Edvard Munch özellikle Çığlık isimli tablosuyla tanınmış Norveçli ressamdır. Ruhsal ve duygusal konuları işlediği resimleriyle tanındı. Alman dışavurumculuk akımının gelişmesine önemli katkıları oldu.
Doğum: 12 Aralık 1863, Ådalsbruk, Norveç
Ölüm: 23 Ocak 1944, Oslo, Norveç
120 milyon dolara satılan “çığlık” ın hikayesi…
Edvard Munch’ın “Çığlık” isimli tablosu “modern sanatın simgesi ve çağımızın Mona Lisası” olarak adlandırılıyor. Pek çok yerde karşımıza çıkan bu eser, yetişmekte olan dışavurumculuğa meraklı pek çok ressam için ilham kaynağı.
Peki, bu resimde neler oluyor? Mesela gökyüzü neden bu halde ve erimekte olan bir muma benzeyen bu kişi neden dehşet içinde?
Munch bunları günlüğünde yanıtlıyor: “Yolda iki arkadaşımla birlikte yürüyordum; sonra güneş battı, bir anda gökyüzü kıpkırmızı kesildi ve üzerime bir hüzün çöktü. Korkuluğa yaslı bir biçimde kıpırdamadan duruyor, çok bitkin hissediyordum; kan kırmızı bulutlar ve ateşten diller mavi-siyah fiyord ve şehrin üzerinde asılı duruyordu. Arkadaşlarım yola devam ettiler, ben tek başıma sıkıntıdan titreyerek orada dikildim. Doğayı delip geçen, bitmek tükenmek bilmez müthiş bir çığlık sezinledim.” Bu da Munch’ın, tablosunu bir ‘gün batımı’ndan esinlenerek yaptığı anlamına geliyor.
Gün batımının neden Munch tarafından böyle ürpertici bir şekilde karşılandığını anlamak için, resmin yapıldığı zaman dilimine dönmek şart. Munch’ın iş alışkanlıklarını (resimleri genellikle yıllar önce yaşanmış olaylardan ilham alıyordu) ve “Çığlık” tablosunun da bir parçası olduğu “The Frieze of Life” üçlemesi ile ilgili konuşmalarını inceleyen üç gökbilimcinin karşısına şu tarih çıktı: 1884.
Pek çoğumuz bugün bunu bilmiyoruz ama 27 Ağustos 1883’te dünya üzerindeki en büyük yanardağ patlamalarından biri gerçekleşti. Endonezya’daki Krakatoa Yanardağı’nın art arda yaşanan patlamaları o denli sarsıcıydı ki, atmosfer sıcaklığının bir derece düşmesine sebep oldu. Yanardağın gökyüzüne püskürttüğü toz ve küller yerkürenin her tarafına dağıldı, bu da gökyüzünün gün batımı sırasında yanıyormuş gibi gözükmesine neden oluyordu. 1883’ün sonuna kadar, bu toz ve küller Endonezya’dan Norveç’e dek ulaştı ve Munch’a “Çığlık” için ilham kaynağı oldu.