Antik Roma’nın Beş İyi İmparatorlarından sonuncusu ve etkileyici stoacı filozoflarından biri olan Marcus Aurelius, sağlıklı bir ruh haline ve içsel huzura sahip olmak için her bir güne nasıl başlamamız gerektiğine dair dikkate değer öneriler sunuyor.
“Kendine dair en parlak ve en güzel şeyin elinden tut ve onu en gölgeli tarafınla tanıştır” diye yazmıştı bilge bir kişilik olan Parker Palmer. Eğer içsel çatışmalarımızı ve zıt kutuplarımızı kabullenebilirsek – diye devam ediyordu – gölgenin gücünü dış dünyamızdaki iyiliklerin hizmetine sunabiliriz.
İkiliklere tolerans göstermediğimiz, her şeyi iyi ve kötü olarak ayırmak için acele ettiğimiz, kendimizi iyi diğerlerini– ‘diğeri olma durumu’ ırktan, cinsiyetten, cinsel yönelimden ya da tutulan bir takımdan bile kaynaklanabilir – kötü olarak etiketlediğimiz böylesi bir toplumda bu mesaj çok yerinde ve gerekli görünüyor. Antik Roma’nın Beş İyi İmparatorlarından sonuncusu ve en etkileyici stoacı filozoflarından biri olan Marcus Aurelius‘un iki milenyum önce yazılarında verdiği bu mesaj pekâlâ zamansız.
Gregory Hays tarafından çevirilen yazılarında Marcus Aurelius, sağlıklı bir ruh haline ve içsel huzura sahip olmak için her bir güne nasıl başlamamız gerektiğine dair dikkate değer öneriler sunuyor:
“Sabahları uyandığında, kendine de ki: Bugün baş etmek zorunda olduğum insanlar her şeye burnunu sokan, nankör, küstah, hilekar, kıskanç ve somurtkan insanlar. Onlar böyleler çünkü onlar iyiyi kötüden ayıramazlar. Fakat ben iyiliğin güzelliğini, kötülüğün çirkinliğini gördüm ve fark ettim ki yanlış yapan kimselerin benimkine benzer bir doğaları var ancak bu aynı kanı ya da rahmi paylaştığımızdan değil; aynı akla ve ilahlara sahip olduğumuzdan kaynaklanıyor. Bu yüzden hiçbiri beni incitemez. Hiçbiri beni çirkinlik ile bağdaştıramaz. Ben de ne akrabama bu yüzden kızgın olabilirim, ne de ondan nefret edebilirim. Bizler, tıpkı eller, ayaklar, gözler gibi, biri aşağıda biri yukarıda olan dişler gibi beraber çalışmak için yaratıldık. Bir diğerine mani olmak, onu engellemek bu nedenle hiç de doğal olan bir şey değil. Birine kızgın olmak, ona sırtını dönmek: işte bunlar birilerinin önüne çıkmaktır.”
Maria Popova
Çeviri: Hande Karataş (tabutmag)
Dünyalılar