Hayata kattığımız güzelliklerin içinde nasıl bir emek gizli olduğunu o emeği veren bilir ancak. Dışarıdan bakıldığında kendiliğinden olmuş gibi görünen işlerin ardında hayal ettiklerini adım adım gerçekleştiren büyük bir emeğin varlığı görülecektir. Güzel olan da verilen o emektir, işi güzelleştiren sonunda size gurur yaşatan…
Dünyayı emek verdiğimiz işler güzelleştirecek. Emek verdiğimiz çocukların yaptıkları umut yaşanılır kılacaktır dünyayı. Bir çiçeğin açması için belli aralıklarla sulayıp uygun güneşli ortamda tutup toprağını havalandırarak özenle bakarız ki sonunda çiçekleriyle gülümsesin bize, ruhumuzu renkleriyle boyasın. Bir muhabbet kuşuna bile emek verip konuşmayı öğretebiliyorsak, çocuklar çabayla, özenle büyütüldüğünde neler neler yapmaz neler başarmaz ki?
Dünyaya getirilen her çocuk özeldir. Bakım, sevgi, değer, mutlu bir yuva ister. Çocuk çok büyük bir sorumluluktur, bu sorumluluğa hazır olduktan sonra çocuk sahibi olmaya karar verilmelidir. Maalesef ki bu düşüncenin tam tersine inanılmış gibi çocuğun maddi manevi ihtiyaçlarını karşılayamayacak olanların daha fazla çocuk sahibi olduğu, bilinçli insanlarınsa daha az çocuk yaptığı bir toplumdayız. Hatta ruh sağlığı yerinde olmayan nice ailelerin elinde çocukların nasıl heder edildiğini gördükçe çocuklar adına derin bir üzüntü duymaktayım.
Bazen tv ‘de kadın kuşağı programlarında denk geliyorum. Ruh sağlığı bozuk anne babaların elinde sevgisiz, taciz edilmiş, dövülmüş, hakarete uğramış çocukların yanlış kararlarla yaptıkları hatalar yüzünden hayatlarının nasıl karardığına tanık olmak ve onlar adına bir şey yapamamak toplum adına kaygı verici bir durum. Çocuklar bizim hayata yansıyan yüzümüz. Biz neysek onlar da bizden ve toplumdan aldıklarına dönüşüyor.
Çocuğumuzla ilgili olumsuz bir durumla karşılaştığımızda mesela okulda bir arkadaşına şiddet uygulamış olabilir, mutsuzdur, küfürlü konuşmaya başlamış olabilir, öncelikle kendimizi sorgulamalıyız. Biz nerede hata yaptık? Nerede çocuğumuzu ihmal ettik. Çünkü tüm bunların sorumlusu küfür öğrendiği arkadaşı, ona çilli yüzlü diyerek kızdıran kuzeni ya da şiddet uyguladığını görmeyen öğretmeni değildir. Çünkü yaptığımız en küçük ihmal bize hemen dönecektir aynı şekilde özenle, bıkmadan usanmadan verdiğimiz emeğin sonunda bize dönecek olumlu davranışlar ve sonuçlar gibi.
Bir kere anne baba olduk mu artık ömür boyu bu sorumluluğun üzerimizde olacağı, bu bilinçle hayatımızı şekillendireceğimiz unutulmamalıdır. Kullandığımız dilden tutun da yüzümüzdeki mimiklere kadar çocuğun bizi kopyalayacağını bilmemiz gerekir. Çocuğumuzun ruhu, zihni verdiğimiz çabayla şekillenecek o şekil toplumun şekli, yaşantısı, geleceği olacaktır. Sevgiyle, ilgiyle, güler yüzle, mutlu aile ortamıyla, onların küçük birer vatandaş olduğunu unutmadan özgüvenli, mutlu, geleceği inşa edecek çocuklar yetiştirmek için emek vermeye hazır olmalı işe kendimizden başlamalıyız.
FATMA KOŞUBAŞI
Eğitimci, yazar