Eugene Goostman adlı bilgisayar programının Turing Testi’ni geçen ilk yapay zeka yazılımı olduğu haberleri geçen ay internet sayfalarını süsledi. Bilgisayar bilimlerinin öncüsü olan Alan Turing kendi adını taşıyan Turing Testi’ni 1950 yılında geliştirmişti. Testin amacı bir bilgisayarın insan zekasına sahip olup olmadığını tespit etmekti.
Eugene Goostman otuz kişilik jüriye 13 yaşındaki bir Ukraynalı çocuk olarak tanıtıldı ve beş dakikalık sohbet sırasında on jüri üyesini insan olduğuna ikna etti. Ancak, yazılımcılar Goostman’ın İngilizceyi iyi konuşamayan bir çocuk olduğunu söylemiş ve jüri üyelerinin çocuğun bir bilgisayar yazılımı olduğunu gösteren hataları görmezden gelmesini sağlamıştı.
Kısacası Goostman jüriyi tek başına kandıramadı ve jürinin insan olduğuna inanması için gerçek insanlardan yardım aldığından Turing Testi’ni geçemedi. Nitekim Eugene Goostman gibi sohbet programları (chatbot’lar) 1970’lerden beri kullanılıyor. Bu programlar son yıllarda güçlü bilgisayarlardan yararlansa da hiçbiri Turing Testi’ni geçecek kabiliyete sahip değil.
Yapay zekanın izinde
Peki düşünen bir bilgisayarı gerçek insandan nasıl ayırt edebiliriz? İnsan gibi düşünen gerçek yapay zeka yazılımları geliştirmek mümkün mü ve ilk yapay zeka ne zaman bilinç kazanarak “Her” filmindeki Samantha karakteri gibi insanlar arasında yerini alacak?
Bu arada bilinç kazanmaktan söz ettik de insanlar bilinçli varlıklar mı? Özgür iradenin bilincin ön şartı olduğunu kabul ediyoruz ama özgür irade diye bir şey var mı? Yoksa özgür irade bir yanılsama mı ve biz insanlar da sadece düşündüğünü sanan birer organik robot muyuz? Bu zor soruları Turing Testi bağlamında yanıtlamaya çalışalım.
Test eden adam
Yapay zekanın babası Alan Turing 1950 yılında yayınladığı Bilgisayar Mekanizması ve Zeka1 başlıklı makalesinde kendine şu soruyu sordu: “Bilgisayarlar düşünebilir mi?” Turing bu soruya yanıt vermenin çok zor olduğunu biliyordu.
Örneğin, insanlar konudan uzaklaşarak önce bilgisayar ile düşünme kavramlarının ne olduğunu tartışacaklar ve kelimelerin içini doldurmaktan soruya cevap verme fırsatı bulamayacaklardı. Alan Turing’in amacı, makalede ortaya koyduğu testi kullanarak düşünen bilgisayarlar sorusuna objektif bir cevap vermekti.
Taklit oyunu
Turing’in taklit sınavı olarak adlandırdığı teste üç kişi katılacaktı: Bir kadın veya erkek test sorularını soracak ve biri erkek diğeri kadın iki katılımcı da bu soruları cevaplayacaktı.
Soru soran kişi katılımcılardan hangisinin erkek, hangisinin kadın olduğunu anlamaya çalışacaktı. Erkek katılımcı sorgulayıcıyı kandırmaya çalışırken kadın ona yardım etmeye çalışacaktı.
Tabii kimin erkek kimin kadın olduğunun ilk bakışta anlaşılmaması için katılımcılar ayrı bir odada olacak ve testi yapan kişi katılımcıların yüzünü göremeyecekti. Bunun yerine katılımcılar soruları telekslerin öncüsü sayılan bir telli daktilo makinesiyle yanıtlayacaktı.
İnsanla bilgisayarın yerini değiştirelim
Turing Testi’nin temel mantığı, insanla bilgisayarın yerini değiştirerek soruları soran kişiyi kandırmak ve bu sorulara akılcı cevaplar veren bilgisayarın bir insan olduğunu düşünmesini sağlamaktı. Kısacası, testi yapan kişinin katılımcılar arasında hangisinin bilgisayar ve hangisinin insan olduğunu anlaması gerekiyordu.
Turing işte bu testin “Bir bilgisayar düşünebilir mi?” gibi sübjektif soruların yerini alacağını söyledi ve makalesinin devamında 2000’li yılların başında bilgisayarların ne kadar zeki olacağı konusunda tahminler yürüttü:
“Günümüzden elli yıl sonra 109 depolama kapasitesine sahip olacak bilgisayarları programlayarak bunları taklit oyununa sokabileceğiz ve bu durumda, ortalama bir sorgulayıcının beş dakikalık sorgunun ardından doğru kimlik tespiti yapma olasılığı yüzde 70’ten yüksek olmayacak. Bilgisayarlar taklit oyununda bunu başaracak kadar iyi olacaklar. Böylece yazının başında sorduğumuz ‘Bilgisayarlar düşünebilir mi?’ sorusu da anlamını yitirecek ve bunu tartışmaya bile gerek kalmayacak.”
Turing Testi’ni geçmek mümkün mü?
Dikkat ederseniz Turing “Yapay zeka 2000’li yıllarda geliştirilecek” demiyor. Bunun yerine; 2000 yılında geliştirilen bir bilgisayar yazılımının jüri üyelerinin sadece üçte birini beş dakika için kandırabileceğini ve bilgisayarın insan olduğunu düşünmelerini sağlayabileceğini söylüyor. İkisi arasında büyük fark var!
Geçen ay teste giren Eugene Goostman sohbet programı da jüri üyelerinin yalnızca üçte birini insan olduğuna inandırabildi ama bunun için gerçek insanlardan yardım alması gerekti. Yine de Turing Testi’ni geçmek sanıldığından kolay, çünkü Ray Kurzweil ile Mitchell Kapor’un söylediği gibi Alan Turing bu testi “özellikle genel olarak” tasarlamıştı.2
Yapay zeka Turing Testi’ni nasıl geçebilir?
İnsan zekası sadece bulmaca ve problem çözme yeteneğinden oluşmuyor. İşin içinde sosyal zeka, duygusal zeka, pazarlama zekası, bilim, felsefe, edebiyat, sanat, siyaset, inanç gibi pek çok kriter var.
Google Mühendislik Direktörü ve Gelecekbilimci Ray Kurzweil ile PC sektörünün öncülerinden Mitchell Kapor’un Turing Testi Çok Uzadı İddiası başlıklı makalede söylemek istediği de bu. Bilgisayarlar sosyal zeka ve duygusal zeka gibi insan zekasının farklı alanlarında aşama aşama başarı gösterecekler. Öyle ki bir gün karşımıza her yönüyle insana benzeyen bir yapay zeka çıkacak ve uzun tartışmaların ardından onun düşünen bir bilgisayar olduğunu kabul etmek zorunda kalacağız.
Turing makalesinde bunu görmüş ve yapay zekayı test etmek için objektif bir yöntem geliştirmekle birlikte, “Yapay zeka’nın özellikleri nedir?” sorusu gibi detayları gelecek kuşaklara bırakmıştı.
Trajik ölüm
Turing 1954 yılında 42 yaşındayken siyanür zehirlenmesi nedeniyle hayatını kaybetti. Tarihçiler intihar ettiğini söylüyor.
Turing’in zamanında İngiltere’de homoseksüellik yasaktı ve mahkeme bir homoseksüel olan Turing’e iki seçenek vermişti: Ya hapse girecekti ya da durumunu düzeltmek için ilaç alacaktı. Turing bu kararın üstünden 2 yıl geçtikten sonra ölümü seçti.
Ancak, Turing yapay zeka konusunda kendi hayal gücünü bile aşan büyük bir miras bıraktı. Turing Testi ileriki yıllarda geliştirilerek zamanın şartlarına ayak uydurdu, bilgisayar zekasını ölçmek için getirilen yeniliklerle birlikte yapay zekanın objektif ölçümünde yaygın olarak kullanılmaya başladı.
Turing Testi’nin çeşitleri
Turing Testi’nin çeşitli varyasyonları var. Örneğin jüri üyelerinin sayısı, sohbet süresi ve sınavı geçmek için gereken barem testten teste değişiyor. Elbette Turing testleri artık teletip değil de anlık mesajlaşma ve benzeri programlarla yapılıyor. Sorular yazılı soruluyor ve cevaplar yazılı veriliyor. Bazen teste birden fazla bilgisayar katılıyor.
Burada amaç kazanmak değil. Kurzweil Turing Testi’ni geçecek bir bilgisayar geliştirmek için en az 20 yıl olduğunu düşünüyor ve konunun uzmanları da yapay zeka geliştirmenin zor olduğunun farkında. Her ne kadar Eugene Goostman programının yazılımcıları reklam yapmak için ucuz PR taktiklerine başvurarak Turing Testi’ni geçtiklerini iddia etseler de programcıların asıl amacı yapay zeka yazılımlarını insan karşısında test ederek geliştirmektir.
Yapay zeka çalışmalarında neredeyiz?
Bilgisayarlar akıl, mantık ve strateji gerektiren satranç oyunu gibi alanlarda insanları 17 yıl önce geçti. IBM’in geliştirdiği Deep Blue bilgisayarı kaba işlem gücü ve ham hafızasıyla satranç ustası Kasparov’u 1997 yılında yenmeyi başardı.
Gerçi Kasparov 2. oyunun 37.Be4 hamlesinde Deep Blue’ya insanlar tarafından yardım edildiğini iddia etti. Çünkü mevcut durumda bilgisayarın 37.Qb6 hamlesini yaparak bir piyon kazanmayı planlaması bekleniyordu. Kasparov’un bu beklentisi satranç otoriteleri tarafından onaylandı. Ancak, IBM bu iddiayı ve Kasparov’un yeni maç teklifini reddederek Deep Blue projesini sonlandırdı.
Ancak IBM satranç konusunda hile yapmış olsa bile, bilgisayarların sezgisel düşünme gerektirmeyen durumlarda insan zekasını aştığı biliniyor. Örneğin uçakların uçuş bilgisayarları ve radar sistemleri gibi alanlarda zayıf yapay zeka yazılımları hızla gelişiyor. Hatta IBM günümüzde sezgisel yeteneğe sahip sosyal medya ve büyük veri analiz programları geliştiriyor.
Tabii bir de Riziko yarışması şampiyonu Watson bilgisayarı var. Yine IBM tarafından tasarlanan Watson, insan beyninden çok daha hızlı çalışan ve insan hafızasının alamayacağı kadar büyük miktarda veriyi süper hızlı işleyen bir süper bilgisayar.
IBM’in satrançta hile yapıp yapmadığını bilemeyiz. Ancak uzmanların Watson’ı satranç karşılaşmaları yerine Riziko yarışması için geliştirmelerine bakılırsa, şirketin insan zekasını hile yapmadan yenebileceği güvenli sulara çekildiği görülebiliyor.
Öyleyse yapay zekayı daha geliştirmedik
Bilim adamları yapay zekayı ikiye ayırıyor. Birincisi zayıf yapay zeka. Uçakların otomatik pilotu, Google arama motoru, Twitter trend topic analiz sistemi, PC’nizin Windows işletim sistemi ve video oyunları hep zayıf yapay zeka sınıfına giriyor.
Bir de güçlü yapay zeka var. Bu da her yönüyle insan zekasına benzeyen ve insan zekasından ayırt edilemeyecek olan yapay zeka olarak tanımlanıyor.
İşte bu anlamda yapay zekayı, yani düşünen bilgisayarları henüz geliştiremedik. Çünkü bilgisayarların işlem hızı ve kapasitesi insan beyninin kapasitesini aşsa da bilgisayarlar desen tanıma, değişen durumlara uyum sağlama, çağrışımlı düşünme, sembolik dil kullanma, öğrenme ve yaratıcılık gibi alanlarda insan zekasına yetişemiyor. Oysa Turing Testi bu becerileri de ölçüyor.
Mass Effect 2 video oyununda Normandiya firkateyninin yapay zekası EDI, uzayda iki gemi savaştığı zaman düşmanından hızlı bir bilgisayar kullanan geminin her zaman kazanacağını söylemiş, insan pilotların ise öngörülemeyen davranışlarda bulunarak çatışmaya rastlantısallık faktörü eklediğini belirtmişti.
Normandiya’nın şakacı pilotu Joker da Üsteğmen Shepard’a, “Gördüğünüz gibi hata yapma lisansımız var komutanım! Bizzat gemi söylüyor!” demişti.
Gerçekten de Turing Testi’ni geçmesi gereken yapay zekanın her yönüyle insana benzemesi gerekiyor. Bütün sorulara süper hızlı ve kusursuz cevaplar veren bir yazılım, gerçekten insan zekasına sahip olsa bile jüri üyelerini insan olduğuna inandıramaz. Sonuçta biz insanlar kusursuz varlıklar değiliz.
Bu yüzden de yapay zeka adaylarının sorulara insanlar gibi yavaş cevap vermesi, bazen olayları yanlış hatırlaması, klavyede vuruş hatası yapması, olumlu ya da olumsuz duygusal tepkiler vermesi, hatta zaman zaman konuyla ilgisiz şeyler söylemesi gerekiyor.
Yapay zeka açısından ilginç bir durum bu. Güçlü yapay zeka geliştirmeliyiz diyoruz ama aynı zamanda, güçlü yapay zekanın hem insan zekasını taklit etmesini hem de insanlar gibi hata yapmasını istiyoruz. Peki bu nasıl olacak? Bu mümkün mü?
Turing’in yapay zekayı insan gibi düşünebilen bilgisayarlar geliştiremeyiz diyen kişilere karşı canla başla savunduğunu biliyoruz. Yapay zekanın insan zekasına benzemesi gerektiğini düşünen Turing, aslında insan bilincini kast ediyordu ve makalesinde İngiliz Nörolog Geoffrey Jefferson’dan alıntı yapmıştı:
“Bir bilgisayar rastlantısal sembol akışından yararlanmak yerine insan gibi düşünüp insan gibi hissederek bir sone veya konçerto yazmadıkça o bilgisayarın beyne eşit olduğunu; yani sadece yazmakla kalmayıp aynı zamanda yazdığının farkında olduğunu söyleyemeyiz.”
Gerçekten de insanlar bunu yapabildiği için türümüzü Homo sapiens sapiens olarak adlandırıyoruz; yani farkında olduğunun farkında olan insan. Bu da bize bilincin temel şartının farkındalık olduğunu gösteriyor.