Genç ergenlere verilen eğitim, onların gelişimlerine karşı hassas, biraz zorlayıcı, güçlendirici ve adil olmalı. 13 yıllık öğretmenlik hayatım boyunca her öğrenci grubuna en uygun hale getirmek için çok kez müfredatı, ders hedeflerini, ödevleri ve ders verme yöntemlerini güncelledim ve değiştirdim.
Tüm bu değişiklikleri yaparken ve hala yapmaya devam ederken, öğrencilerime verdiğim eğitimi geliştirmenin en önemli parçasını atlıyordum. Sınıfımdaki öğrenme ortamını değiştirmek ve güncellemek hiç aklıma gelmemişti. 100 yıldan fazladır sınıflar sıra halinde dizilmiş sıralardan oluşuyordu. 30 tane masayı sıra halinde dizmekten vazgeçmeyi denedim, ama sonra, öğrencilerim bir ders içi etkinliğinden diğerine geçiş yaparken masaların onlara destek değil köstek olduğunu fark ettim. Çocuklara seçme hakkı verildiğinde, ezici bir çoğunluk bir çalışma yaparken geleneksel bir sırada oturmak yerine ya ayakta durmayı ya da yere uzanmayı tercih ediyordu.
Bu gözlemimin üzerine sınıf tasarımı hakkında araştırmalar yapmaya başladım. Ortaokul sınıflarında esnek oturma düzeni konusundaki görüşümün ana hatlarını konuşmak için bina sorumlusuyla görüştüm. Bu riski almak konusunda onay aldıktan sonra yaz aylarını kullanılmamış malzemeler toplayarak, bağış teklifleri yazarak ve kendi başıma çok sayıda oturma seçeneği oluşturarak geçirdim.
Bir sınıfı yeniden yaratmak
Üç farklı oturma seviyesi seçeneği yarattım: Yer seviyesi, normal masa yüksekliği ve ayakta durma ya da yüksek ayaklı masa yükseliği. Toplamda sekiz ayrı oturma seçeneği sundum öğrencilere. Yer seviyesi seçenekleri minderli araba lastiğinden koltuklar, bir adet bilgisayar oyuncu koltuğu ve minderli sehpa koltuklardan oluşuyordu. Normal masa yüksekliği için plastik sandalyeler, minderli kovadan sandalyeler ve ahşap bahçe sandalyeleri buldum. Ve ayakta durma yükseliği için tekerlekli sandalyeli yüksek masalarım ve öğrencilerin dayanabilecekleri tezgah benzeri alanlarım vardı.
Okulun başlama zamanı yaklaştıkça odağımı fiziksel alanı yaratmaktan, bunu öğrencilere ve velilere tanıtmaya ve uygulamaya çevirdim. En çok kaygılandığım bölüm buydu, çünkü sınıf yönetimi her zaman başarılı olan bir öğretmendim. Acaba bu değişiklik, başka türlü yapılandırılmış dünyamda bir kaos yaratacak mıydı?
Negatif düşünceleri bir kenara ittim ve uygulama planımı yaratmaya başladım. Araştırmalarıma geri döndüm ve öğrencilerimden beklentilerimin ve rutinlerimizin ana hatlarını çıkardım. Araştırmaların büyük bir kısmı ilkokul ve lise öğretmenlerine yönelikti. Olası sorunları tahmin etme ve çözümleri yeni modelimin içinde üretme konusunda kendi ortaokul deneyimlerime başvurdum.
Okulun ilk gününde öğrenciler coşkuyla sınıfıma girip oturacak bir yer bulmak için etraflarına bakınırken korku ve merakla onları izledim. Kendileri için en iyisinin hangisi olduğunu anlamaları için onlara her gün yeni bir oturma yerini denemelerini söyledim. Eğer tahtayı net bir şekilde göremiyorlarsa, yanlarındaki bir akranları yüzünden dikkatleri dağılıyorsa ya da masayı kullanma ihtiyacı hissediyorlarsa, farklı bir oturma alanına geçebileceklerini anlattım. Şaşırtıcı bir şekilde öğrencilerim kendi öğrenmelerinin sorumluluğunu anında aldılar ve beklentilerimi mükemmel bir şekilde yerine getirdiler.
Bu ortam değişikliğini yapmamın ardındaki felsefeyi veli toplantısında velilere sundum. Ortaokul düzeyindeki öğrencilerin esnek oturma düzeninin mantığını anlatırken başlarıyla beni onayladıklarını izledim. Velileri ağırlamak için standart sandalyeler getirmiş olsam da, hepsi çocuklarının bütün hafta boyunca onlara anlattıkları esnek oturma seçeneklerini denemeyi tercih ettiler. Velilerin heyecanı içimdeki son şüphe kırıntılarını da tamamen yok etmemi sağladı.
İyice yerleşmek
İkinci haftada geribildirim almak ve her öğrencinin ana oturma yerini belirlemek adına öğrencilerin kendi tercihlerini sıralamalarını sağlamak için bir anket yaptım. Ana oturma yerleri genel katılım, doğrudan ders anlatımı ve yerime gelen yardımcı öğretmenler için kullanılıyordu.
Öğrenciler sekiz oturma seçeneğini derecelendirdiler ve böylece her öğrenciyi ilk üç seçeneğinden birine oturtma şansım oldu. Etrafta hareket etmekte özgürdüler ama genellikle ana oturma alanlarını seçtiler, çünkü bunlar zaten onların seçimlerine göre belirlenmişti.
Bireysel çalışma, bir arkadaşla işbirliği yapma ya da sınıfça yapılan tartışmalar söz konusu olduğunda, öğrenciler beni sesimden kolaylıkla takip edebiliyorlar. Yaptıkları çalışmalara verdikleri dikkati rahatlıkla gözlemleyebiliyorum. Öğrencilerim, sınıf çalışmaları yaparken zamanı akıllıca kullanmak söz konusu olduğunda beni memnun etmek konusunda çok istekli görünüyorlar.
Esnek oturma düzenini deneme riskine girmenin karşılığını kesinlikle aldığımı düşünüyorum. Örneğin duygusal olarak desteğe ihtiyaç duyan öğrencilerim bu yıl çok az mola ihtiyacı duydular ve bunu çok az talep ettiler.
Ve geçtiğimiz günlerde sınıftaki öğrencilerden biri, sınıfımızın fotoğrafının yayınlandığı bir dergiyi getirdiğinde ilk kez bir öğrencinin sınıfını bu kadar sahiplendiğine şahit oldum. Bu sahiplenme hissi öğrencilerimi çok güçlendirdi ve sınıftaki oturma düzeni değişikliği onlar üzerinde önemli bir etki yarattı: Benim sınıf düzeni konusunda risk almamı model alan öğrenciler kendi öğrenmelerinde daha fazla sorumluluk almaya başladılar.
Kaynak: https://www.edutopia.org/article/7th-grade-teachers-shift-flexible-seating
Bu yazı daha önce aynı başlıkla, egitimpedia.com’da yayımlanmıştır.
Dünyalılar (www.dunyalilar.org)