Kadını erkeğin kellesini keserken resmeden 17. yüzyıl ressamı Artemisia Gentileschi’den, son sürrealist sanatçı Louise Bourgeois’e, yaptıkları sanatla erkek egemenliğini sorgulayan on kadın sanatçı.
Artemisia Gentileschi
17.yüzyıl barok sanatçısı ergenlik döneminde, bir ressam tarafından tecavüze uğramıştı. Buna sanatını adeta bir silaha çevirerek tepki verdi. İncil’deki Judith öyküsünü pek çok kez resmetti. Bu çalışmalarında Judith’i Holofernes’i kılıçtan geçirirken çizdi. Resimde güçlü hizmetkarları Holofernes’i tutarken, diğer kadın boğazını kesiyordu. Kanın etrafa sıçradığı sansasyonel bir resimdi.
“İncil’de anlatıldığına göre, Judith adlı dul bir kadın, Asur kralı Nebukadnezar’ın astığı astık kestiği kestik generali Holofernes’i tongaya düşürür, Yahudileri, yani kendi insanını kurtarır. Holofernes, kötülüğün simgesi bu adam, kral Nebukadnezar’a itaat etmeyen kavimlere kan kusturur ordusuyla.” Alıntı ekmekvegul sitesinden.
Hannah Wilke
SOS Obje Serisi (SOS Starification Object Series -1974-82) olarak anılan çalışmasında, sanatçı çiğnenmiş sakız parçalarını çıplak tenine yapıştırarak kamera önünde poz verdi. Yüzüne de sakız yapıştırdığı bu garip çalışması, kabilesel imgelerin insan vücudundaki kalıtsal izleri ve vajinaya gönderme yapıyordu. Veya göze mi benziyorlardı? Wilke’nin vücuduna yapıştırdığı yuvarlak sakız parçaları, erkeğin gözünde objeleşmesi bedelini de beraberinde getirdi.
Adrian Piper
Kataliz (Catalysis- 1970) performanslarında Piper, New York treni civarında ve diğer kamusal alanlarda, provoke edecek bir konumda dolaştı. Bir performansında, bir hafta boyunca ağır kokulu maddelerin içinde beklettiği kıyafetleri ile trene binerek yolculuk yaptı. Sokaklarda mırıldandı. Empire binasının asansörüne ağzına sokuşturduğu kırmızı bir havlu ile girdi. Yabancılarla göz temasında bulundu. Amacı sosyal tedirginlikleri ve Amerika’da pek de konuşulmayan ırk meselesine ilişkin gerilimi dramatize etmekti.
Georgia O’Keeffe
20. yüzyılın ilk yıllarında Georgia O’Keeffe, fotoğrafçı modernist sevgilisi Alfred Stieglitz için çıplak pozlar verdi. Vajinayı pek çok kez soyut çalışmalarında çizdi. Bu listedeki diğer artistlere göre yaklaşımında daha soft görülebilir. Fakat kendi vücudunu ve ruhunu bu cüretkarca keşfi, kadın sanatçıların modern çağda daha iyi bir ifade gücüne ulaşmasına katkıda bulundu.
Claude Cahun
1920 ile 1940 yılları arasında çekilen fotoğraflarında, bu Fransalı sanatçı kendisini sıkça erkek kıyafetleri ve saç stillerinde göstererek, kendisinin transformasyonu üzerinden toplumsal cinsiyet kurgusunu irdeledi. Cahun’un öncü sanatı, sürrealist hareketin getirdiği seksüel ve sosyal yapıyı sorgulamanın tipik bir örneğiydi.
Louise Bourgeois
Bu son önemli sürrealistin labirentimsi karmaşık aklı ve sanatı, sanatsevere 20. yüzyıldaki Fransız çocukluğunun anılarını, vücudunu ve gizli dünyasını açıyor. Maskulen bir sanat formu olan heykelin daha organik, dünyevi ve şehvetsel öğelere sahip bir sanat karşısında çöküşüne katkı yaptı. Başkaldırıyı adeta bir örümcek ağı gibi ören sanatçı, aslında sanatın da doğasını transforme etti.
Lyubov Popova
Sanat 20. yüzyılın ilk yarısında genişleyerek Kübizm’in devrimci fragmanlarını da içine aldı. Popova bu yeni sanatı, Rusya’ya ilişkin onun kopuş vizyonunu ele alarak savundu. Rus Devrimi’nin arifesinde, geleneksel sanat objelerini, acımasız bir bilimsel yetenekle parçaladı. 1915’deki Model (The Model) adlı resminde çıplak bir figürü, dev bloklara dönüştürerek cinsiyetin yerleşik algısını parçaladı.
Cindy Sherman
Isimsiz Film Kareleri (Untitled Film Stills) çalışmasında, modern Arcimboldo denilebilecek bu sanatçı, kendi imajini yeniden üreterek, kimliğini tasarımladı. Sherman öyküsel anlatımla, özbenliğin oluşturulduğunu söylüyordu. Siyah beyaz eski resimlerinde Hitchcock kahramanı olarak filmin çözülememiş sahnelerinde karşımıza çıkıyor. Daha sonraki çalışmalarındaysa, vahşi yaratık makyajlarıyla kendisini farklı bir forma sokuyor. Sherman bireylere şekil verenin öyküler olduğunu akıllara getiriyor.
Francesca Woodman
Sanat kamusal olmak zorunda mı? Politik veya ilerlemeci mi olmalı? Woodman’ın akıllarda kalan fotoğrafları daha sessiz ve alışılmadık bir biçimde başkaldırıyor. Gizli bir dünyayı keşfetmek için sanatını kullandı. Sessiz odalardaki şiirsel hülyaları, bir nebze da olsa zengin iç dünyasını göstererek, sanatta iç gözlemin özgürleşmesini vurguladı.
Eva Hesse
Honeycomb yellows and urine golds adlı sentetik çalışması aslında organikliğe gönderme yapıyordu. Görenlere insan vücudunda aslında ne kadar garip maddeler bulunduğu mesajını veriyordu. Erkekler yüzyıllar boyunca heykeller hazırlayarak, bunları demir kirişlerle maço bir düzenleme ile sundu. Hesse’nin çalışmaları ise çöken figürler ve sarkan yapılar ile fiziksel dünyaya yeni boyutlar sundu. Ona göre akıl ve vücut hiyerarşik bir biçimde ayrılmıyor.
* Bu haberi Figen Güneş The Guardian’dan bianet için Türkçeleştirdi.
“Sanatçı ve Nevrotik” başlıklı yazımızı okumak isterseniz…
Yayınladığımız son yazılara göz atmak isterseniz…
- Sağlık Sistemi Nasıl Çökertildi
- Bir ABD vekili olarak israil
- Fethullah Gülen ve “Güldürenler”
- Üniversitelere Eleştirel Bir Bakış
- Türkiye İmam Hatip Cumhuriyeti (TİHC)
Dünyalılar