TarihBilim Teknoloji

Darwin’in Hayatı

Charles Robert Darwin’in Hayatı

Charles Robert Darwin, 12 şubat 1809’da İngiltere’nin Shewsbury kasabasında dünyaya geldi. Annesi zengin bir çömlek imalatçısı olan Josiah Wedgwood’un kızıdır. Darwin 1817’de henüz 8 yaşındayken, annesini kaybetti. Babası Robert Darwin ise doktor olmasının yanı sıra, ayrıca bir aristokrat ve otoriter bir aile reisiydi. Robert Darwin her akşam çocuklarını yanı başına toplar ve onlara uygun davranışlar üzerine uzun vaazlar verirdi.

1817 baharında Charles Darwin, Shewsbury’de bir gündüz okuluna başladı. O zamanlar ilk lakabını almıştı “genç koleksiyoncu.” Darwin eline geçen her türlü şeyi biriktiriyordu; deniz kabuğu, mühür, damga, madeni para, mineraller…

1818 ile 1825 yılları arasında eğitimini sürdürmesi için Dr.Butler’ın Shewsbury’deki okuluna gitmeye başladı. Bu okuldaki dersler, bilinmesi zamanın ‘beyefendilik ölçüsü’ sanılan Yunan ve Latin edebiyatı ağırlıklıydı.

Oldukça sağlam ve çeşitli zevklerli vardı genç Darwin’in. Shakespeare, Byron ve Scott’ın eserlerini okumaktan keyif alırdı (Ne yazak ki bu tutkusunu yıllar sonra unutacaktı.). Okumuş olduğu “Dünya’nın Harikaları” adlı kitap onda uzak ülkelere seyahat etme istediğini uyandıran ilk şey olur.

Bu zamanlarda Charles Darwin’in bir başka tutkusu da avcılıktır. Zamanının büyük çoğunluğunu ayırdığı bu tutkusu elbette kötü notlarının bahanesi, olarak babası Robert’tan büyük bir tepki aldı. Babasının söylediği şu sözü ise yıllarca unutamayacaktı :

“Nişan alıp ateş etmekten, fare yakalamaktan ve köpeklerden başka hiçbir şeyi umursadığın yok. Kendin için de ailen içinde yüzkarası olup çıkacaksın sonunda..”

Shewsbury’deki okulundan sonra Darwin, Edinburg Üniversitesinde tıp eğitimine başladı. 1825 ve 1827 yılları arasında 2 yıl burada eğitimine devam etti. Ancak o yıllarda kloroform kullanılmadığı için ameliyathaneler işkence odası gibiydi. Darwin ise bunu dehşetle karşıladı. Önemsediği birkaç kişi dışındaki hocaların derslerine katılmadı.

Genç Darwin, doktor olamayacak kadar hassas ve babasına bunu itiraf edemeyecek kadar da korkaktı…

Edinburg Üniversitesi’nde ona en çok katkı sağlayan şeylerden biri katılmış olduğu “Plinian Topluluğu”ydu. Bu topluk doğa tarihi ile ilgilenen öğrencilerin kurmuş olduğu bir topluluktu. Bu sırada Dr. Grant’tan evrim teorisini öğrenirken, Robert Jameson’dan jeoloji ve bitkilerin sınıflandırılmasını öğrendi.

Darwin’in derslerdeki başarısızlığı ve doktor olmaktaki isteksizliği babası Robert Darwin tarafından fark edilmiş olsa gerek ki Darwin’i Edinburg Üniversitesi’nden aldı. Ve ona saygınlığa giden başka bir yol önerdi.

Bu nedenle de Darwin, Cambringe Üniversitesi’nde teoloji eğitimine başladı (1828-1831).

Burada tanışmış olduğu Profesör Henslow, genç Darwin’in gelişimini etkileyen önemli isimlerden biri olmuştur. Henslow’a yaptığı uzun yürüyüşler sonunda Darwin’in bir kenara bıraktığı doğa tutkusu tekrar canlanır. Henlow’la yaptığı yürüyüşler o kadar sıklaşır ki Darwin’e “Henslow’la yürüyen adam” denmeye başlanır.

“Başka hiçbir şey bana böcek toplamanın verdiği zevki ve şevki tattıramaz. Aslında zevk aldığım şey toplama faaliyetinin kendisiydi.” Charles R. Darwin.

Chambrig’de ki eğitiminden sonra Darwin, Profesör Henslow’un önerisiyle HMS Beagle gemisinin kaptanı Robert Fitz Roy tarafından iki yıl sürecek bir keşif yolculuğuna davet edildi. Ancak bu keşif yolculuğu planlandığı gibi iki yıl değil beş yıl sürmüştü (Gidiş: 27 Aralık 1831, Dönüş: 2 Ekim 1836). Darwin bu yolculuk boyunca çeşitli jeolojik oluşumlar, fosiller ve canlılar keşfetti ve yolculuk boyunca bol bol notlar aldı.

Beagle yolculuğundan döndüğünde Darwin artık gençliğin etkisinden kurtulmuş, olgunlaşmıştı. Fakat gezi süresince geçen beş yılda çok fazla arkadaş da kaybetmişti.

Zaman ilerledikçe artık evlilik ile sorular kafasını kurcalamaya başlamıştı. O da evliliğin artıları ve eksilerini bir yere not etmeye başladı. Evliliğin artıları “çocuklar, uyumlu bir hayat arkadaşı” gibi şeylerken, eksileri ise “zaman kaybı, münakaşalar, zorunlu akraba ziyaretleri” gibi şeylerdi. Tüm bunları değerlendirdikten sonra ise not defterinde “evlen evlen evlen” yazıyordu.

Bunun üzerinde Jos dayısının kızı Emma ile 29 Ocak 1839 günü evlendi. Charles ve Emma’nın 10 çocuğu oldu. Mary Elenor, Charles Waring ve Annie erişkin çağı göremeden öldü. 1842 yılında Darwin ve ailesi uzun yıllar yaşayacakları, Londra’dan 16 mil uzaklıkta küçük Down Köyü’nde ki papaz evini satın alıp, taşındılar.

1840 Yılında Darwin’ in bundan sonraki tüm yaşamını zehir edecek olan Chagas hastalığının* ilk belirtileri çıkmaya başlamıştı. Bu hastalığın sebebi için iki olası sebep gösteriliyordu. Birincisi; Brezilya’da bir böcekten bulaşan Chagas mikrobuydu. İkincisi ise yaşadığı ikili hayat. Bu ikili hayat şöyle özetlenebilir ki Darwin bir din adamıydı (Cambridge’de teoloji eğitimi) fakat evrim teorisi ile ilgili düşünceleri bununla tamamen çelişiyordu. Ne açıkça düşüncelerini ifade edebiliyor ne de saklayabiliyordu. Bu da onun hep ikili bir hayat yaşamasına ve sıkıntı çekmesine sebep olmuştu.

Evrim teorisi ile ilgili yazısını yayımlamayı uzun yıllar erteledi. Düşüncelerini yayınlarsa diye sakındığı şey kendisinin toplumdaki geleceğinden çok çocuklarının itibar kaybetmesi korkusuydu.

Ancak arkadaşlarıyla yaptığı bilimsel yazışmalarda 1858 yılında Alfred Wallece isimli bir bilim insanıyla aynı sonuçlara ulaştığını fark etti. Ve bunun üzerine kitabını yayınlamaya karar verdi. 1859 Kasımına kadar hızlı bir şekilde çalışıp kitabını tamamladı ve “Evrim ve Türlerin Başlangıcı” ile ilgili teorisi yayımladı.1250 kopya ilk günden tükenir.

Ancak Darwin bilim çevresince yanlış değerlendirilmişti. Yayımlamış olduğu kitapta herkes tek bir noktaya odaklanmıştı: maymunlar ve insanların ortak atadan türevlenmesi. Ancak bu bile yanlış anlaşılmış ve Darwin’in insanların maymundan geldiğini söylediği düşünülmüştü (Darwin’in evrim teorisi düz bir hatta değil, çatallanmış bir şekilde ilerlemektedir.).

Darwin’in evrim teorisi ile ilgili düşünceleri uzun bir süre dalga konusu oldu. 1871’de Hornet (Eşekarısı) dergisi bir karikatürün de Darwin’i maymun vücuduyla resmeder.
Ölümüne yaklaşırken Darwin, 1881 yılının son günleri ve 1882 yılı içinde bir dizi hafif şiddetle kalp krizi geçirdi. 15 nisan Cumartesi günü başlayan şiddetli baş ağrısı Salı gecesi bilinç kaybıyla devam etti. 73 yaşında öldüğünde tarih 19 Nisan Çarşamba 1882’ yi gösteriyordu.

Ailesi onu bölgedeki bir kilise avlusuna, çocuklarının mezarlarının yanına defnetmeyi düşünüyordu. Ancak Darwin ailenenin ikna edilmesiyle Westminster Abbey Katedrali’nde Sir Isaac Newton’un yanına defnedilmiştir.

 

Sevim Çoban

Kaynak: http://bilimgezgini.blogspot.com.tr/2012/07/charles-robert-darwinin-hayat.html

Dünyalılar editörünün notu:

*Chagas hastalığı ya da Amerika tripanozomiyazı, Trypanosoma cruzi adlı protozoanın neden olduğu tropikal bir paraziter hastalıktır. Çoğunlukla öpücük böceği (Triyatomine) olarak bilinen böcekler aracılığıyla yayılır. Belirtiler, enfeksiyonun seyri sırasında değişkenlik gösterir. Hastalığın ilk aşamasında tipik olarak herhangi bir belirti görülmez ya da aşağıdaki hafif belirtiler görülür: ateş, lenf düğümlerinde şişme, baş ağrısı ya da ısırık yerine mahsus şişlik. Fertler 8–12 hafta sonra hastalığın kronik aşamasına girer ve hastaların %60-70’inde asla başka belirti görülmez. Hastaların kalan %30-40’lık kısmında, enfeksiyonun ilk defa bulaşmasından 10 ila 30 yıl sonra başka belirtiler gelişir. Bu belirtiler arasında hastaların %20 ila 30’unda görülen ve kalp yetmezliğine yol açan karıncık genişlemesi sayılabilir. Ayrıca, hastaların %10’luk kesiminde megaözefagus ya da megakolon görülebilir. (wikipedia)

Dünyalılar (www.dunyalilar.org)

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu