Ben yaklaşık 3 yıldır özel bir beslenme diyeti uyguluyorum. Önceleri “taş devri diyeti” olarak başladığım bu diyet zamanla şartlar ve yorumlarımla evrildi. Aslında şu sebeplerden evrilmek zorunda kaldı.
Taş Devri Diyetinin Zorluk ve Dezavantajları
1) Taş devri diyetinde önerilen önerilen miktarda hayvansal ürün tüketmenin hem ekolojik olarak, hem de beslenme mantığı açısından uygun olmadığını fark ettim.
a) Ekolojik olarak hayvansal gıda tüketimi uygun değil çünkü bitkisel beslenerek çok daha az kaynak tüketiliyor. Biliyoruz ki 1 kg tahıl üretmek için 200 litre su gerekliyken, 1 kg et için 20.000 litre suya ihtiyaç var. 50 kg sığır eti yerine 1000 kg kiraz, 6000 kg havuç ve 4000 kg elma üretilebilir.
b) Ayrıca günümüzde hayvanlar endüstriyel çiftliklerde üretildiği için hayvansal gıdalarla beslenmek hayvanlara işkence yapılmasına sebep oluyor. Hayvansal gıda tüketerek siz de ister istemez bu işkence-eziyet çarkının bir parçası oluyorsunuz.
c) Ve yine aynı üretim sistemi dolayısı ile hayvansal gıdalar antibiyotik vb. gibi üreticisine kar ettirecek her tür kimyasalı içerebiliyor ki hayvanlara etkili kimyasallar genel olarak insanlara da etkili.
2) İnsan beslenme mantığı açısından hayvansal gıda tüketimi uygun değil çünkü,
a) Primatların (insanın da dahil olduğu maymunsular sınıfı) doğal yaşamında hayvansal gıdalar çok sınırlı. Doğadaki bazı primatların, özellikle erkek bireyleri, arada et yiyorlar. Bunun dışında primatlar genellikle bitkisel ağırlıklı besleniyor.
b) Hayvansal gıdaları sindirmek zor. Diyetiniz özelleştikçe bunu fark etmek kolaylaşıyor.
c) Bir de günümüz koşullarında özgür yaşamış, doğal beslenmiş hayvanlardan üretilmiş gıdalara ulaşmak neredeyse imkansız ve insanlara iyi gıda gıda olabilecek hayvansal gıdalara ulaşamıyorsunuz…
d) Tam anlamıyla “taş devri diyeti” uygulamanın benim açımdan bir başka zorluğu da çokça seyahat ediyor olmam. İyi bir donanım ile evinizde, hatta iyi bir araştırma ve planlama ile mahallenizde, şehrinizde bu diyeti uygulayabilirsiniz ancak benim kadar çok seyahat edince taş devri diyetinde ısrar etmek, ciddi anlamda aç kalmaya sebep olabiliyor (deneyimle sabittir).
Kısacası uyguladığım “iyi gıda diyeti” için, gıdaların nasıl üretildiğini bilmem ve ev dışında sıklıkla yemek yemek zorunda olmam dolayısı ile “taş devri diyeti” nin bir tarımcı yorumudur diyebiliriz.
İyi Gıda Diyetinin Temel Esasları
Un-Tahıl tüketimi
Öncelikle ekmek ile olan aşkımız çok özelleşti. Evde oldukça ekmeğimi tam buğday unundan kendim yapıyorum. Ek endüstriyel maya kullanmadan, hamur mayası ile… Çok zor değil, hamur bir-iki gün bekleyince kendi mayalanıyor ve bir sonraki ekmek için % 20 kadarını maya olarak buzdolabında saklıyorum. Mayamı ayırdıktan sonra önce hamurun birazı ile pişi, kalanı ile ekmek yapıyorum. Ekmeği sadece kahvaltıda yiyorum. Yetiyor ve keyifli oluyor. Aylar süren taş devri diyetim süresince neredeyse hiç ekmek yememiş olduğum için kahvaltı dışı öğünlerde ekmek aramıyorum artık. Karbonhidrat kaynağı olarak uzak doğuluların yaptığını yapıyor, ekmek yerine pirinç (mümkünse kepekli) ve bulgur yiyorum.
Böyle bir durumda mantı, su böreği, makarna gibi rafine unun olmazsa olmaz yemeklerinden de mahrum kalıyorum diye düşünülebilir ancak dışarıdakinden çok daha güzellerini evde tam buğday unu ile yapmak mümkün.
Şeker Tüketimi
Şekere gelince. Zaten 10 yıldan uzun süredir sıcak içecekleri şekersiz içiyorum. Bu diyet sürecinde de rafine şeker içeren tüm tatlıları bıraktım. Bal, pekmez ve keçiboynuzu (harnup) unu ara sıra başvurduğum şeker kaynakları ve bunlarla da harika tatlılar yapılabiliyor. (Zaten bundan çok değil 100 yıl kadar önce tatlı yapmak için bunlara neredeyse mecburdunuz.) Okuduğum Prof. Dr. Kenan Demirkol makaleleri, mevcut metabolizma bilgilerim ile tam uyuştu ve rafine şekerden uzaklaşmamda önemli etken oldu. (Bir TV programında kendisinin 40 yıldır şeker tüketmediğini öğrendim.) Bu anlamda “beslenmenin demokratikleşmesi” adlı makaleyi okumanızı özellikle öneririm.
Tuz Tüketimi
Peki tuz?
3 beyaz konusuna geldiğimiz ortada iken “peki ya tuz?” diye sorası geliyor insanın. Tuz bence rafine un ve şeker kadar sorunlu değil. Ancak rafine tuzda topaklanmayı önleyici kimyasallar olduğu için iri (kaba) tuz alıyor ve bunu kahve değirmeninde öğütüp öyle kullanıyorum. Tuz (NaCl) beslenme için önemli bir mineral ve vücutta birçok işlevi var. Söz konusu iyi gıda diyetinde (özellikle fırınlarda satılan ekmekte, ambalajlı çerezlerde aşırı tuz olduğu ve bu diyette bunlar tüketilmediği için) tuz tüketimi sorun olmayacaktır. Ne de olsa tuz taş devrinde bile vardı.
Bu kadar gevezelikten sonra bu diyetin temel maddelerini anlatmak için iyi gıdanın ana ilkelerini şöyle sıralayabiliriz.
İyi Gıdanın Ana İlkeleri:
1- İyi gıda, az işlem görür.
2- İyi gıda çiğdir.
3- İyi gıda, tazedir.
4- İyi gıda, tüketicisi tarafından hasat edilip tüketilir hale getirilebilir.
5- İyi gıda çoğunlukla bitkiseldir.
6- İyi gıda, yapay kimyasallar içermez.
7- İyi gıda rafine un, şeker ve tuz içermez.
8- İyi gıda hızlı hazırlanamaz ve tüketilemez.
9- İyi gıda, yetiştirildiği yere yakın yerde tüketilir.
10- İyi gıda, diş çürütmez.
11- İyi gıda, iyi sindirilir.
12- İyi gıda, çabuk bozulur.
13- İyi gıda, paylaşılır.
14- İyi gıda, tok tutar.
15- İyi gıdanın üretimi sırasında doğa zarar görmez.
16- İyi gıda, köy kökenlidir.
17- İyi gıdanın hikayesi vardır.
18- İyi gıdanın ustası vardır.
19- İyi gıda, şişmanlatmaz.
20- İyi gıdanın atıkları, hayvanları ya da toprağı besler.
21- İyi gıda, pazarlanmaz.
22- İyi gıda, fabrikadan çıkmaz.
23- İyi gıda, zengin etmez.
Elbette bu maddelerin tümüne uyan gıda bulmak çok zor. Böyle bir gıdanın doğal bir bölgedeki toplayıcılık ürünü olması gerekir. Bazen böyle bir gıda bulup arkadaşlarımla paylaşarak tüketiyorum. Hakkında günlerce konuşuyoruz. Bence bu maddelerin hepsine uymasa da bir gıda bu maddelere ne kadar uyuyor ise o kadar iyidir. Zor şartlarda kısıtlı gıda seçenekleri arasında seçim yaparken bu maddelerden en fazlasına uyan gıdayı seçmek iyi olacaktır
Neden iyi gıda diyeti?
Ben bu diyeti sadece daha sağlıklı olmak için yapmıyorum. Temel sebebim farklı:
Ben okullu bir ziraatçıyım. Önce zootekni (yoğun hayvan besleme bilgisi de içeren hayvancılık), ardından biyoteknoloji (çoğunlukla bitki genetiği) eğitimi aldım. Benim severek yaptığım tarım işlerinde aslında ana amacınız bir hayvanı ve/veya bitkiyi en iyi olacağı durumda bulundurabilmektir. Onlara en iyi gıda ve en iyi ortamı sağlamak, beraber çalıştığınız canlılara duyduğunuz sorumluluk gereğidir.
İşte bence vücudumuz da böyle bir canlı ve ona bildiğimiz en iyi şekilde davranılmayı hak ediyor.
Sonsöz:
Günümüz dünyasında gıdalar karlılığa odaklanılmış şekilde kocaman çiftliklerde bolca petrol tüketilerek üretiliyor ve fabrikalara giriyor. Fabrikalar gıdaların lezzetli ancak faydasız kısımlarını çeşitli tatlandırıcılarla cazip hale getirip insan tüketimine sunuyor. (Aslında bu gıdaların daha faydalı kısımları hayvan besleme ve sanayinin diğer dallarına gidiyor) Bizler de önümüze konulan, sunulan görece ucuz, lezzetli ve kolay gıdaları düşünmeden tüketiyoruz. Bu sebeple gün geçtikçe, çok çeşitli hastalıkların oranı hızla yükseliyor. Tarım endüstrisi gıda endüstrisini, o da tıp endüstrisini besliyor.
Ben bu çarktan, en azından beslenirken biraz olsun çıkabilmek için bir yöntem uyguluyorum. Adına “iyi gıda diyeti” diyorum. Umarım sizlere de faydalı olur.
Saygı ve sevgilerimle
Hakan Ozan Erzincanlı
www.dunyalilar.org