Vincent Van Gogh’un yaptığı söylenen bu resmin adıdır ‘dört ebabil’.
Ebabil kuşunu diğer kuşlardan ayıran en önemli özelliklerinden biri gece gündüz havada uçuyor olmalarıdır. Hemen aklınıza geleni bu bağlamda yanıtlayayım, evet uçarken uyuyan bir kuştur ebabil kuşu aynı zamanda.
‘Fil vakası’ diye bir söylence vardır. Hz. Muhammet’in doğumundan 52 gün önce, zaman zaman meydana gelen kabileler arası bir savaşta, Kâbe’yi, filleriyle birlikte yıkmaya gelen kötü amaçlı bir kabileye, Allah tarafından gökte ebabil kuşları peyda olunur; bu kuşlar gagaları ve ayaklarıyla, filli savaşçıları taş yağmuruna tutarak yenilgiye uğratırlar.
Söylence bu. Arabistan söylencesidir. Doğruluğuna dair bir kaynak yoktur. Sadece Kur’an’da geçen 105. Fil suresi kaynak olarak gösterilir. Ama rahmetli Osman Çavuş dedemin bize hatırası olan Kur’an-ı Kerim’de( sayfa 603’de Fikri Yavuz meali) ebabil kuşundan söz etmez, “Üzerlerine sürü sürü kuşlar salıverdi.” şeklinde geçer. Var olduğunun söylenmesi, Kur’an’ın bir çok suresinde yapıldığı gibi yorum farkından ileri geldiğinin bir göstergesidir.
İslam ülkeleri başta olmak üzere Ortadoğu söylencelerinde buna benzer bir çok olay hikaye edilir. İranlı sufi şair Ferîdüddin Attâr, dünyaca ünlü eseri Mantık Al-Tayr’da bu söylenceleri manzum eser halinde derleyip günümüze kadar ulaştıranlardan biridir.
Kuşlar ile ilgili birçok hikâyeyi, çeşitli semboller aracılığıyla tasavvufî yaşam ve inancına yorumlamıştır. Tasavvufun temellerini, önemli prensiplerini oluşturur bu hikâyeler.
Milli Eğitim bakanlığı Yayınları tarafından, Abdulbaki Gölpınarlı çevirisiyle zamanında okumuş olduğum bu eserin, sanatla, özellikle şiirle iştigal edenlerin özellikle okumasını tavsiye ederim.
Hüdhüd, simurg, kaknus, yarasa, ve ebabil adlı kuşlar, bu eserde hikaye edilen kuşlardan bazılarıdır. Örneğin hüthüt kuşu bilge bir kuştur Attâr’ın hikâyelerinde. Halk arasında daha çok ibibik olarak bilinir, bütün kuşların rehberi olarak anlatılır. Kuşlar kabilesini, Kaf dağının ardında olduğu sanılan, kuşların padişahı olduğu söylenen simurg’a götüren kuştur aynı zamanda.
Simurg, ‘zümrüt-ü anka’ kuşu olarak bilinir, efsanelerde. Tüm zamanların en çok üzerinde durulan ve en çok sözü edilen sanatın ve edebiyatın en çok yorumlandığı mistik kuştur Simurg. Attâr’ da ise kendini aramanın sembolüdür.
Ebabil kuşları ise çoğul olarak anılır Mantık Al-Tayr’da.
Bu bağlamda, kuşların kavmini tanımak için “Yol Kesen Dört Kuş” menkıbesine bakmak gerekir. Bu dört kuş şöyle sembolize edilir o menkıbede: Dört kuş; kaz, tavus, karga ve horozdur. Bunlar insanda dört huyu temsil eder. Kaz, insandaki hırstır. Horoz, şehvettir. Tavus, makam ve kendini beğenmektir. Karga, insanda bitmek bilmeyen uzun emellerdir.
Van Gogh’un “Dört Ebabil’ söylencesinden yola çıkarak bu resimle, ruhunda ne gibi bir karmaşayı canlandırmak istediğini ve ne anlatmak istediğini pek bilmiyoruz; işin doğrusu benim pek bilgim yok. Sanırım Van Gogh’un imgeleminde canlandırdığı şey göklerde geçen daim bir hayat, gecelerin ve gündüzlerin uykusuzluğu olsa gerek!…
Osman Günay
www.dunyalilar.org