut geliştirme sporunun gerektirdiği şekilde daha geniş ve daha kaslı olmak için ölmedi. Ne aldığı steroidlerin testislerde küçülme yapıp ve testosteron üretimini durdurması, ne erkek vücudunda ekstra testosteronun kadınlık hormonuna dönüşmesi sonucu göğüs büyümesi, ne de kullandığı creatin, protein tozu, aminoasit ve idrar sökücüler yüzünden yaşadığı böbrek yetmezliği gibi yan etkilerden yılmıştı.
Onu öldüren şey tam tersine bir vücut geliştiriciden en son beklenecek şekilde, genişlemek için kullandığı değil zayıflamak için kullandığı ilaçların olması…
‘Dinamit’ adı verilen ve günde en fazla üç kez alınması önerilen bir haptan sekiz tane almıştı. Bilenler bilir, hapın sağlıksızlığı kendini o kadar belli eder ki, ellerden günlerce çıkmayan sarı lekelere, berbat bir kokuya neden olur…
Dinamit ismi aslında bu ilaca tesadüfen verilmemiş; İkinci Dünya Savaşı sırasında dinamit lokumu üreten bir fabrikada ardı ardına yaşanan işçi ölümleri araştırılmış ve istisnasız hepsinin vücut yağ oranının yüzde sıfırlara yakın olduğu keşfedilmiş. Sonrasında bu dinamit lokumlarının yapımında kullanılan 2,4-Dinitrofenol (DNP) etkin maddesinin metabolizmayı hızlandırdığı anlaşılınca bir süre diyet amacıyla kullanımına izin verilse de sonrasında toksik yan etkileri görülüp yasaklanmış. Neredeyse 80 yıl önce yan etkilerinin ölümcül olduğu belirlenen bir maddeyi, üstelik de aşırı derecede kullanan sporcumuzun sonu da kaçınılmaz olarak ölüm oldu.
BİRAZ DELİ BİRAZ PROFESÖR OLMAK LAZIM…
Öncelikle aynı sporu yapan ve muhtemelen Şahin İrencin’in de idolü olan (alttaki fotoğrafta gördüğünüz) Jay Cutler ve Şahin arasındaki farka bir bakalım:
Bu fotoğraflara bakan birisine hangisi daha fazla ilaç kullanmıştır diye sorsanız, tartışmasız herkes soldaki diye cevap verir. Ancak, ölen sağdaki…
Jay Cutler’ın dediği gibi insan bu sporu yapmak için biraz deli olmalı. Aslında profesyonel seviyede şampiyon bir sporcu olmak için, spor dalından bağımsız olarak delilik şart.
Ancak biraz düşününce anlıyor insan; profesyonel atletleri gerçek profesyonel yapan en önemli nokta; sporculukları, yetenekleri, disiplinleri ve delice bu işe kendilerini vermelerinin yanında aslında hepsinin biraz da kendi doktorları olabilmeleri, yaptıkları işe bilim adamı gibi yaklaşabilmeleridir.
Performans artırıcı madde kullanmak zaten ayrı bir konu; fakat bir de bunlarla yakalanmak… Üstelik de topluca tüm kafile şeklinde yakalanmak, en profesyonel sporcularımızın bile bu maddeleri nasıl, nerede ve ne zaman kullanacakları konusunda en ufak fikirleri olmadığı anlamına gelmiyor mu?
Aslında sporcuları mahveden ve hatta bazen de öldüren şey, kullandıkları maddeler kadar bu maddeleri nasıl kullanacakları konusundaki cahillikleri sporun da bir bilimi olduğunun farkında olmamalarıdır.
Oysaki gerçek şu ki her sporcu kendi vücudunun profesörü olmalıdır.
Can Gürses