- Doğru yol gergin bir ip boyunca gider; yükseğe değil de, hemen yerin üzerine gerilmiştir bu ip. Üzerinde yürünmek değil de, insanı çelmelemek içindir sanki.
- İnsanların tüm kusurları sabırsızlık, yaptıkları işte yönteme vaktinden önce son veriş, ve sözde bir sorunu sözde bir çit içine almaktır.
- İnsanın belli başlı iki günahı vardır, öbürleri bunlardan çıkar: sabırsızlık ve tembellik. Sabırsız oldukları için Cennet’ten kovuldular, tembelliklerinden geri dönemiyorlar. Ama belki de belli başlı sadece bir günahları var: Sabırsızlık. Sabırsızlıklarından ötürü kovulmuşlardı, sabırsızlıklarından ötürü geri dönemiyorlar.
- Öte tarafa göçenlerden birçoğunun gölgesi, ölüm ırmağının dalgalarını durmaksızın yalar; çünkü ırmak bizim bulunduğumuz yerden o tarafa akar ve hâlâ bizim denizlerimizin tuzlu tadını taşır. Sonra birden tiksintiyle kabarır ırmak, gerisin geriyeakar, ve ölüleri yeniden yaşamın içine bırakır. Ama ölüler mutludur; şükran türküleri söyleyip gazaba gelmiş ırmağı okşayıp severler.
- Belirli bir noktadan sonra geri dönüş yoktur. Bu noktaya erişmek de gerekir.
- İnsanoğlunun gelişiminin kesin sonuca ulaşacağı an, sürekli yinelenip durur. Devrimci düşünsel hareketlerin geçmiş bütün her şeyin geçersiz olduğunu ilan etmeleri bunun için doğrudur, henüz hiçbir şey olup bitmemiştir çünkü.
7. Kötü’nün elindeki en ayartıcı silah, savaşa çağrıdır. Kadınlarla yapılan savaşa benzer, ki sonu yatakta biter.
8./9. Pis kokulu bir kancık, sayısız yavrunun üreticisi, daha şimdiden yeryer çürüyen, gerçi çocukluğumda benim her şeyimdi, her zaman sadakatle peşimden gelir, tekmeleyemem ama, onun yerine kendimi adım adım geri çekerim, nefesinin kokusuna bile tahammül edemem; yine de aksini yapmaya karar vermediğim sürece, belli belirsiz bir karaltı halinde büyüdüğünü gördüğüm köşeye doğru sürüklüyor beni; tamamen parçalara ayrışıyor, üstüme abanıyor ve benimle birlikte, kurtlanmış ve irinli dili –bir onur mu bu benim için?– elimin üstünde, benimle son buluyor.
- A.’nın burnu pek havalarda, iyilik yolunda hayli ilerlediğini sanır, bunun nedeni –çekiciliği sürekli artan biri olarak görüyor ya– kendini giderek daha çok ayartı karşısında hissetmesi, ve üstelik ayartıların şimdiye dek hiç fark etmediği yönlerden geldiğini düşünmesidir. Ama bunun gerçek nedeni, büyük bir şeytanın içine girip yerleşmesi, sayısız küçük şeytanın da büyüğüne hizmet etmek için koşuşturup durmasıdır.
11./12. Bir elmanın birbirinden farklı görünüşleri olabilir: masanın üstündeki elmayı bir an olsun görebilmek için boynunu uzatan çocuğun görüşü, ve bir de, elmayı alıp yanındaki arkadaşına rahatça veren evin efendisinin görüşü.
- Bilgeliğin başladığına ilk işaret, ölmek isteğidir. Bu yaşam dayanılmaz görünür, bir başkası ise erişilmez. İnsan ölmek istediği için utanmaz artık; nefret ettiği eski hücresinden alınıp ilk işi nefret etmeyi öğrenmek olacağı yeni hücresine konulmak için yalvarıp yakarır. Bunda belirli bir inancın kalıntısı da etkilidir; taşınma sırasında efendi koridorda görünecek, tutukluya şöyle bir bakacak ve diyecektir ki: “Bu adamın yeniden hücreye kapatılmasına gerek yok. O bana geliyor artık.”
- Düz bir yolda yürüyor olsaydın, tüm ilerleme isteğine rağmen hâlâ gerisin geriye gitseydin, o zaman bu çaresiz bir durum olurdu; ama sen dik, senin de aşağıdan gördüğün gibi dik bir yamacı tırmandığına göre, adımlarının geriye doğru kayması, bulunduğun yerin durumundan ileri gelebilir, o zaman da umutsuzluğa kapılmana gerek yoktur.
- Sonbaharda bir yol gibi: temiz pak süpürüyorsun, sonra yol bir kez daha kurumuş yapraklarla örtülüyor.
- Kafesin biri, bir kuş aramaya çıktı.
- Daha önce buraya hiç gelmemiştim: daha başka türlü nefes alıyor insan burada, yanındaki yıldız, güneşten daha çok parıldıyor.
- Üzerine tırmanmadan inşa etmek mümkün olsaydı, Babil Kulesi’nin yapılmasına belki izin verilirdi.
- Kötü’nün ondan bir şeyler gizleyebileceğinize inanmanızı sağlamasına izin vermeyin.
- Leoparlar tapınağa saldırıp kutsanmış şarapları içiyorlar; bu sürekliyineleniyor; ve sonunda önceden kestirilebilir bir nitelik kazanıyor ve ayinin bir parçası haline geliyor.
- El taşı olabildiğince sıkı kavrar. Daha da uzağa fırlatabilmek için sıkıca kavrar taşı. Ama o kadar uzağa da götürür yol.
- Sen ödevsin. Ama görünürde öğrenci yok.
- Gerçek düşmandan sınırsız bir cesaret akar içinize.
- Bastığın yerin iki ayağının kapladığından daha büyük olamayacağını anlamak ne büyük bir mutluluktur.
- Aceleyle kaçıp ona sığınmadıktan sonra insan yaşamdan nasıl zevk alabilir?
- Sayısız sığınak vardır, ancak kurtuluş yolu tektir; ama kurtuluş olasılıkları yine de sığınaklar kadar çoktur. Bir hedef var, ama yol yok; bizim yol dediğimiz şey, bir duraksamadır.
- Olumsuz davranışlarda bulunmak bizden istenir, olumlu davranışlar ise zaten bizimdir.
- Kötü’ye bir kere kapılarını açmaya gör, kendisine inanılmasını beklemez artık.
- Kötü’ye kapıları açmaya seni iten art niyetler senin değil, Kötü’nündür. Hayvan, hışımla çekip alır kırbacı efendisinin elinden ve kendi efendisi olmak için kendi kendisini kırbaçlar, bilmez ki bu, efendisinin kırbacına atılmış yeni düğümün yol açtığı bir hayalden başka bir şey değildir.
- İyi, bir bakıma rahatsızlık vericidir.
- Nefsimehakim olacağım diye uğraşmıyorum. Nefsehakimiyet , tinsel varlığımdan saçılan sonsuz sayıda ışınlarınrastgele bir yerinde etkili olmayı istemektir. Ama çevremde böylesi çemberler çizmem gerekiyorsa, o zaman benim için en iyisi bunu bir eylemde bulunmaksızın, şaşkınlıkla devasa düzen’i ağzım açık seyrederimsadece, ve bu seyrin bana vereceği güçten yararlanırım, o kadar.
- Kargalar, tek bir karganın gökleri yok edebileceğini iddia eder. Buna hiç kuşku yok, ama bu yine de göklere ilişkin hiçbir şey ifade etmez, çünkü gökyüzü kargaların yokluğu demektir.
- Din fedaileri bedeni küçümsemez, çarmıha gererek yüceltirler onu; bu açıdan düşmanlarıyla aynı görüştedirler.
- Bir gladyatörün dövüşten sonraki yorgunluğuna benziyor yorgunluğu, yaptığı iş bir memur odasının bir duvarına beyaz badana çekmekti.
- Sahip oluş yoktur, sadece oluş, son nefesi vermeyi, nefessiz kalarak boğulmayı özleyen oluş vardır.
Franz Kafka
“Aforizmalar”
Dünyalılar