“Sevmek lazım. Çok sevmek lazım.”
Ali Denizci – Derviş Baba
Yazan: Ayça Güçlüten
Bir ihtimal kalmış gibi davranıyorsun uzun zamandır. Umutsuz, bitik, yitik bir haldesin. İnsan sevmez hale geldin. Zaten plan da buydu. Seni, beni, hepimizi bu hale getirmek. Bunu sakince kabullen ve şimdi elindeki o bavulu ait olduğu yere, gardırobun üstüne koy.
Gitme. Kal. Rağmen kal, inadına kal. Her biriniz, her birimiz lazımız burada. Sadece insan insana lazım değil üstelik; her canlı, bu toprağın her parçası bize muhtaç. Çocuklar var. Eğitimi onlara bizler vereceğiz. Kedileri, köpekleri, kuşları, parkları, ağaçları, evleri, sokakları, meydanları biz koruyacağız.
“Dayanamıyorum,” diyorsun. Haklısın. Çok ağır. Bir katliamın tam ortasında öylece kalakalmak ağrına gidiyor insanın. Gitme ama. İşine gücüne, çalışmana bak. Rutinini koru. Algını aç. Oku. Sorgula. Omuz at güce, desteğe ihtiyacı olana. “Geleceğimi tehlikeye atamam,” diyorsun. Hangi tehlike? Bu yazıyı okurken bile dünyanın neresinde olursan ol nefesin kesilebilir ve ölebilirsin aniden. Aklına gelmeyecek bir hastalığa yakalandığını öğrenebilirsin. Senden daha ucuza eleman bulunduğu için işinden olabilirsin. Ev sahibin oğlu evlendiği için kendini kapının önünde bulabilirsin. Gelecek yok, gelecek şimdi ve şu an, sadece sende.
Kal. “Ailemden kimse kalmadı,” diyorsan da kal. Ailen olabilir birçok kişi. Sen kalbini sunduktan sonra öyle çok canlı canın olabilir ki, inanamazsın. Yaşadığın tüm trajediyi ve/veya yüklendiğin travmalarını bavullara tıkıp gidebileceğini mi sanıyorsun? Onlar bavula girmez ki, bunu bil.
“Yeni bir hayat mümkün,” diyorsun. Hayır, değil. Hayat yenilenmiyor. Hayat akıyor. Hayat bitiyor. Tut saçında yakala ve kendine çek. Borçlusun, sorumlusun, yüklüsün. Suskunluğun devam hareketi terk değil, olmaz. Korkma, sıkılmayız beraber buralarda. Evet, korkarsa birlikte korkarız. Bir aynanın iki yüzü oluruz. Kavga ederiz belki. Hatta küsüşürüz. Ama ben bilirim ki, sen varsın. Sen yoksan eksik kalır buralar.
“Burası cehennem,” diyorsun. Bunu biz yaptık, arkadaş. Birimiz diğerimizden masum değiliz. Bu bizim pisliğimiz. Temizlemek de bize düşer.
Bırakma. “Herkes beni bıraktı. Burası beni sevmiyor bile,” diyorsan bile sen sev, sen bırakma. Baştan başlayabiliriz şu sevmek meselesine. İstersek, çok istersek de başarırız bunu. Tepemizde duran şu gökyüzü var ya, ona bakmamızı ve nefes almayı yeniden öğrenmemizi bekliyor. Doğa, bu dünya kendi dilinde bize her gün, her an bir şeyler söylüyor. Kal. Kal ki, birlikte duyalım. Kal ki, birlikte anlatalım kalanlar.
İsyan hakkındır, hakkımızdır. Ama kaçmak gibi bir hakkımız yok. Çabuk vazgeçmeye itiliyoruz. Mağlup olmayacağız. Çünkü gitmiyoruz. Veda değil, vefa zamanı şimdi. Kendini topla. Yanımda kal.
Dünyalılar