Yaşam

İnsanım Olur musun?

İNSANIM OLUR MUSUN? – rabia mine

Anadolu’da ‘gelinlik yapmak’ diye bir tâbir vardır.

Nedir ‘gelinlik yapmak’ biliyor musunuz:

Bir kızın evlenip gelin gittiği evde hele bir de o ev gaynanasıgillerin eviyse gayınbabası ve evin diğer büyük erkeklerinin yanında yıllar boyunca sadece fısıldayarak konuşma hakkının olması…

Çocuktum, Sivas’ta bir akrabamızın evinde gördüm bunu ilk kez. Ben on yaşlarındaydım ama eteklerinin dibinde yeni doğmuş bir de çocuğu olan gelin de olsun olsun benden altı-yedi yaş büyük olsun başka bir çocuktu..

Babamın amcası olan gaynatasının da bulunduğu soframızda bize hizmet ediyordu. Adam, oğlu ve babam da dahil olmak üzere ortamdaki büyük küçük bütün erkekler olanca gürültüleriyle derebeyicilik oynarken, o, odanın bir köşesinde yazmasının ucuyla ağzına kapatarak gözleri yerde sahiplerinin emirlerini bekliyordu ayakta.

Eskaza konuşması gerektiğinde ise, sözcükler yazmasının arkasından duyulur duyulmaz bir fısıltı halinde çıkıyordu.

Hayatımda ilk kez zincirsiz bir köle görüyor olmamın dehşetini yaşarken, bir yandan da, bu anlaşılmaz fısıldamanın anlamını çözmeye kilitlendiğimi hatırlıyorum. İlk önce hasta olduğunu zannetmiştim; ama sonra mutfakta kadınların arasında normal sesiyle konuştuğunu duyunca dehşetim daha da armıştı.

Sonra öğredim ki, bu davranışın adı ‘gelinlik yapmak’mış. Yeni evlenen kızların ne kadar süreceği sahibi olan erkeklerin insafına kalmış yıllar boyunca erkeğin olduğu yerde seslerini kısarak yaşamak zorunda olması âdetiymiş.

Babam faşizmin en görkemli örneklerinden biriydi. Ama annem de direncin en görkemli örneklerinden biriydi. Dolayısıyla erkek şiddetine hiç de yabancı bir çocuk değildim ama tanığı olduğum bu vahşet bambaşka bir şeydi.

Töb-der’li solcu öğretmen babam ve devlet memuru annem de dahil olmak üzere, oradaki her sosyolojik konumdan insan tarafından göz yumulan bir zulüm sergileniyordu ortadaki çocuk-kadına; ama herkes yemek içmekle ve ona emirler yağdırmakla meşguldu. Hiç kimse, değil bu duruma başkaldırmayı düşünmek, kızcağızın gözlerindeki kederi görmüyordu bile.

O kadar normal ve sıradan bir durumdu çünkü bu onlar için.

Çünkü bu bir âdetti…

Oysa bana göre, o gün orada gördüğüm manzara faşizmin özü, en net fotoğrafı, insanın en karanlık yüzüydü… Hâlâ da öyledir.

Hâlâ da öyledir; çünkü bu olayın üzerine yaşadığım koskoca bir ömür bana gösterdi ki, bu ERK-EK coğrafyada devlet tebaasından, patron işçisinden, baba çocuğundan, koca karısından, öğretmen öğrencisinden ERK-EK olan her şey bir diğerinden GELİNLİK YAPMASINI ister.

Yapmayanın tepesine sumsuğu indirir.

Tabii ki istisnalar bir tarafa olmak koşuluyla sağcısından solcusuna, faşistinden devrimcisine bütün ERK-EKler fısıltıdan başka bir ses çıkmasın ister kadından.

GELİNİM OLUR MUSUN?

GELİNİM OL!

GELİNİM OLACAKSIN LAN!

GELİNİNİZ OLMAYACAĞIZ!

ÖLÜNÜZ OLACAĞIZ GELİNİNİZ OLMAYACAĞIZ ANLIYOR MUSUNUZ!

ÇÜNKÜ BİZİM AĞIZLARIMIZ DA KONUŞMAK, GEREKTİĞİNDE BAĞIRMAK, İSYAN ETMEK İÇİN VAR. VE BEYİNLERİMİZ EN AZ SİZİNKİLER KADAR ÇALIŞIYOR!

BEN SENİN GELİNİN OLMAYACAĞIM ASLA! SEN BENİM İNSANIM OLUR MUSUN ARTIK?

rabia mine

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu