Yaşam

Mülteciler; Kalmak mı Zor Gitmek mi?

Her hafta binlerce Afrikalı göçmen Akdeniz’de yaptıkları tehlikeli bir yolculuk sonrasında Sicilya’ya varıyor. Avrupa’ya varamayanlarının sayısını ise kimse tam olarak bilmiyor.

İşte “şanslı” sayılan birkaç tanesinin öyküsü…

İbrahim (29) ve Sidibe (10), MALİ

ibrahim-sidibe

İbrahim: Kongo Brazaville doğumluyum. Babam Kongo savaşında ölünce annemle Mali’ye taşındık. Kardeşim Sidibe annemin ikinci eşinden olma.

Bir gün televizyonda İtalya’ya sığınan insanları gördüm. O sırada Kongo, Brazaville’de çalışıyordum. Libya üzerinden İtalya’ya gitmeyi deneyecektim. Yolda Mali’ye uğradım. Orada kalırken annem vefat etti, kardeşim yalnız kaldığı için onu da yanıma aldım. Ama yol çok uzun sürdü. Libya’ya vardığımızda berbat durumdaydık.

Sidibe: Yol çok uzun sürdü. Cezayir üzerinden Libya’ya otobüs yolculuğu yaptık. Öyle bir toz vardı ki mahvolduk. Sonra sınırdan geçmek için üç saat boyunca yürüdük. Libya sınırına vardığımızda bize peynir ekmek verdiler. Öyle nefisti ki… Sonra bizi bir kamyona bindirdiler. Keçi boku üzerinde oturmak zorunda kaldım, kustum. Sonra bir ev bulduk. Bir gece polisler kapıyı kırdı ve abimi götürdü. O evde dört gün tek başıma kaldım. Ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Yanımda sadece bisküvi ve su vardı. Bir daha İbrahim’i hiç göremeyeceğimi sandım. Çok korktum. Ondan başka kimsem yoktu.

İbrahim: Hir suçum yoktu. Ama onlar silahlıydı ve beni hapse götürdü. Bana hiçbir şey söylemediler, sadece bir sürü para istediler. Özgür kalmak istiyorsam onlara 500.000 Batı Afrika Frangı ödemeliydim. Çıkmayı başardıktan sonra tekne yolculuğu için para biriktirmeye başladım. Libya’dan ayrıldığımız gece bir sürü insanın öldüğünü gördüm. Tekneye binmek için omuzlarına kadar suya giriyorsun. Sonra seni tekneye doğru itekliyorlar. İşte o sırada bir sürü insan suyun dibine kapaklanıp ölüyor. Tekne çok kalabalıktı. İçeri atladım ve Sidibe’yi bacaklarımın arasına sıkıştırdım. Böyle böyle üç gün geçti. Deniz bir kabarıp bir alçalıyordu. Suda sürükleniyorduk. İtalyanlar bizi bulduğunda, önce Sidibe’yi çıkardılar. Bize su ve yiyecek verdiler. Şimdi kardeşimi okula göndermek istiyorum.

Emmanuel (24), FİLDİŞİ KIYISI

emmanuel

Fildişi Kıyısı’nda öyle bir şiddet hüküm sürüyor ki, orada yaşamak imkansız. Bütün arkadaşlarım ülkeyi terk etti.

Annemle babam ayrıldı ve bana bakamadılar. Dokuz yaşında okulu bıraktım. Biraz para biriktirmek için çalışmaya başladım. Libya’ya gittim. Karnımı doyurmak için döşemeci olarak çalışmaya başladım. Ama her günün akşamında sokakta önümü kesip cebimdeki parayı alıyorlardı. Ucuz olduğu için yumurtadan başka bir şey yemiyordum. Ama asıl problem bu değildi. Son iki yıldır burası çok tehlikeli oldu. Libyalılar’ın Libyalılar’dan başkasına tahammülü yok. Gitmekten başka çarem yoktu.

Bana yardım edecek birini aradım. Aradım, taradım, bir sürü para ödedim ve üç gün içinde Libya’dan ayrıldım. Geceydi ve teknede beş yüz kişi vardı. Çok ama çok fazlaydık. Tekneye binerken hiçbir şey göremiyordum. Teknedeyken öleceğim sandım. Denize açıldıktan iki saat sonra motor bozuldu. “Her şey bitti” dedim. Denizin ortasındayız, kendimi ölüme hazırladım.

İki gün sonra bizi kurtardılar. Bize makarna verdiler, öyle açtık ki, çok lezzetli geldi.

İnsan işin ucunda ölüm olsa bile can güvenliği olan ve insan haklarına saygı gösterilen bir ülkede yaşamak istiyor.

 Promise (26), NİJERYA

promise

Nijerya savaş dolu bir ülke. Annemi, babamı ve kardeşlerimi savaştan kaçarken kaybettim. Şimdi neredeler bilmiyorum.

Beni bir adam kurtardı ve evine aldı, ama adamın karısı adamla bir ilişkim olduğunu düşündü. Bana para verip, Libya’ya gitmemi söyledi. Ama oraya gittiğimde yine savaşın içine düştüm. Kendimi Tripoli’de buldum. Çatışmalar ve ölümler arasında kaldım. Libya Müslüman bir ülke, bizim gibi Hristiyan olanları sevmiyorlar.

Orada biri beni alıp evine götürdü. Burada kalabilirsin dedi. İtalya’ya gitmeme yardım edeceklerini söylediler. Ama orası güzel bir yer değildi. Çok büyüktü, başka insanlar da vardı. Uzun süre orada kaldım, ne kadar kaldığımı artık hatırlamıyorum. Sonra birisi benim için tekne parasını ödedi. Yolculuk çok uzun sürdü. Öleceğimi sandım. Deniz kapkara ve çok korkunçtu. Ağlayıp dua ediyordum. Tanımadığım bir kadınla birlikte dua ettik. Sonunda bize bir geminin yaklaştığını gördük. Öğle vaktiydi. Biz onları balıkçı sanıyorduk ama meğerse kurtarma gemisiymiş. El sallayıp, bağırdık. İtalyanlar gelip bizi kurtardı. Gemideki bir adam elimi tuttu. “Acele etmeyin!” diye bağırıyordu. Yüzünü hala hatırlıyorum. Şükürler olsun artık mutluyum. Ama çok yalnızım.

Maryam (20), SOMALİ

maryam

Babam ben doğduğumda Kanada’ya göç etmiş. Bir yıl sonra annemle birlikte Kenya’ya geçtik, çünkü Somali’de savaş vardı. Bir kız, dört erkek kardeşim var. Birleşmiş milletler sığınmacı kampında kalıyorduk. Orada İngilizce öğrendim. Amerika vizesi almak istiyorduk ama ne de olsa Afrikalıyız. Anlıyorsunuz değil mi? Sonunda bizi yine Somali’ye gönderdiler.

Bundan birkaç yıl önce bir gün El-Şebab evimizi yerle bir etti. Büyük bir patlama oldu. Annemi kaybettim. Onu hala özlüyorum. Geride bıraktığım bir ailem; kocam ve iki çocuğum var. Somali ve Etyopya arasında bir yerde yaşıyorlar.

Gitmek istediğimi, yakın bir arkadaşımdan başka, kimseye söylemedim. Libya üzerinden İtalya ve sonra Amerika yolculuğumu o düzenledi. Ailem iyi bir hayat yaşasın istiyorum. O ülkeden o ülkeye, telefon numaralarını değiştire değiştire babamla bağlantımı kaybettim. Şimdi onu bulmak istiyorum. Halam da Amerika’da yaşıyor. Ben de oraya gitmek istiyorum.

Faith (25), NİJERYA

faith

Annem beni doğururken ölmüş. Dört yaşımdayken babamı da kaybettim. Anneannemle yaşıyordum. Okul mokul yoktu. Altı yıl önce o da doğdu. Kuzey Nijerya’daki halalarımın yanına gittim ama savaş vardı. Boko Haram her yerdeydi. Çaresiz geri döndüm.

Arkadaşlarımdan biri Libya’ya gideceğini söyledi. Ben de peşinden gittim. Sabha’ya vardığımızda beni başka bir kadınla birlikte kaçırdılar. Bizi beş kadınla birlikte bir odaya kapattılar. Dört gün aç susuz kaldık. Bir gece tanımadığım bir adam bize yardım etti ve kaçtık. “Kaçın, burası güvenli bir yer değil” dedi.

Geceydi. Sonunda denize vardık. Adam tekneye binmemiz gerektiğini söyledi ama çok kalabalıktı. Ertesi gün öğleden sonra bizi kurtarmaya geldiler. Şimdi iyiyim ama başımdan geçenleri düşündükçe yemeden içmeden kesiliyorum. Herkes anne ve babasını arıyor. Ben annemi bilmiyorum bile. Arayacak bir kimsem yok.

Omar (30), GAMBİA

omar

Avrupa’ya daha iyi bir gelecek için geldim. Herkes Afrika’daki yoksulluk ve yozlaşma yüzünden kaçıyor.

Çok geniş bir aileden geliyorum. Babam hayatta değil. Toplam 17 kişiyiz ve hepsi benim elime bakıyor. Cep telefonu teknisyeniyim, telefon tamir ediyorum. Kazandığım üç kuru paranın çoğu aileme gidiyordu. Ki o para hangi birisine yetsin? Libya’da iyi para kazanılıyor diye duydum. Gambia’daki bütün arkadaşlarım oraya gitmişti.

Köy ve kasabaların güvenli olduğunu, oralarda çalışıp para kazanabileceğimi söylediler. Orada üç yıl kaldım ama sonra çok sorun çıktı. Zencileri kaçırıp yüksek fidyeler istemeye başlamışlardı. Bir yıl sonra kardeşim Libya’ya gelip çalışmaya başladı ama bir iş kazasında öldü. Onu götürecek bir hastane bile yoktu. Her yer çok tehlikeliydi. İnsanı sokağın ortasında kaçırıyorlardı. Ama çetelerin eline düşmek polisin eline düşmekten daha iyiydi. En azından çeteler aileni bulup para istediği için seni öldürmüyordu.

Hapse düştüm. Çok az yemek veriyorlardı. Ailemin verecek parası yoktu. Çıktığımda çalışmaya başladım ama paramı alamadım. İtalya’ya gitme fırsatım oldu. Bu işi yapanlar saklanmaya gerek duymuyorlar. Sokağın ortasında gelip seni buluyorlar. Polis bile bu işi yapıyor. Küçük bir tekneydi. Yüz kişi vardık. Ailemin hiçbir şeyden haberi yoktu. Yolun ne kadar korkunç geçeceğini kimse tahmin etmemişti. Ama İtalya’ya giderken boğulmayı Libya’da kalmaya tercih ederdim. Ama bir gün eve geri döneceğim.

Kwame (25), GANA

kwame

Ben Avrupa’ya gelmek istemiyordum. Libya’da çalışmak istemiştim. Orada iki yıl kaldım. Ama bu gidişle burada öleceğim diyerek oradan ayrılmaya kara verdim. Ama Libya’dan uçakla veya arabayla bir yere gitmek mümkün değil. Sınırı geçmeye çalışanı vuruyorlar.

İtalya’ya giden gemiye bindim çünkü en yakın yer orasıydı. Beni bota doğru ittiler. 93 kişiydik, resmen yaşama savaşı verdik. Kaptan işin ehli miydi bilmiyorduk. Tekne batmaya başladı ve kaptan kurtarma gemisini çağırdı. Gemi geldiğinde sabah sekiz olmuştu.

Beni merkeze götürdüler. En başta 400 kişi vardık. Şimdi 300 kişiyi buradan alıp Roma ve Milano’ya götürdüler. Yanımda hiçbir şey yok. Ailemin telefon numarası da yok. Sahip olduğum tek şey bir hafıza kartıydı, onu da tekneye binerken çaldılar. İki haftadır burada oturuyoruz. Bütün gün volta atıp duruyoruz. Hiçbir şeyden haberimiz yok. Gana’daki ailemin hiçbir şeyi yok. Gene de umudum var.

Valerie (27) FİLDİŞİ KIYISI

valerie

Üzerimdeki elbiseden başka bir şeyim yok. Eski ama olsun, bana memleketteki en yakın üç kız arkadaşımı hatırlatıyor. Yeni yıl için almıştım. O gece havai fişekleri izlemiştik, çok eğlenmiştik. Tekneden sonra elbisemi yıkadım. Sırılsıklam olmuştu.

Ülkemden ayrıldım çünkü annemle babam beni zorla evlendirecekti. Ben Müslümanım. Evlenmek istemedim. Babam da beni kovdu. Tripoli’deki ağabeyimi bulmaya karar verdim. Agadez üzerinden Burkina Faso’ya geçtim, oradan da Libya’ya…

Ne zaman karşına bir polis çıksa, para ödemen gerekiyor. Sabha’da bir hafta kaldık. Oradakilere bizi Tripoli’ye götürmeleri için para vermiştik. Orada bizi birilerine sattılar. Onlar da bizi başkalarına sattı.

Seni alınca, çalıştırıyorlar. Libya’da beni kaçırıp bir ay boyunca hapiste tuttular. Defalarca tecavüze uğradım. Benim durumuma düşen bir sürü kadın vardı. Mali ve Nijerya’dan gelen iki kızla aynı hücrede kalıyorduk. El kol hareketleriyle anlaşıyorduk. Sonra Nijeryalı kızla arkadaş olduk.

Hayalimiz Avrupa’ya gelmekti. Ağabeyim buraya gelmem için para yardımı yaptı. Arkadaşlarıyla beni kurtarmak için aralarında para topladılar. Sonra hastaladım. Ne yemek yiyebildim ne de uyudum. Beni hapse atanlar yine gelir diye korktum. Ağabeyim de beni Avrupa’ya gönderdi. İki haftadır buradayım. Tek istediğim çalışmak.

Joy (20), NİJERYA

joy

Nijerya’dan Boko Haram yüzünden kaçıyorum. Yardıma muhtacız. Annemi, babamı, tüm kardeşlerimi öldürdüler. Bir arkadaşımla nereye gittiğimizi bilmeden yola düştük. Sadece canımızı kurtarmak istiyorduk. Bir adam bizi Libya’ya götürdü. Bizi fahişeliğe zorladı. Yiyecek hiçbir şeyim yoktu. Karşı gelmek istedim ama beni silahla tehdit etti.

Bir yıl boyunca fahişelik yaptım. Kaçmayı başardık. Bir adam tekne paramı ödedi. Hep dua ettim. Şimdi en iyi arkadaşımla birlikteyiz. Ailemi düşündükçe çok üzülüyorum. Gazeteci olmak istiyorum. Elimden gelen her şeyi yapacağım.

Karim (30), MALİ

karim

Savaş yüzünden buraya geldim. Memlekette motorsiklet tamircisiydim. Bir güne eve döndüğümde annemin cesediyle karşılaştım. Kız kardeşim de öldürülmüştü. Kendi kendime neden ben onların yanında değildim diye sordum.

Sonra düşündüm. Mutlaka beni de öldüreceklerdi. Cezayir’e kaçtım. Ama orada iş bulup hayatını kazanmak çok zordu. Orada motorsiklet falan yoktu, sadece arabalar vardı. Karnımı doyurabilmek için Libya’ya gitmeye karar verdim. Orada iş vardı ama can güvenliği yoktu.

Sokakta bir yabancı gördüklerinde “gel buraya” diye çağırıyorlar. Kaçmazsan tekme tokat girişiyorlar. Çok dayak yedim. Bir defasında tüfeğin arkasıyla vurdular. Sonunda zengin bir evlerde temizlikçilik yapmaya başladım. Ama dönüş yolunda beni yakalayıp, soyuyor, bütün paramı alıyorlardı. Üç gün aç kaldım. Çöpte yemek aradım.

Bir gün bir adam beni Libya’ya göndermeyi teklif etti. Libya’da savaş vardı. Gece karanlığında bile sesler kesilmiyordu. Gitmeye karar verdim. Bu yüzden buradayım ama kederim dinmiyor. Annem ve kardeşim olmadan hayatın bir anlamı yok. Bir zamanlar evlenip yuva kurmak istiyordum ama şimdi istemiyorum. Çocuklarım bana “anneannem nerede?” diye sormaz mı? Annemi çok sevmiştim. Başka bir kadın bulup bulmamak umurumda değil.

Rose (21), NİJERYA

rose

Nijerya’da hemşire olmak istiyordum. Ama bir gece ailem gözlerimin önünde katledilince kaçtım. Yetim kalmıştım. Konuşacak kimsem yoktu. Bir adamdan yardım istedim. Bana Libya’da bir restoranda iş bulacağını söyledi. Ben de kabul ettim. Meğerse o bana fahişelik yaptırıp, sırtımdan para kazanmak istiyormuş. Bunu bana Libya’ya gelince söyledi.

Yapamam deyince, beni aylarca hapsedip, gece gündüz dövdü. Kaçacak bir yerim yoktu. Odada benimle aynı duruma düşmüş bir sürü insan vardı. Kimse sesimizi duymuyordu. Bize yemek verdikleri günler bile oldu.

Bir gün ve bir adam geldi. “Bu şekilde yaşayamam, ne olur yardım et” dedim. Kabul etti ve onunla gittim. Meğerse beni deniz kıyısına götürüyormuş. Aniden kendimi Akdeniz’in ortasında buldum.

Çok kalabalıktık. Çok korktum. Suyun ucu bucağı yoktu. Teknede pek çok insan ellerine geçirdikleri sivri bir şeyle kavga ediyordu. Teknede Müslümanlar ve Hristiyanlar vardı. Hristiyanları istemiyoruz diyorlardı. Ben de Hristiyanım. O adam beni buraya denizde öleyim diye mi getirmişti? Hiç bilmiyorum. Kurtarma gemisini görünceye kadar çok şeyler yaşandı. Gemiyi gördüğümde çok sevinmiştim. Şimdi Birleşmiş Milletler’in bize yardım etmesini istiyoruz. Bir daha kendimi satmak istemiyorum.

İsimler değiştirilmiştir.

Çeviren: Handan Saatçıoğlu

Kaynak: ‘I’d rather die at sea than stay there’: migrants on crossing the Med

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu