Başka Dünya

BİR ÇOCUĞUN BARIŞ GÜNLÜĞÜ

İçimdeki başka bir dünya var Barış; başka bir dünya mümkün mü dersin… 10298908_1156502737711286_2999340358153510063_n

Merhaba Günlük,

Öğretmenimiz günlük tutmamızı, tuttuğumuz günlüğe isim vererek yaşadıklarımızı, düşlediklerimizi yazmamızı tavsiye etti bugün. Sana Barış demek istiyorum. İsmin Barış olsun tamam mı? Cinsiyetin, ırkın ve dinin yok senin. Benim arkadaşımsın ve çocuksun yalnızca…

-Pazartesi- 

Sınıfımda Rus bir arkadaşım var Barış. İsmi Tatyana. Üç yıl önce ailecek Türkiye`ye gelmişler. Çok iyi anlaşıyorum Tatyana`yla. Bugün, komşularının çocuğu demiş ki ona, “sen Müslüman olmadığın için cehenneme gideceksin ve sonsuza kadar yanacaksın!” Korkmuş Tatyana, bana anlatırken çok üzgündü. Tuttum elinden, “beslenmenin bir kısmını pencereye gelen güvercinlerle gizli gizli bölüştüğünü biliyorum; sen çok iyi bir insansın” dedim. “Korkuyorum cehenneme gitmekten, ne yapmalıyım?” dedi. “Bana inan, biz yanmayacağız; iyi insanlar için cehennem diye bir yer yok” dedim. “Yemin et” dedi, yemin ettim ben de…

-Salı- 

Öğretmenimiz bir dörtlük yazdı tahtaya bugün.

ıslık çaldım duydunuz mu

benden yana koştunuz mu

bir kuş gibi uçuyorum

siz de bana uydunuz mu… 

“Bu dörtlüğe tek kelimeden oluşan bir isim söyleyin” dedi. “Mutluluk” dedi arkadaşlarım. Tatyana suskun kaldı, başını öne eğdi. Tatyana`ya baktım öylece. Dörtlüğü bir kez daha okudum. Parmak kaldırdım, “bu dörtlüğün adı “Göç” olsun öğretmenim” dedim. “Göç var bu mısralarda” dedim. Okul paydos olunca beni yanına çağırdı öğretmenimiz ve “iyi ki öğrencimsin” dedi bana. Ben çok mutlu oldum Barış…

-Çarşamba- 

Bugün, arka sağ ayağı olmayan bir sokak köpeği gördüm. Yanında, onu hiç bırakmayan, kendini ona yaslayıp yürümesine yardım eden bir köpecik vardı.  Çok güzeldiler… Ama ne oldu biliyor musun? Onca sıkıntılar içinde yaşayan bu canlara insanlar küfretti ve kimseye zararları olmamasına rağmen onları kovdu. Ben çok utandım Barış; öyle ürkektiler ki, beni duymadılar ama  görünmez oluncaya kadar özür diledim hayvan dostlarımdan defalarca…

-Perşembe-

Öğretmenimiz bir şiir ezberlememizi istemişti. Benim okuduğum şiire bir çok arkadaşım şaşırdı, “bu nasıl şiir böyle?” dediler.  Ama Tatyana çok sevdi.

küçüğüm

karıncayı incitmeyenlerden değil

bir çay kaşığı şekeri

karıncadan esirgemeyenlerden ol

ömrün boyunca…

Öğretmenimiz tebrik etti beni. “Kim yazmış bu okuduğun şiiri?” diye sordu. Hatırlayamadım o anda, “annem bulmuştu şiiri; anneme sorar öğrenirim” dedim. Yatmadan önce sorayım anneme. Tatyana dedi ki bana, “biz de karıncalara şeker verelim çay kaşığında.”  Yarın birer çay kaşığı ve bir avuç toz şeker getireceğiz yanımızda. Tenefüslerde  bahçeye çıkıp karınca arayacağız Tatyana`yla…

-Cuma-

Annem, evimizdeki çiçekleri sularken şarkılar söylüyor Barış; uzunca bir süredir bilmediğim dillerde şarkılar söylüyor annem. Sordum bugün anneme, “anne, sen hangi dillerde şarkılar söylüyorsun?” dedim. “Bir çok dilde” dedi,  “Kürtçe, Rumca, Ermenice”…“Sen nasıl öğrendin bu dilleri?” diye sordum. “ Keşke öğrenebilseydim, yalnızca şarkılar biliyorum” dedi. “Bana da öğretir misin?” dedim. “Tatyana farklı bir ülkede doğdu, farklı bir dil konuşuyordu buraya gelmeden önce. O tatlı kız Türkçe öğrenebildi. Sen Tatyana`nın en iyi arkadaşısın. Keşke arkadaşının dilinde şarkılar öğrensen “ dedi. Hak verdim anneme. Tatyana`dan bana Rusça şarkılar öğretmesini isteyeceğim…

-Cumartesi-

Bugün pikniğe gittik Barış. Toprağa uzandım boylu boyunca, çimenlerin üzerinde yuvarlandım. Üstüm başım toprak oldu. Şimdiye kadar hiç kirlenmemiştim böyle. Ne  toprak var bizim mahallede, ne börtü böcek  ne de çiçekler var. Tabiat Ana`ya çok uzak oturduğumuz semt ve ben ilk kez sevinçliyim bu kadar. Annem gülümsedi bana bakıp, “sen yeter ki oyna toprakla, ben sana hiç kızmam” dedi…

-Pazar- 

Babam mandalina almış pazardan. Ben pek sevmedim tadını, bıraktım tabağımda. “Bir mandalinada kaç canın, kaç işçinin emeği var, farkında mısın?” dedi babam. Diyemedim bir şey. “Mandalinayı fidanken dikenler, sulayanlar, büyümesine emek verenler,olgunlaştığında  toplayanlar, nakliyesini yapanlar, hallere ulaştıranlar, pazarlara getirenler, tezgahlarında müşteri bekleyenler…” Ah Barış, ben hiç düşünmemiştim bunları. Bir daha şikayet etmeyeceğim böyle. Saksıda mandalina yetiştirebileceğimi söyledi annem. Ben çok heveslendim bunu duyunca. Yarın Tatyana`ya da söyleyeceğim. “Mandalina yetiştirelim mi saksıda?” diyeceğim. Tatyana`nın bana öğrettiği şarkıları söyleriz mandalina çiçeklerine. Annemle de paylaştım bunu. Gözleri doldu annemin…

İçimdeki başka bir dünya var Barış; başka bir dünya mümkün mü dersin…

Ergür Altan 

erguraltan@gmail.com

Dünyalılar

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu