Coca Cola ‘nın “Hello”dan sonra dünyada en çok bilinen ikinci kelime, insan metobolizması için en tehlikeli zehirlerden biri olduğunu, koladaki asit miktarının pildeki asit miktarına hemen hemen denk olduğunu ve kolada herhangi bir ev temizleyicisinde bulunan miktara denk toksik madde olduğunu biliyor muydunuz?
Bir çok üçüncü dünya ülkelerinde kolaya ulaşmak, suya ulaşmaktan daha kolay ve UCUZ. Coca Cola’nın tüketicileri ikna etmek için çevre dostu bir firma olduğuna dair uyguladığı tüm propagandaya rağmen, aslında doğaya, sularımıza verdiği zararlarda birçok farkındalığı yüksek insan tarafından farkedilmeye başlandı.( Daha detaylı bilgi için yazının devamındaki ilgili bağlantıyı okumanızı öneririz)
Şimdi bu gazlı içecekleri biraz daha yakından incelemeye başlayalım:
Gazlı içecekler, veya daha genel isimleriyle sodalar, içerisinde yoğun olarak su veya karbonatlı su, tatlandırıcı barındıran içeceklerin genel adıdır.Genellikle gazlı içeceklerin tatlandırıcısı basit şeker (glukoz), yüksek fruktozlu mısır şerbeti, meyve suyu veya özellikle gazlı içeceklerin diyet versiyonlarında bulunan ve şekerin yerini alabilen diğer kimyasallardır. Bunlar haricindeyse içecekten içeceğe değişmekle birlikte kafein, renklendiriciler, koruyucular ve birçok başka içerik içeceğe katılabilmektedir.
Peki, sağlık üzerindeki etkileri neler? Gazlı içecekleri tüketmeli miyiz?
Gazlı içeceklerin normal bir vücuda/metabolizmaya doğrudan hiçbir faydası bulunmamaktadır. Genelde insanların bu içecekleri tüketme sebepleri şu şekilde sıralanabilir:
– Tadının güzel olması: Birçok kültürden, birçok insan bu içecekleri ve her damak tadına hitap edebilecek yüzlerce versiyonunu, Dünya’nın dört bir yanında tüketmektedirler. Zaten üreticiler de herkese hitap edebilecek tatlara özellikle yönelmektedirler.
– Her yerde olması: Dev içecek firmaları, Dünya’nın dört bir yanını içeceklerini satın alabileceğiniz aletler ve dükkanlarla donatmış vaziyettedir.
– Kolaylık: Bu içeceklere ulaşmak ve tüketmek çok kolaydır. Herhangi bir iş yaparken, herhangi bir zaman tüketebilirsiniz.
– Reklam: Bu içecekleri destekleyen inanılmaz büyük bir reklam kampanyası yürütülmektedir. Bu da tüketimi ciddi miktarda arttırmaktadır.
– Alışkanlıklar: Birçok insan bu içeceklere bir kere alıştıktan sonra, bir alışkanlık haline getirerek her yemekle birlikte tüketmeyi tercih etmektedir.
– Fiyatın uygunluğu: Diğer içeceklere göre fiyatların uygun olması, bu içecekleri tüketilebilir bir alternatif haline getirmektedir. Birçok insan sadece su içmek yerine, bu şekilde tatlı gazlı içecekleri tüketmeyi tercih etmektedir.
– Susuzluk: İnsanlar bu içeceklerin susuzluğu anlık olarak gidermesinden ötürü tüketmeyi tercih etmektedirler. Halbuki bu içecekler susuzluğu gidermekten çok arttırmaktadırlar.
– Bağımlılık: Bu ürünler içerisinde bulunan kafein, orta düzeyde bağımlılık yapıcı bir maddedir. Düzenli bir şekilde bu içecekleri tüketen bir birey, yavaş yavaş kafein bağımlısı olacak ve sonunda bu içeceklerden vazgeçemez bir hale gelecektir.
Şimdi, bir de sağlık risklerine bir göz atalım:
– Aşırı kilo ve obezite: Gazlı içeceklerin en ciddi sorunlarından biri, içerdikleri yüksek oranda şekerden ötürü oldukça yüksek kalori değerlerine sahip olmalarıdır. Yapılan araştırmalara göre her gün 330 mililitrelik gazlı içeceklerden 1 adet tüketen bir bireyin, 1 ay boyunca tüketimi sonrasında ortalama 300-350 gram fazladan kütle kazandığı gözlenmiştir.
– Diyabet: İçeceklerin içerisindeki aşırı şeker oranı, vücudun şeker dengesini hızlı bir şekilde alt üst etmekte ve kalıtımsal olmayan, Tip-2 Diyabet türüne yakalanmalarına neden olan hastalığa sebep olmaktadır.
– Kemik erimesi:1950’li yıllarda ortalama bir çocuk her gün 3 bardak süt ve 1 bardak şekerli içecek tüketirken, günümüzde oran tam tersine dönmüştür: 3 bardak şekerli içecek ve 1 bardak süt tüketilmektedir. Bu da, kaçınılmaz olarak kemik zayıflamasına ve erimesine neden olmaktadır. Ancak kolanın kalsiyum alımını düşürmesi, doğrudan osteoporoz ile ilişkili olabileceğini göstermektedir.
– Diş aşınması: Yapılan araştırmalar, gazlı içecekleri tüketenlerin diş minelerinin normalden 2 ila 3 kat daha hızlı eridiğini göstermektedir. Ayrıca içeceklerin asitli doğası da bu süreci hızlandırmaktadır.
Bunlar, gazlı içeceklerin en temel zararlarıdır. Bunlar haricinde de bazı yan zararları da vardır:
– Yüksek Kan Basıncı: Bu içeceklerin içerisinde glukoz yerine daha çok fruktoz ve hatta sukroz kullanıldığı için, bu kimyasalların vücuttaki artışı kan basıncımızı arttırmaktadır.
– Metabolizma Sendromu:.Özellikle obezite, yüksek kan basıncı, yüksek kolesterol ve insülin direnci bu sendroma neden olmaktadır.
– Karaciğer Hasarı: Gazlı içecek tüketiminin özellikle siroz gibi karaciğer hastalıklarına yakalanma riskini arttırdığı görülmüştür.
– Sindirim Sistemi Sorunları: Gazlı içecekler, açık ara farkla, en yüksek asitlik oranlarına sahip içeceklerdir. Birçoğunun asitlik değeri 2.5 civarındadır (1 en yüksek asit değeri, 7 nötr, 14 en düşük asit değeridir; dolayısıyla 2.5 çok güçlü asit demektir). Örneğin suyun asitlik değeri 7.3 civarındadır.Ne ağzımız, ne yutağımız, ne sindirim borumuz, ne bağırsaklarımız bu asitlik değerine dayanacak şekilde adapte olmuştur. Dolayısıyla bu yüksek asit değerinin sürekli tüketilmesi, sindirim kanalımızda şişmelere, aşınmalara, hazımsızlıklara ve gaz oluşumuna neden olabilir.
– Su Kaybı: Gazlı içeceklerin içerisindeki kafein de, şeker de su kaybına ve susuzluğa neden olmaktadır. Susuz olduğumuz zamanlarda tükürük sentezlenmediği için ağzımız kurur. Tükürüğün içerisinde asitliği dengeleyici unsurlar bulunmaktadır. Bu yüzden ağzınız kuruyken asitli içecek tüketmek zararlı bir yaklaşımdır.
– Yüksek Kafein Değeri: Diüretik etkisi olan ve idrarı yoğunlaştıran kafeinin ekstra tüketimi, bütün sindirim ve boşaltım sistemini etkilemektedir. Aşırı kafein tüketimi hassasiyet, uykusuzluk, tansiyon, yüksek kan basıncı, sindirim rahatsızlıkları, aşırı idrar, düzensiz kalp atımı vb. sorunlar yaratır.
– Toksinler ve Aspartam: Yapay bir tatlandırıcı olan aspartam, esasında vücudumuz için bir zehirdir. Aspartam içerisinde 3 temel kimyasal bulunur: aspartik asit, fenilalanin ve metanol. Üreticilerin aspartam kullanmasının nedeni ise, normal ve doğal bir şekere göre 200 kat daha şekerlendirici etkisinin olması ve maliyeti düşürmesidir. Esasında aspartam doğrudan zararlı bir madde olmasa da, aspartik asit, fenilalanin ve metanol daha sonradan vücut döngüsü içerisinde formaldehit ve formik aside dönüşebilir ki bunlar kanserojen olarak bilinmektedirler.
– İnme ve Kalp Krizi: Gazlı içecekleri yoğun olarak tüketen kişilerde yapılan araştırmalar inme ve kalp krizi risklerinin tüketmeyenlere oranla %48 daha fazla olduğunu göstermektedir.
Görüldüğü gibi gazlı içecek tüketimi pek de sağlıklı bir alternatif olarak gözükmüyor. Tabii ki gazlı içecekler bu hastalıkların hiçbirinin doğrudan sebebi değil. Ancak tükettiğiniz her gazlı içecek, sizin bu hastalıklara yakalanma riskinizi bir adım daha arttıracaktır. Şimdi, 330 mililitrelik bir kutu kola içtiğimizde vücudumuzda olan değişimleri anlık olarak izleyelim:
İlk 10 Dakika: Vücudunuza 10 çay kaşığı veya 25 küp şeker girişi olur. Bu, sizin günlük ihtiyacınıza eşittir. Bu kadar yoğun şekeri normalde yutacak olsanız beyniniz anında kusmanıza neden olacaktır. Ancak bu olmaz, neden? Çünkü kolanın içerisindeki fosforik asit, tat almaçlarınızı bloke ederek beyninize bu bilginin gitmesine engel olur. Böylece kolaylıkla kolayı tüketebilirsiniz.
10-20 Dakika Arası: Kana karışan yüksek oranda şeker, bir anda kan şekerini tavan yaptırır. Bu, pankreası uyararak yüksek oranda insülin salgılamanıza neden olur. Bu durum, pankreasın ani ve aşırı zorlanmasına neden olur. İnsülin artışı, karaciğeri uyarır ve hızlı bir şekilde bu yüksek şeker miktarı yağ olarak depolanmaya başlar.
20-40 Dakika Arası: Kafeinin tamamı bu süre zarfında emilir. Bu yüzden gözbebekleriniz gevşeyerek büyür, kan basıncınız artar. Bu sebeple, bunu dengelemek amacıyla karaciğeriniz depoladığı şekeri kana vermeye başlar. Bu hızlı dalgalanma, beyninizi olumsuz etkiler. Baş dönmesine engel olmak amacıyla adenozin reseptörleriniz kapatılır.
45. Dakika: Kolanın içerisindeki kimyasalların beyninize ulaşmasıyla birlikte dopamin salgınız artar ve keyif duymaya başlarsınız. Bu mekanizma, eroin gibi uyuşturucularla aynı şekilde işler.
60 Dakika ve Sonrası: Kolayla kanınıza karışan fosforik asit, ince bağırsaklarınıza ulaşarak kalsiyum, magnezyum ve çinko gibi önemli elementleri bağlamaya başlar. Bu sebeple emilim azalır, metabolizma yeniden dalgalanır. Şeker ve yapay şekerlendiricilerden ötürü kalsiyum idrarla atılır. Ayrıca kafeinin diüretik etkisinden ötürü artık idrar atımı yapmanız gerektir; bu süreçte fosforik asidin bağladığı tüm önemli mineraller de vücuttan atılır.
Peki içmek yerine neler yapabilirsiniz bu içeceklerle merak ediyorsanız işte size örnekler:
Tuvalet temizlemek için:Bir kutu kolayı klozetin içine dökünüz, bir saat kadar bekleyip sifonu çekiniz. Koladaki sitrik asit hela başındaki lekeleri yok edecektir
Pas temizlemek için: Arabanın tamponunu Coca Cola’ya batırılmış bir sigara paketinin içindeki alüminyum folyosuyla iyice ovunuz, tertemiz olacaktır Ayrıca paslanmış bir civatayı açmak içinde yüzeye kola dökmeniz yeterlidir, pas çözülecektir.
Giysilerinizdeki yağ, kan lekesini çıkarmak için: Kolaya batırılmış bir bez ile lekeli yüzeyi siliniz, ardından deterjan ile her zamanki gibi yıkayınız.
Derleyen: Sibel ÇAĞLAR
Kaynaklar: ÇMB (Evrim Ağacı)
http://www.collective-evolution.com
İlgili bağlantı: https://dunyalilar.org/coca-cola-varsa-su-yok.html