Ege Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda klinik psikolog olarak görev yapan Doç. Dr. Azmi Varan, bir klinisyen olarak gerek insana gerekse yaşama bakışında ”Transaksiyonel Analiz”in temel kavram ve görüşlerinin ağırlıklı olduğunu belirtti.
”Transaksiyonel Analiz”in ”Ebeveyn”, ”Yetişkin” ve ”Çocuk” olarak adlandırılmış üç ego-durumunun üzerine temellendirildiğini ifade eden Varan, şunları kaydetti:
”Çocuk ego-durumu, kişinin 0-7 yaş yaşantılarına ait kayıtlardan oluşur. Çocukluk döneminde yaşananlar ve bu yaşantılara eşlik etmiş olan duygu, düşünce ve davranışlar çocuk ego-durumunu oluşturur. Yıllar sonra kişi, çocuk ego-durumundan hareket ettiğinde, aslında çok uzun yıllar önce davranmış olduğu şekilde davranmakta ve bu anlamda geçmişi tekrar etmektedir. Örneğin, çocukken anne-babasına yaklaşmaya çalıştığında incinen çocuklar, ‘Yakın olmamalıyım’ kararı alır ve tüm bir hayatı, gerçek bir yakınlık yaşayamadan tüketir, giderler. Bazı çocuklar ise bu durumda ‘Güçlü olmalıyım’ kararına varırlar. Yaşamları boyunca tek başına yürür, her türlü zorluğa sesini çıkartmadan katlanır, asla şikayet etmezler. Hiçbir şey yaşama, bu ‘çocukluk dönemi kararları’ kadar damgasını vurmaz. Yaşam, bu kararların ışığında şekillenir.”
Varan, çocukluk dönemine ait dinamiklerin, hiç farkında olmadan kişilerin ilişkileri, duygusal ve iş hayatı başta olmak üzere tüm yaşamına etki ettiğini ifade etti.
”Bilinçaltımızda seslenen parçaları seviyoruz”
”Transaksiyonel Analiz”in temel kavram ve görüşleri çerçevesinde, şarkılardaki psikolojik dinamikleri inceleyen Varan, müzik ve şarkıların, çocuk ego-durumundayken üretildiğini ifade etti.
Azmi Varan, çocukluğun, her ne kadar iyi anne ve babaya da sahip olunsa yetersizlik, yapamama gibi bir sürü olumsuz duyguyu kişide bıraktığını belirterek, şunları söyledi:
”İçimizde 6 tane yan var: Eleştirel ebeveyn, bakım veren ebeveyn, yetişkin, doğal çocuk, uyumlu çocuk ve isyankar çocuk. Doğal çocuk, neşeli şarkılar dinler, üretir. İsyankar yanda, isyanımızı ortaya koyuyoruz. Uyumlu çocuk boynu bükük, kadri bilinmemiş insanların şarkılarını, hikayelerini anlatıyor. İçimizdeki farklı yanların farklı modlarına göre şarkıları dinleyip tepki veriyoruz. Kendinle ilişkilendirdiğin şarkıları seversin. Bir şarkının bana hitap edebilmesi için benim içimde bir yere dokunması lazım. Eğer ‘Çocuklukta beni sevmediler’ diyorsam ‘Beni sevmediler’ diyen şarkıda kendimi bulurum. Çocukluğumda hep yalnız bıraktıysalar, biri çıkıp ‘Ömrüm yalnızlıkla geçti’ diye şarkı yaparsa ben onda kendimi bulurum. Bilinçaltımızda saklı duygulara seslenen parçaları seviyoruz.Şarkılardaki psikolojik dinamikler incelendiğinde, şarkıların insanların çocuk yanından geldiği ve çocuk yanına hitap ettiği görülüyor.”
“Yaralı çocuklar”
İncelemelerinde, insanların olgun yanıyla söylediği şarkı bulamadığını ileri süren Varan, çocukluğunda yaşadıklarından dolayı fazlasıyla örselenenleri, ”yaralı çocuklar” olarak tanımladı.
Azmi Varan, bazı şarkı ve şarkıcılardan şu örnekleri verdi:
”John Lennon’u, babası küçük yaşta terk etmiş. Teyzesi büyütmüş, ergenlik zamanı tekrar bir araya geldiği annesi, trafik kazasında ölmüş. Başta Mother (Anne) adlı şarkısı olmak üzere, John Lennon’un birçok şarkısında hem bu yaralanmışlığı hem de isyanı görebilirsiniz.
Her çocuğun tepkisi aynı olmuyor. Bazıları isyan ederken bazıları boyun büküyor. Müslüm Gürses, yaşadıklarından dolayı seslendirdiği şarkılarda acıları, boynu bükülmüşlüğü, sevilmemişliği, John Lennon, haksızlıklara, incinmişliklere isyanı dile getirmiş.”
Hayatın aslında çocukluğun tekrarından ibaret olduğunu ileri süren Varan,
”Çocukluktaki derdimiz ne ise, bütün bir hayat onunla uğraşıyoruz. Hayat, hep tekrar. Teoman’ın ‘O’ şarkısına bakın. Aslında bu şarkıyı bir kadına yazıldığı düşünerek dinliyoruz. Bu şarkıyı bir de küçük bir çocuğun annesi için söylediğini düşünerek dinleyin. Hayatın nasıl tekrar olduğunu görürsünüz”diye konuştu.
www.dunyalilar.org