Yaşam

Dikkat! Vitamininiz GDO’lu mu?

Günümüz koşuşturmasında çoğunlukla direnç sistemimizi geliştirmek ve daha sağlıklı olmak için sıklıkla kullandığımız vitaminler acaba göründükleri kadar masum mu?

Vitaminlerde, çok sık kullanılan bir başka zehir olan aspartam haricinde, gizli bir tehlike daha var. Hatta bu aspartam kullanımından bile daha sinsi çünkü vitamin kutularının üzerinde çok küçücük de olsa aspartam ya da E951 yazıyor, yani bu konuda sözde uyarılarını yapıyor büyük şirketler. Ancak bize belirtilmeyen, kullandığımız vitaminin GDO içerip içermediği.

Örnek olarak C vitaminini alalım; aspartamın da en çok efervesan, yani suda eriyen C vitaminlerinde (Redoxon gibi) kullanıldığını biliyoruz. C vitamini, diğer adıyla askorbik asit genellikle mısırdan elde ediliyor. C vitamini üretiminde kullanılan mısırın hangi ülkeden geldiğini ve ne tür bir mısır olduğunu ise takip etmek zor.

ABD’de mısır üretiminin %80 ile %95’i GDO’lu mısır. ABD’de GDO’lu tarımının %90’ını elinde bulunduran Monsanto sadece Amerika’da değil, dünyanın birçok ülkesinde bir tekel. Monsanto’nun politik bağlantılarını ve oyunlarını, dünyada tohuma hükmederek, dünya gıda stokunun kontrolünü ele geçirmek isteyen bir şirket.

C vitaminine gelince Monsanto ismi iki kere karşımıza çıkabiliyor. Bugün bir “tarım” ya da biyoteknoloji olarak bilinmeye çalışan Monsanto’nun geçmişinde PBC, DDT, dioksin ve Agent Orange gibi son derece toksik kimyasal maddeler yer alıyor.

Monsanto, 1985 yılında aspartamın patentini elinde bulunduran G:D: Searle’ü satın alıp, Nutrasweet Company’ni kurup, 2000 yılında bu şirketini satana kadar aspartam işini buradan yürüttü. 2000 yılına kadar içtiğiniz C vitamininiz GDO’lu mısırdan üretilip, aspartamla tatlandırıldıysa, iki kere Monsanto’nun tuzağına düştünüz demek!

Sadece C vitamini değil, tüm vitaminler GDO’lu mısır ve GDO’lu soya gibi sık kullanan hammaddeler içeriyor olabilir. ABD’de GDO’lu “gıda” maddelerinin şu anda yasalara göre “doğal” olarak etiketlendirilebildiğini unutmamak gerek, dolayısıyla “doğal” ibaresini taşıyan her ürün GDO içeriyor olabilir. Üretildikleri ülkeden GDO’lu olup olmadığını tespit etmeye çalışmak nereye kadar geçerli bilemiyorum, zira üretici hammadeyi ithal etmiş de olabilir.

Tespit etmeye çalışmanın bir yolu daha var. ABD ve bazı Avrupa ülkeleri etiketlerde glüten, buğday, soya, mısır gibi alerjik semptomlara yol açabilecek bazı maddeleri belirtmek zorundalar.

Ancak, konuyu araştırırken ilginç bir bilgiyle karşılaştım. Mısır alerjisi konulu bir sitede (http://www.cornallergens.com/products/corn-free-medicines.php) mısır içermeyen ilaç ve vitaminlerin belirlemek için üreticiler aranmış. Sitede yer alan bilgiyi kısaltarak, tercüme ediyorum: “Solgar’ın müşteri hizmet hattını aradım ve her ne kadar etiketlerinde “mısır içermez” yazısının farkında olsam da, C vitaminin mısırdan elde edilmediğini teyit etmek istediğimi söyledim. Telefondaki kişi mısır içermediğini vurgulamasına rağmen, sorup teyit etmesi için ısrar ettim. Beni uzun bir süre beklettikten, C vitamininin mısırdan elde edildiğini ancak fermante edildiği için işlemden sonra mısır kalmadığını belirtti”. Anlaşılan GDO’lu maddeleri gizlemenin birçok yolu var. Vitamininizin GDO içermediğinden emin olmak istiyorsanız, tek çareniz etiketinde organik ya da Non-GMO yani GDO içermez yazması.

Son aylarda, İngiltere Çevre Bakanı Owen Paterson’un GDO’lu tarıma ağırlık verilmesi ve GDO’lu ürünleri satışı için Avrupa Birliği’ne baskı yapmakta. Brüksel’i ikna etmeyi başarırsa ABD ürünleri yerine Avrupa ürünlerini tercih etmemizin hiçbir anlamı kalmayacak.

Ayşe Bereket

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu