İnsanlık tarihinde, tek bir insanın hayat süresi içinde yaşanan ve bütünüyle yaşamı farklılaştıran iki büyük değişim gerçekleşmiştir. Bunu anlayabilmek için 1900 yılında şehrin merkez meydanını gören bir evin penceresinden dışarı bakan yirmili yaşlarında bir genci ve onun ne gördüğünü düşünün. Atlar, at arabaları ve faytonlar… Aynı kişi aynı yerden 30 yaşında bakmaya devam ederse otomobil, otobüs ve raylar üzerinde giden tramvayları görür. Trenler 19. yüzyılın ortalarında sınırlı ölçüde kullanılmaya başlamış olsa da Büyük Savaş’ın lojistik ihtiyaçlarını karşılamak için raylı sistemler hızla gelişmiş ve 1920 yıllarında motorlu araçlarla birlikte insan yaşamına büyük bir hareketlilik getirmiştir.
Mobilite insanların hayatında verdiği üç önemli kararı kökten değiştirdi. Bu kararlar “Nerede yaşayacağım…, ne yapacağım… ve bunu kiminle yapacağım…?” şeklinde özetlenebilir. Mobiliteye kadar bu üç karar kendiliğinden veriliyordu. İnsanlar doğdukları yerde yaşar, anne ve babalarının yaptığı işi yapar ve bunu da ya kuzenlerden biri ya da komşunun kızı veya oğluyla yapardı. İnsanların doğdukları yerin dışında bir hayat kurmaları toplum dinamiklerini kökten değiştirdi, ailelere yabancıların girmesine, kadınların çocuk doğurma ve bakım işlevinin ötesine geçip, çalışmaya ve üretime katılmaya başlamalarına, daha sonra da oy ve mirastan pay sahip olma hakkına giden yolu açtı. Bu değişiklikler büyük anne ve büyük babalarımızın hayatlarını ve psikolojisini derinden etkiledi. Bugün de otuzlu yaşlarında veya daha yaşlı olanlar benzer bir kökten değişimin içinde yaşıyor. 1980’lerden başlayarak, Nicola Tesla’nın hayalinin gerçek olup ağ üzerinde etkileşimin giderek günlük hayatın bir parçası olması, Metaverse ile yeni bir evreye giriyor.
Metaverse veya “öte dünya”
Metaverse veya “öte dünya” insanların birbirleriyle dijital kimlikleri ve avatarlarıyla etkileşim içinde oldukları internetin sanal dünyaya evrilmesi ve bir bakıma bilimkurgu hayallerinin gerçek olmasıdır. Bu süreçte bir taraftan bilimkurgudan gelen fikirler teknolojinin önünü açtı, diğer taraftan teknolojideki gelişmeler bilimkurgu roman ve filmlerine ilham verdi. Blokzinciri alanındaki gelişmeler de bu konuda son noktayı koydu. Yakın zamanda dünyanın en itibarlı olmasa da en değerli markalarından biri olan Facebook’un, büyük bir tanıtımla şirketi Meta markasının alt kuruluşuna dönüştürmesi, bu oluşum etrafındaki ilgiyi zirveye çıkardı. Bu tanıtımda Zuckerberg’in ne dediği pek anlaşılmasa da tamamlamadığı cümlelerin içine defalarca “deneyim” (experience) kelimesini yerleştirmesi, önemli bir şey olacağı izlenimini yarattı ve sözlerini, “Metaverse sosyal teknolojinin sınırlarını sonsuzluğa genişletmesidir”, diyerek bitirdi.
Yatırım piyasasında ise geleceğe yatırım yapmayı düşünenlere önerilen sepet yeniden tanımlandı. Meta (Facebook), Alphabet (Google), Microsoft, Amazon, Tesla, Apple’ın dâhil olduğu ve MAMATA olarak adlandırılan yaklaşık 10.7 trilyon dolarlık yeni bir sepet oluştu.
Zuckerberg’in Metaverse’ü tanıtımı sırasında açıkladığı, “Avrupa’dan on bin mühendis istihdam etme” ve yılda 10 milyar dolar yatırım yapma açıklaması ile birçok büyük şirket kendi öte evren projesini hayata geçirmeye başladı. Bu çalışmalar göz önüne alındığında, Metaverse’ün şu sırada Dünya’nın en büyük şantiyesi olduğunu söylemek abartılı olmaz.
Metaverse’ü 3D veya yapay zekâ ile karıştırmamak gerekiyor. Öte evrenin üç temel ayağı var. XR denilen burkulmuş, genişletişmiş gerçeklik (extended reality); 5G ile çok hızlı internetin bağlantısı ve bağımsız işletme modeli olan blokzincir teknolojisi. Bu oluşum bir anlamda fiziki uzayın soyutlanmış (demateriyalize) hali. Bir başka ifadeyle 3D oyunlarından Fortnite’ın veya Second Life’ın daha gerçekçi olarak hayata geçmesi. Öte evren uygulamaları çok yakın gelecekte Alexa’nın ev hayatının, Zoom’un iş hayatının bir parçası olması gibi gündelik hayatın bir parçası olacak. Bu hayata dahil olanlara gerçek zamanlı (real time) yaşantı sunacak. İçerik ise katılanlar tarafından oluşturulacak. İnternet mevcut içeriğe ulaşma imkânı verirken, metaverse sunduğu karma gerçekliğin içinde yer almayı mümkün kılıyor. Bu evrene dâhil olmak için VR (virtual reality) denilen sanal gerçeklik veya AR (augmented reality) denilen artırılmış gerçeklik gözlüklere ve eşlik eden kulaklıklara ihtiyaç var. Bunların yanı sıra giyilebilir teknolojiler, yapay zekâ, bulut teknolojisi, nesnelerin interneti ve sensör teknolojisi gibi daha birçok teknoloji bu evrenin ayrılmaz parçası olacak.
Yeni bir “para” NFT
Bu evrende değişim aracı olarak, blokzincire bağlı olduğu için, değiştirilemez olan ve adını yakın zamana kadar kimsenin duymadığı, “token” adı verilen paralar ve NFT (non fungible token) denilen mal/varlıklar kullanılacak. NFT satışlarında yaşanan patlamanın kanıtı, 2021 yılının üçüncü çeyreğinde 10 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşmış olması. Hiç şüphesiz bu evrendeki değişim aracı sadece tek bir blokzincir projesinin çıkarttığı çiplerle sınırlı kalmayacak. Bu evrende yer alan kurumlar kendi sanal varlıkları için bir değişim platformu oluşturacak, bir evrenden diğerine geçerken, bir ülkeden diğerine giderken yapıldığı gibi, geçerli kur üzerinden bu varlıkları değiştirmek ve gidilen evrendeki harcamaları karşılamak mümkün olacak. Kripto varlıklarla sahip olunan ve iNFT denilen sanal köleler, sahiplerinin her isteğini sorgulamadan yerine getirecek.
Bu dünyada kısaca gezinenler Twitch yayıncısı Amouranth’ın NFT’sinin 125 bin dolara satıldığını, Miami Beach’de ilk etkileşimli NFT sergisi açıldığını, hatta Türkiye’de Yapı Kredi Bankası’nın ilk tanıtımından günümüze kadar gelen 19 Vadaa karakterinden oluşan bir koleksiyon hazırlayarak öncüler arasında yer aldığını öğrenir. Cryptopunk sanat eserlerinin yüzbinlerce dolara el değiştirdi. Örneğin Christie’s müzayede evi Everyday adlı NFT eserini 69 milyon dolara satarak, bu alemin dışında olanlar için anlaşılması imkânsız bir rekora imza attı. Techspot’un haberine göre, helikopter pisti, dj kabini, jakuzisi olan “Metaflower Süper Mega Yat” 650 dolar karşılığı NFT’ye satıldı. Geçen ay Decentraland’da dijital bir arsa 2.5 milyon dolara alıcı buldu. Bunlar ve benzeri alışverişler bu alemin dışında olanlar için, anlaşılması zor hatta çılgınca. Ancak öte evrenin vatandaşları da kendilerini “normal” sayan insanların, mücevher ve markalı ürünlere yaptıkları ödemeleri, aynı ölçüde anlaşılmaz bulduklarını hatırlamakta yarar var. Çünkü sonuç olarak yüksek bedelle satın alınanların tümü statü sembolü ve insanlar servetlerini ve zevklerini ait olmak istedikleri gruba bu yolla gösteriyor.
Öte evrende ticari dünya renklenecek ve şirketler, kendi ürünlerini pazarlamak amacıyla kullanıcıları kendi dünyalarına çekmek ve orada tutmak için, etik sınırları en üst düzeyde zorlayacaktır. Kamu otoritesinin sansürcü olmayan bir yaklaşımla bu ortamı düzenlemek sorumluluğu vardır. Aksi takdirde psikolojinin karanlık tarafını kullanacak olanlar, insanları kolayca istismar edecek ve bunun adına da “özgürlük” diyecektir.
Sanal gerçeklik dünyasında kendi yarattığı öte evrende dolaşan kişi istediği filmi izleyebilir, maçı stadyumun en iyi yerinden seyredebilir, dilediği kenti gezebilir ve hatta taktığı başlığa bağlı sensörlerle dünyanın bir ucundaki bir restoranda avatarıyla boy gösterebilir, ünlü şefin hazırladığı suşileri (sanal olarak) yiyebilir ve seçtiği arkadaşlarıyla bir araya gelebilir. Bu durumun insanları ne kadar mutlu edeceğini, lezzet reseptörlerinden geçmeyen sanal suşinin ne kadar haz vereceği henüz bilinmiyor.
Sosyal medyanın bugünkü haliyle kişisel mahremiyeti ölçüsüzce ihlal ettiği ve sadece kullanıcılara belirli ticari ürünleri pazarlamakla kalmayıp, aynı zamanda siyasetçileri de pazarladığını ve referandumların sonucunu değiştirdiği biliniyor. Facebook 2012 yılında 61 milyon kişiye sadece bir kez üzerinde arkadaşlarının resimlerinin bulunduğu “seçim günü” mesajı gönderdi ve bunun sonucunda daha önce sandığa gitmeyen 300 bin seçmen oy kullandı. Bu bilgi Facebook açıkladığı için biliniyor. 2016 Seçimlerinin sadece 100 bin oy farkla belirlendiği düşünülürse, demokrasiyi bekleyen tehlikenin büyüklüğü anlaşılabilir. Çünkü politikacıların bu gücü sınırlamak istemeleri durumunda, kendilerinin seçilmesini önleyecek düzenlemelerden haberlerinin olması bile mümkün olmayacak. Buradan çıkacak sonuç Facebook’un isterse çekişmeli seçimleri değil, çekişmesizleri bile değiştirebileceğidir.
Bütün bunlar toplumsal hayatı nasıl etkileyecek?
İnternetin başlangıçta sınırlı ölçüde sunduğu imkanların zamanla genişlemesi ve gündelik hayatın “olmazsa olmaz” bir parçası durumuna gelmesi, insan ilişkilerinde ve sosyal hayatta birçok şeyi değiştirdi. Örneğin gerçek arkadaşlık Facebook ve benzeri platformlarla sanal arkadaşlıklara dönüştü. Bunun sonunda hastalandığında hatırını sorup, ilacını verecek bir arkadaşı olmayan ancak sanal dünyalarda yüzlerce arkadaşı olmak olağan sayıldı. E-Spor, meraklı gençlerin aralarında oynadığı bir oyun olmaktan çıktı, büyük spor arenalarında on binlerce izleyici önünde oynanmaya başladı ve olimpiyatlarda yer alacak bir etkinliğe dönüştü. Başka şekilde karşılaşması mümkün olmayan çok sayıda insan, sanal ortamlarda başlayan ilişkilerini evliliğe veya hayat arkadaşlığına dönüştürüyor ve bu hizmeti sunan platformların sayısı her gün artıyor.
Sonuç
Öte evrenin sunacağı imkanlar, insanlarda yaratacağı bağımlılık ve mahremiyet ihlalleriyle çok daha büyük bir sorun oluşturma potansiyeline sahip. Blokzinciri teknolojisi, denetimi kamu ve merkezi otoritenin elinden alıp, bireylere vermek ve böylece toplumları en üst düzeyde “demokratikleştirme” iddiasında. Ancak bu evreni ellerinde bulunduran teknoloji şirketlerinin, sahip oldukları gücü doğrudan kendilerinin kullanmaları veya bu gücü tercih ettikleri siyasal aktörlerin emrine sunarak “dijital diktatörlükler” doğmasına yol açmaları çok mümkün. Diledikleri zaman içine girebildikleri bu ortamın insanları yönlendirmesi, önlerine seçenek olarak “güvenlik istiyorsan özgürlüğünden”, “refah istiyorsan demokrasiden” vazgeçme ikilemine zorlaması çok mümkün.
Prof. Dr. Acar Baltaş
Kaynak: https://kaynakbaltas.com/genel/metaverseun-hayatimiza-getirecekleri-i/