Anadolu konuşulmuş, konuşulmakta olan ve konuşulabilmesi için bedellerin ödendiği pek çok farklı dilin beşiği. Farklı kültürlerden insanların anlaşabilmek için aslında birbirlerinin dillerine hiç de yabancı olmadan yaşamlarını sürdürdükleri bir coğrafya.
Rakel Dink bir konuşmasında şöyle diyordu “ Ben üç dil biliyorum, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe. Benim içimde bu üç dil hiç kavga etmiyorlar, barış içinde yaşıyorlar. Bazen konuştuğum dilde bir kelime bulamazsam, öbür dilim yardımcı oluyor bana.”
Bir halkın konuştuğu dilin okullarda, kamu kurumlarında konuşulmasının yasaklanması, konuşulmakta olan bir dilin diğerine yeğ tutulması için gerekli tüm alt yapının oluşturulması dünyanın anlamsızca, belirli sınırlarla çevrelenmiş ve adına bilmem ne ülkesi denmiş pek çok coğrafyasında karşılaşılan bir durum. Ne yazık ki tüm bu olumsuzluklar bir dilin unutulmasına sebep olmanın dışında, insanlık olarak ruhsal, zihinsel ve bilişsel* anlamda gelişmemizi sağlayan çok dilli ortamlardan mahrum kalmamız anlamına da geliyor. Oysa yapılan çalışmalar çok dilli ortamlarda yetişen çocukların sorunları çözmede daha esnek bir duruş sergilediklerini ve problem çözmede daha başarılı olduklarını ortaya koyuyor.
Örneğin İskender Yıldırım, Montreal Concordia Üniversitesi’nde iki dil ile büyüyen çocuklar üzerine yaptığı araştırmada; iki dil öğrenerek büyüyen çocukların tek dil öğrenerek büyüyen çocuklara oranla daha fazla problem çözme odaklı düşündüğünü ve problem çözmede daha başarılı olduklarını belirtiyor.
Gene Kanadalı bilim insanlarının elde ettikleri bulgular iki dilli çocukların tek dilli çocuklardan daha iyi zihinsel kontrole sahip olduklarını ve farklı diller arasında geçiş yapma becerisi arttıkça zihinsel kontrolde de bir artış olduğunu gösteriyor.
Bu araştırmanın ilk aşamasında 24. ayına basmış olan 39 iki dilli ve 43 tek dilli çocuğun kelime dağarcığı değerlendirilmiş. İkinci aşamada aynı çocuk grubu 31. ayına bastığında tekrar değerlendirmeye alınmışlar. Uzmanlar çocukların bilişsel esneklik ve bellek becerilerini test etmek amacıyla onlara çözmeleri için belirli sorular sorarak cevap vermelerini istemişler.
Professör Poulin-Dubois’ un elde ettiği bulgulara göre “Çoğunlukla iki dilli çocuklarla tek dilli çocuklar arasında bir fark yoktur. ” diyor. Fakat “çatışma/çelişki önleme testinde (Conflict Inhibition Test“), iki dilli çocuklar çok daha iyi sonuçlar elde etmişler. Bu test aşamasında bir soru ile problemi çözmede çocuğun takip etmesi gereken kural becerisi de teste tabi tutulmuş. Aynı soru farklı bir şekilde formüle edilmiş. Buradaki amaç, çocukların problem çözme esnekliğini test etmek. İki dilli çocuklar farklı yaklaşım esnekliğini göstererek sorunu kolayca çözebilirken, tek dilli çocuklar bu esnekliği gösterememişler.
Buradan önemli bir sonuca ulaşıyor araştırmayı yapan bilim insanları “İki dilli çocuklar alışılagelmiş düşünme mekanizmalarını terk etmesini öğrenirler.”
Konu ile ilgili başka bir çalışma ise Washington Üniversitesi tarafından 16 bebekte test edilmiş. Bebeklerin yarısı İngilizce konuşan evlerden ve diğer yarısı da İngilizce ve İspanyolca konuşan evlerden. Bebeklere sözcük öncesi İngilizce ’den, İspanyolca’nın özel seslerine kadar çeşitli konuşma sesleri dinletiliyor. Araştırmacılar, elektromanyetik aktivite yoluyla aktive edilen beyin bölümlerinin açıkça tanımlanmasına yardımcı olan manyetoensefalografiyi kullanarak (MEG), bebeklerin seslere verdiği tepkileri izliyor.
İngilizce ve İspanyolca konuşulan evlerden gelen bebeklerin çok fazla prefrontal korteks ve orbitofrontal korteks (Bunlar beyindeki karar verme ve problem çözme gibi yürütücü işlevlerden sorumlu bölgeler.) aktivitesine sahip oldukları tespit ediliyor.
İnsanların farklılıklarıyla var olabildiği, farklıkların zenginlik olarak görüldüğü bir ortamda merak ve ardından gelen öğrenme, anlama isteği kaçınılmaz. Çevremizde duyduğumuz farklı dilleri görmezden gelmek yerine anlamaya çalışmak ve yeni nesillerin farklılıklarla karşılaşma olanaklarını arttırmak, onlara sunacağımız son derece gerekli demokratik ortamın önemli bir koşulu olarak karşımızda duruyor.
Ciran Derya
* Biliş; düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerine denir. Bilişsel gelişim, bireyde akıl yürütme, düşünme, bellek ve dildeki değişimleri kapsar.
Bilişsellik aralarında dikkat, bellek, dili kullanma ve anlama, öğrenme, muhakeme, problem çözme ve karar verme gibi bir grup zihinsel süreç için kullanılan bilimsel terimdir.
Kaynaklar:
http://www.egitimajansi.com/haber/cift-dilli-buyuyen-cocuklarin-beyni-farkli-calisir-haberi-50375h.html
http://www.rotka.org-iki-dille-buyuyen-cocuklar-daha-zeki/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Bili%C5%9Fsellik
Dünyalılar (www.dunyalilar.org)