Belki de aptal doğulmaz, aptal olunur. Bilim tarihine geçmiş bir olay ve “kolektif aptallık yasası”
Her gün onlarca mühim deneyin yapıldığı milyonlarca insanın hayatına etkileyen eğilimlerin belirlendiği merkezin en kilit adamı ölmüştür ve sorun büyüktür.
Üniversite yönetimi aylarca bu pozisyon için uygun birini arar ama pozisyona uygun
kimse bulunamaz.
Son çare olarak ülkenin en prestijli gazetelerine psikoloji alanında doktora öğrencisi alımı yapılacağı duyurusu yapılır.
Yapılan duyuru biraz enteresandır. Diğer öğrenci alımı ilanlarına benzemez.
Duyuruda şart yoktur, koşul yoktur, sınav yoktur, yeterlilik yoktur. Kısacası duyuruda normal bir öğrenci alımı ilanındaki rutinlerin hiçbirinin aranmamaktadır.
Yani bu şu anlama gelmektedir: ilana bir profesör de başvurabilir, bir manav da, bir berber de, bir temizlikçi de, bir öğrenci de…
Başvuru yapmak isteyenlerden sadece özgeçmiş ve yaşadığı yeri anlatan kısa bir mektup yazmaları istenir.
İlana karşılık olarak üniversiteye 79 tane birbirinden zeki insan bir de işsiz bir taksi şoförü başvuru yapar.
Üniversite yönetimi programa 10 kişinin kabul edildiğini beyan eder. Kabul edilenler arasında taksi şoförü de vardır.
Taksi şoförü eşine okuldan gelen kabul mektubunu gösterir. Eşi bir yanlışlık olduğunu iddia edercesine gülümser.
Ertesi gün kabul mektuplarını alan adaylar üniversiteye çağrılır. Adaylara on kişilik sınıflar halinde öğrenci grupları teslim edilir.
Üç ayın sonunda bu sınıftaki öğrencilere kolektif akıl ölçümü yapılacağı en iyi ortak aklı ortaya koyan sınıfın başında kim varsa programa onun alınacağı söylenir.
9 tane dahi denilecek kadar zeki adayın yanında bir taksi şoförünün ne kadar şansı olabilir ki…
Taksi şoförü bu gerçeğin farkındadır, kara kara düşünerek evine döner. Evde durumu eşiyle paylaşır. Eşi ona, aptal olduğunu, öğrenci gurubuna ortak akıldan ziyade ortak akılsızlığı öğretebilirse başarılı olacağını bunu denemekten başka bir şansının da olmadığını söyler.
Eşinin dahiyane tavsiyesi kafasına pek yatmasa da başka şansı yoktur. Eşinin söylediğini yapar ve sınıftaki öğrenci grubunu aptallaştırmak için üç ay boyunca müthiş çabalar.
Üç ayın sonunda öğrenci grubu aptal yığınına döner. O kadar kusursuz bir “kolektif aptallık” yaratmıştır ki üniversite yönetimi hayran kalır ve pozisyona onu alır.
Diğer dokuz aday sonuca şaşırmaz taksi şoförünün yarattığı müthiş “kolektif aptallık” karşısında sadece gülümser.
Olay bilim tarihine “kolektif aptallık yasası” olarak geçer.
Şimdi gelelim 24 yıllık bir mevzuyu size neden anlattığıma. Bir başka deyişle 14 yıllık AKP iktidarının tek başarısına.
Evet evet başarı dedim çünkü hayran olmamak elde değil yarattıkları “kolektif aptallığa”.
Geçen kar yağdı İstanbul’a. Şehir felç oldu, insanlar kardan nefret etti, belediyeyi suçlayacağına. Bundan ala “kolektif aptallık” mı var dünyada.
Murat KANDEMİR