27 Ağustos 1983 yılında bir cumartesi gecesi saat gece yarısını biraz geçmişken 20 yaşında bir öğrenci olan Bobby Griffith parti dönüşünde köprüden geçerken arabasını kenara park etti. Ardından fazla tereddüt etmeden köprünün parmaklıklarını tırmandı ve kendini aşağıya bıraktı. Geçen bir kamyonun tekerleri altında can verdi. Annesi tarafından “Sessiz, sevecen ve saygılı” bir insan olarak Bobby’i intihara sürükleyen sebep yada sebepler nelerdi?
Evinde ve okulunda gördüğü “ötekileştirilme” onu kendisini ve hayat biçimini kabul edemez hale getirmişti. Bobby Griffith bir eşcinseldi.
Annesi Mary, onu bu hastalıktan kurtarmak için çok uğraşmıştı. Sürekli olarak ona değişmesi gerektiğini aksi halde cehenneme gideceğini söylüyordu. Bobby yalnızdı, kendisine biri baktığı vakit durumunun anlaşılacağından endişe duyuyordu.
Halbuki Bobby Griffith 24 Haziran 1963 yılında sevgi dolu bir ailede dünyaya gelmişti. Mutlu bir çocukluk geçirmişti, yüzme takımındaydı aynı zamanda şiirler, hikayeler yazmayı, ailesi ve arkadaşları aktif bir yaşam geçirmeyi seviyordu. Annesinin sözlerine göre bu durum onun gay olduğunu fark etmesine kadar devam etti.
Prayers for Bobby (Dualar Bobby için), 2009 yapımı televizyon filmi. Aynı adlı bir kitaptan uyarlanan film Bobby’nin hikayesini anlatıyor.
Griffith ailesi; anne, baba, iki kız-iki oğul ve büyükanne ile birlikte yaşayan, dinine bağlı Hıristiyan bir ailedir. Anne Mary’nin önderliğinde her saatini dua ederek ve Tanrı’nın buyruklarından şaşmayı akıllarından uzak tutarak geçiren aile üyeleri birbirlerine oldukça yakınlardır. Oğulları Bobby ise ”-mış gibi davranarak” kendine bile itiraf etmekten korktuğu gerçeği saklamaktadır. Kendi olmayan, başkasıymış gibi davranarak ‘normal’ bir erkek olmayı başaran Bobby, bir süre sonra abisi David’e erkeklerden hoşlandığını itiraf edince sır gibi sakladığı bu durumdan, tüm ailenin haberi olur. Anne oğluna günahkarmış gibi davranmaya başlar ve Bobby’ye Tanrı’nın homoseksüellerden nefret ettiğini, onları cehennem ile cezalandırılacağını sürekli hatırlatarak İncil’den alıntılarla psikolojik baskı uygular. Kullandığı sözleri ve davranışlarıyla oğlunu “ötekileştirir”. İnancının etkisiyle, eşcinsel bir oğlum olacağına hiç olmasın diyen anne, böylelikle oğlunun sonunu hazırlamış da olur.
Üzerindeki bu yoğun psikolojik baskıya dayanamayan oğlunun intiharının ardından tüm aile bir iç hesaplaşması yaşar. Oğlunun öteki dünyada nerede olduğunu merak eden Anne Mary, zamanla başka eşcinsel çocukların ailelerle tanışır. Bütün ailelerin söylediği şey, çocuklarının aslında diğer çocuklardan en başından beri farklı olduğunu hissettikleri ama bunu görmezden geldikleridir. Araştırıp öğrendikçe Mary’nin perspektifi değişir ve zamanla homoseksüellerin en büyük destekçilerinden biri haline gelir
Film, eşcinselliğin önündeki engellerin en önemlilerinden biri olan ”Dinlerin, insanların eşcinsellere bakış açısındaki etkilerine” parmak basmış. Dinine oldukça bağlı bir anne ve eşcinsel oğlu arasındaki o sarsıcı hikayede bu durum oldukça açık görülüyor.
”Eşcinsellik değil homofobi bir hastalıktır.” diyen film, bir eşcinsel ile tokalaştı diye ellerini yıkayan Mary ile sonlara doğru oğluna benzettiği bir çocuğa sarılan Mary’i de çok iyi anlatmış.
Filmin sonunda Belediye Meclisinde “eşcinsel günü”nü desteklemek üzere toplanan topluluğa yaptığı konuşma:
Eşcinsellik, bir günahtır. Eşcinseller sonsuza kadar cehennemde yanacaktır. Değişmek isterlerse, kötülüklerden arınabilirler. Günaha sırtlarını dönerek, tekrar normal olabilirler.
İşe yaramazsa tekrar tekrar denemeleri gerekir.Tüm bunlar, oğlum Bobby’nin eşcinsel olduğunu öğrendiğimde ona söylediklerimdi.
Bana eşcinsel olduğunu söylediğinde, dünyam yerle bir oldu. Hastalığını tedavi etmek için yapabileceğim her şeyi yaptım. Sekiz ay önce, bir köprüden atlayarak intihar etti. Eşcinsellik hakkındaki bilgisizliğimden ötürü çok pişman oldum. Bana öğretilen ve söylenen her şeyin bağnazlık ve insanlıktan çıkarma olduğunu biliyorum artık.
Bana söylenenlerin ötesinde biraz araştırma yapmış olsaydım, eğer yalnızca oğlumu dinlemiş olsaydım bana içini döktüğünde şu an burada pişmanlıklarla dolu olarak bulunmazdım. Tanrı’nın, Bobby’nin nazik ve sevgi dolu ruhundan memnun olduğuna inanıyorum. Tanrı’nın gözünde iyi yüreklilik ve sevgi her şeydir. Bunu, eşcinsellerin sonsuza kadar lanetlendiğini tekrar tekrar söylerken bilmiyordum.
Bobby’e hasta, sapık ve çocuklarımız için tehlike oluşturuyormuş gibi davrandığım
zamanlarda haysiyetini ve onurunu yok etmiş oldum. Son olarak, ruhu paramparça oldu.Bobby’nin üst geçite tırmanıp doğrudan yola kamyonun altına atlaması, Tanrı’nın istediği değildi.
Bobby’nin ölümü ailesinin cehaletinin ve “eşcinsel” kelimesinden korkularının sonucudur.
Yazar olmak istiyordu. Umutları, rüyaları ondan alınmamalıydı ama onlar aldılar. Cemaatlerde, Bobby gibi size yabancı gelen çocuklar var. “Amin” dediğinizde, sizi dinliyor olacaklardır. Yakında dualarında sessizlik olacak. Tanrı’ya yakarışları, anlayış için, kabul görmek için ve sevginizi hak etmek için.
Ama sizin kininiz, korkunuz ve “eşcinsellik” kelimesine olan bilgisizliğiniz bu duaları susturacaktır.
Bu yüzden…
Evinizde ya da ibadethânelerde “Amin” demeden önce, düşünün.
Düşünün ve hatırlayın.
Bir çocuk sizi dinliyor.
~~~
Sibel Çağlar
Dünyalılar