7 Adımda yabancı dil öğrenmeyi öğrenmek
Lisana göre tersten anlatım biçimi veya ters cümle yapıları, çeşit çeşit dil bilgisi kuralları, ezberlenmesi gereken özne veya fiil çekimleri, kalın kalın kitaplar ve acayip telaffuzlar…
Aslında bir yabancı dil öğrenmeye başlamak, gerçekten çok eğlenceli bir süreç. Aynı zamanda atılmış büyük de bir adım. Sanıldığından bile büyük belki. Çünkü yeni bir dil öğrenmeye başlamak demek kendini ifade etmenin yeni bir yolunu öğrenmeye başlamak demek.
Fakat bu herkes için eğlenceli bir süreç olmayabilir. Özellikle de yabancı dili, o lisanın konuşulduğu ülkede öğrenme fırsatımız yoksa. Zaman darlığı, kısıtlı maddi olanaklar, hayatın genel stresi vs vs diye düşünürken yabancı dil öğrenenler için, tecrübe ettiiğim “9 tane bilmekte fayda var’’ konuyu bir araya getirdim.
1) Yabancı Dilin Var mı?
Türkiye’de yabancı dil konusuna ve yabancı dil konuşana bakış açısının temeli, bu soruda saklıdır. Toplumca bu konuda verdiğimiz arızanın da ipuçları yine bu soruda bulunur. Normalde birinin farklı bir dili konuşup konuşmadığını öğrenmenin yolu, kişiye o dili konuşabilip konuşamadığını sormaktır. İngilizce konuşabiliyor musunuz? Almanca yazabiliyor musunuz? Fransızca anlıyor musunuz? gibi. Bu soru Türkçe’de ve Avrupa dillerinde de bu şekilde sorulur.
Biz neden bu soruyu ayrıca ‘‘Var mı?’’ diye de sorarız? Tabi ki bir çok sebebi ve anlamı var. Fakat bunlardan biri de yabancı bir dil konuşma becerisi, bilgisi, tecrübesi sende var mı? Buna sahip misin? Yoksa sahip değil misin? O zaman bir farkın var, bir prestijin, bir karizman var demektir. Ve bu soru ağırlıklı olarak da bu şekilde soruluyor. Yabancı dil var mı? Acaba bu soruyu “sende var mı yok mu’’ diyerek soran başka bir dil daha var mıdır? Peki bu neden önemli? Önemli çünkü bu gereksiz, kompleksli bakış açısı, sayısız insanın yabancı bil öğrenimini, neden ve nasıl öğrenmesi gerektiğini baştan aşağı olumsuz etkiledi.
Yabancı bir dil bilmeyenler üzerlerinde mantıksız bir burukluk ve konuşabilenler de mantıksız bir ilgi gördü. Farklı bir dil öğrenmenin, farklı bir kültürü anlamanın, onlarla iletişim kurabilmenin yolu olduğu arka planda kaldı ve prestij kazanmak daha önemli hale geldi.
Osmanlı Devletinin son dönemleri ve Cumhuriyetin ilanından hemen sonra ülkemizde sosyal ve kültürel anlamda Fransa ve Fransızcanın etkisinin devamı gibi. Dönemi anlatan yazılar, romanlar o zamanlarda Fransızca konuşabilmenin ayrıcalıklı bir durum olduğu, bir sosyal statü belirtisi olarak göründüğünü anlatır. Günümüzün problemi de o anlayışın devamı gibidir.
2) Ders Olarak Yabancı Dil
Günümüzde çocuklar İngilizce ve diğer yabancı dillerin eğitimini anaokulunda almaya başlıyor. Çok erken yaşta yabancı dil öğrenmeye başlayan çocuklar, farklı dilleri hem çok erken yaşta hem de yüksek derecede ilgi ve hoşgörü içinde öğreniyor. Sadece yabancı bir dil değil herhangi bir şeyi bu kadar erken yaşlarda öğrenmeye başlamak zaten başlı başına bir fırsat.
Fakat yabancı dil eğitimi konusunda bizim durumumuz farklıydı. Birçoğumuz ancak orta okulda yabancı dil öğrenmeye başladı. Yani 11-12 yaşlarında yabancı bir lisanla tanıştık. Belki daha bile geç. Yani yüksek ilgi ve alaka ile değil ders, ödev, sınav ve sınıf geçme zorunlulukları içinde yabancı lisanlarla tanıştık. Ve nasıl tanıştıysak öyle devam etti. Bir sorumluluk ve mecburiyet anlayışı ile yabancı dil bizim için sadece geçmemiz gereken bir ders oldu. Bu durum, bizim çok önemli bir detayı ıskalamamıza sebep oldu:
Bir lisan, sadece karnemizdeki notları iyi tutmak için ezberlememiz gereken formüller, kurallar yığını değildir. Lisan bir iletişim biçimidir. Tarif etmek, hislerimizi paylaşmak, istediklerimizi anlatmak yani kendimizi anlatmak için bir araçtır.
3) Sözlükten Sözcük Ezberi
Gördüğüm en gereksiz alıştırmalardan biri. Daha önceki başlıklarda bahsettiğim ezber konusunun ortaya çıkardığı arızalı bir hareket. Söz konusu bir lisanı öğrenmek olduğunda söylemeye, anlamaya ve idrak etmeye ihtiyacınız vardır. Bir cümle kurarken söylemek istediğiniz bir sözcüğün o dildeki karşılığını merak edip sözlükten öğrenmek, o sözcüğü anlamanıza, idrak etmenize yarar. Aynı şekilde bir şeyler okurken yada başkasının söylediklerini dinlerken cümlenin büyük bir kısmını anlayıp tek bir sözcüğü anlamadığınızda yine merakla ve ilgiyle açıp o sözcüğün anlamına bakarsınız. Diğer bir deyişle tam gediğine oturur. Öğrendiğinizde ise hem cümleyi tam olarak anlar hem de o sözcüğü ve nasıl kullanıldığını keşfeder, farkına varırsınız. Bu şekilde öğrendiğiniz sözcükleri de uzun süre unutmazsınız. Hem sözcüğü hem de size onu merak ettiren olayı da hatırlarsınız.
Fakat ilginizi çeken hiçbir olay veya hiçbir meraka sebep olmadan, sözlükten harf sırasıyla öğrendiğiniz sözcükler bir iki hafta sonra akıllardan tamamen silinir. Oturup her sözcüğü en az on farklı cümlede kullanarak yazarsanız belki unutma süreniz daha uzun olabilir.
4) Gerekirse Sahte İhtiyaçlar Üretin
Kendiniz için sahte yabancı dil kullanma ihtiyaçları üretin. İlk iki başlıkta bahsettiğim durumların, kişinin üzerinde yarattığı karabulutları dağıttıktan sonra harekete geçme zamanı. Dediğim gibi yabancı dil kendinizi anlatma aracı. Öğrendiğiniz dilin konuşulduğu ülkelerin birinde yaşıyor olsaydınız her gün kendinizi, ihtiyaçlarınızı o dilde anlatmanız gerekecekti. Fakat Türkiye’deyseniz gün içinde buna ihtiyaç duymayabilirsiniz. Eğer belli bir düzen içinde bir şeyler anlatmaya başlarsanız bu, size ihtiyaçlar getirecektir. Neyin nasıl anlatıldığına, sözcük bilgisi ve imla kurallarında olan eksiklikleriniz birer birer ortaya çıkacak. Okumak ve dinlemekten ziyade yazma ve konuşma alıştırmaları bu anlamda ön plana çıkıyor. Bu anlatımlar kompozisyon yazmak, online muhabbet, ses kaydı vb sayısız yöntem kullanılarak yapılabilir. Çoğunlukla her kompozisyonda farklı konular, gün içinde yaşanılanlar, gitmek istenilen yerler, gelecek planları, meslek anlatımları vb konular seçilir. Benim en beğendiğim yöntem her defasında farklı konular yazmak yerine aynı kompozisyonu geliştirmektir. Bir konu seçer bununla ilgili düşüncelerinizi yazarsınız. Bir dahaki sefere farklı bir konu yerine, yazılmış kompozisyonda yazılmamış farklı detaylar yazılır. Yeni bir konuya geçmeden önce birkaç defa aynı konu genişletilerek yazılabilir. Bu şekilde yeni sözcükler ve anlatım şekillerine olan ihtiyaç daha fazla ortaya çıkacaktır.
Kişi eksikliklerinin neler olduğunu ihtiyaç duyup kendi tespit eder ve kendisi müdahale ederse bu şekilde öğrendikleri daha uzun süre akılda kalır. Ezberleyerek öğrenmenin verimsiz sonuçlarından kendisini uzaklaştırabilir.
5) Film ve Dizi İzlemeleri
Severek izlediğimiz dizi ve filmler, yabancı kanallar dil öğrenirken çok faydalı olur. Başta İngilizce olmak üzere sayısız ve bedava egzersiz kaynaklarıdır. Sözcük bilgisi için, lisanın kitaplardaki değil kullanımdaki güncel formunu anlamak, gözlemleyip öğrenmek için birebirdir. Fakat film ve dizilerde kafa karışıklığına sebep olan bir konu vardır ; Şiveler.
Yabancı bir dil öğrenirken yaptığınız bütün alıştırmalar şüphesiz faydalıdır. Ama öte yandan her film ve dizide hakim bir şive vardır. Yapımcı, aktörler, hikaye veya çekilen ülkeye göre bunlar farklılık gösterir. Özellikle sözcüklerin telaffuzlarına dikkat edip bunları uygulamaya çalışırsak ortaya konuşma alanında bazı acayiplikler çıkabilir. İzlenilenlerin çeşitliliğine göre öğrenilen telaffuzlarda çeşitli olacaktır. İngilizce üzerinden örneklersek, konuşurken bir sözcüğü New York şivesiyle söyleyip sonraki cümlede Auckland şivesi, sonraki cümleyi de Newcastle şivesi kullanmak gibi.
Birisiyle konuşurken karşınızdaki kişi konuşmasında Ege şivelerinden Güney şivelerine, sonraki cümlesinde Karadeniz şivesine sonra Azerbaycan şivesine dönseydi siz de acayip karşılar, konuşmaya odaklanmakta güçlük çekerdiniz.
6)Hızlı Yabancı Dil
Yabancı dil eğitimi birçok defa “Saatler içinde Yabancı Dil Öğrenin’’, “Hipnoz Yöntemiyle Yabancı Dil Konuşun’’ gibi acayip ilanlar ve yöntemleri hepimiz duymuş ya da görmüşüzdür. Bu konuda düşüncem ve çevremdekilere verdiğim tavsiye çok açık ve net;
Sadece yabancı dil konusunda değil, hiçbir alanda emeksiz yol alamayız. Üstesinden gelinmesi gereken her şeye ne kadar saniye, ne kadar dakika, ne kadar saat harcar ne kadar endişelenir, çaba gösterirsek o kadar ilerleme sağlar, o kadar sonuç alırız.
7) Rahat Rahat
Başından sonuna yabancı dil öğrenme serüveninde en çok ihtiyaç duyulan şey rahatlık. Sadece bu konuda değil belki de hayatın tüm alanlarında rahat olmak, rahat davranmak hatta belki de rahatmış gibi hareket etmek bile kasılıp sıkılmaktan çok daha faydalı. Zira biz konuşurken karşımızdakiler bizden mükemmel olmamızı değil anlatmamız gerekeni anlatmamızı bekliyor. Başlı başına mükemmellik sözcüğü diğer iyi, en iyi, en güzel, en doğru vb sayısız sıfat gibi kimsenin tam olarak açıklayamadığı çünkü herkesin kendi farklı açıklamasının, anlayışının olduğu, adı bütün insanların hemfikir olacağı şekilde konulamayan fakat buna karşın hala bizi çok etkileyen olgulardan biridir. Şunu hep hatırlamakta fayda var;
Eğer bir sözlü sınav veya benzeri bir durum söz konusu değilse, bildiğiniz yabancı dili konuştuğunuz insanlar kullandığınız sözcük sayısı, çeşitliliği ya da dil bilgisi seviyeniz için değil sizi tanıdığı, söyleyeceklerinizi merak ettiği, hayatın bir yerde bir zamanda sizinle karşılaştırdığı insanlardır. Kendinizi mükemmel olmaya çalışıp gereksizce sıkmak yerine seviye derdinizi bırakarak iletişim kurmayı dert edinin.
Çünkü:
Her şey İletişimle Başlar…
Ayhan Yalçınkaya (ayhan.ykaya@yahoo.com.tr)
Editörün Notu: Yakın bir gelecekte dilini bilmediğimiz insanlarla iletişim kurma sorununun büyük oranda ortadan kalkacağını tahmin ediyorum. Şuan bazı bilgisayar yazılımları yaygın şive ve düzgün bir imlayla kullanılan bir dili başka bir dile anında tercüme edebiliyor, bu oran %97’lere kadar çıkarılmış durumda. Yani düşünün, biri sizinle kendi dilinde düzgün bir imla ve yaygın olan şiveyle konuşuyorsa, yanınızda taşıdığınız bir cihazla bu konuşma size %97 oranında tercüme edilebiliyor ve o kişinin söylediklerini anlayabiliyorsunuz. Ancak bu cihazın yaygınlaşabilmesi ve şivelerden bağımsız olarak iletişimin kurulabilmesi için biraz daha zamana ihtiyaç var, o zamana kadar dünyanın başka bölgelerinden insanlarını anlayabilmek için onların dillerini nasıl öğrenebileceğimizi öğrenmek işe yarayabilir.