Yaşam

Hissettiğimiz Anlamsızlığın Nedeni: Anlamın Eksilmesi

‘‘Çoğu insanın yaşadığı tek gerçek, her sabah uyandıktan yarım saat sonra, ait olmadığı insanların içine karışmak zorunda olmasıdır.’’

Diğerleri tarafından takdir edilmek, iyi bir neticeye ulaşmak ya da başarılı olarak bilinmek, çoğu insan için cezbedicidir. Yıl sonunda başarı plaketi almanın, ışıltılı bir gecede topluluğa seslenen insan olmanın, gazete küpürlerinde yer bulmanın hayali baş döndürür.

İnsan, kısa hayatında, belki de en çok elde edeceği ‘’sonuçları’’ önemser hale gelir. Daha doğrusu bu sonuçlara bağlı olarak kendisine yönelecek ilgiyi düşler.

Bertnard Russell, Mutlu Olma Sanatı adlı eserinde duruma açıklık getirir;

‘‘Örneğin, kendine tutkun olan biri, usta ressamlara gösterilen saygıyı görünce resim yapmaya başlayabilir, ama ressamlık onun için bir amaca ulaşma aracından başka bir şey değildir; bu işin tekniğiyle hiçbir zaman ilgilenmez. Aslında her konuya kendisiyle ilgisi açısından bakar. Bunun sonucuysa beklediği alkışlar yerine, alaylar, başarısızlık ve hayal kırıklığıdır. Herhangi bir işte ciddi bir başarı, o işin malzemesine karşı duyulan gerçek ilgiye bağlıdır.’’

Günümüz insanı, sonunda etrafındaki insanların ilgisine ulaşma ihtimali varsa, peşinden koştuğu şeyin, gerçek bir değer taşıyıp taşımamasını önemsemez hale gelir. Gerçek amacı, ona vaat edilen ilgiye, saygınlığa kavuşmaktır.

Böylece marketlerde satılan bir yapıştırcının, lavabo açıcının ya da bir sakızın daha çok tüketilmesi için çalışan yüzlerce müdürden biri olmak, kişinin hayat amacı haline gelir. Yeni bir arabayı ya da evi tanıtan o şık reklam, ‘‘Mademki güç, prestij istiyorsun…’ derken, aynı kulaklara seslenmektedir. Kendisine yönelecek ilginin peşindeki insanlar, değersiz hedeflerin peşinden, bir anlam varmışcasına koştururlar. Çoğu insanın yaşadığı tek gerçek, her sabah uyandıktan yarım saat sonra ait olmadığı insanların içine karışmak zorunda olmasıdır.

Hissettiğimiz anlamsızlığın nedeni

İnsan öylesine tuhaftır ki, tüm zamanını etrafındaki insanların ilgisini kazanabilmek ve gerçek bir tutku hissetmediği hedefler uğruna harcayabilir. Kendisine bu ilgiyi gösterecek insanları kıymetsiz bulsa da, onların takdirini almayı fazlasıyla önemser.

Hırslı insanların hayatı, gerçek anlamda değer vermedikleri insanların takdirini kazanmanın peşinde sürünmekle geçer. Son derece güçlü görünseler de, perdenin arkasında ilgi bekleyen çocukluk halleri öylece durmaktadır.

Modern insanın belki de en büyük yanılgısı, kişisel kazanıma dayalı  hedeflere ulaşarak hayatına anlam katabileceğine inanmış olmasıdır. Oysa bu keskin ateşin olduğu yerde hayata dair samimi bir anlam yoktur.

Hissettiğimiz anlamsızlığın nedeni, insan hayatında nesne önem kazandıkça,  anlamın eksilmesidir.

 Fırat Devecioğlu

Yüzleşme, Mona Kitap, Bölüm: 5 s:46

www.firatdevecioglu.com

https://www.facebook.com/firatdvcgl/

https://twitter.com/firatdevecioglu

www.instagram.com/firat_devecioglu 

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu