Kültür-Sanat

Özdemir Asaf Şiirine Yolculuk

Asıl adı Halit Özdemir Arun’dur. İlk ve orta öğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi’nde yaptı. 1942 yılında Kabataş Erkek Lisesi’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi’nde, önce Hukuk Fakültesi’ne, sonra İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü’ne devam ettiyse de 1947’de yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı. ’Zaman’ ve ’Tanin’ gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı.

İlk yazısı 1939’da ’Servetifünun-Uyanış’ dergisinde çıktı. 1951’de Sanat Basımevi’ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı. 1955’te Yuvarlak Masa Yayınları’nı kurdu.

Zülfü Livaneli’ye bir söyleşisinde sorarlar, “Şairlerin şiirlerini bestelerken zorluk çekiyor musunuz ? “diye. O da cevap olarak, “Gerçek şiirlerin zaten kendi içlerinde sakladıkları ezgileri vardır, biraz dikkatlice okuyunca çözebilirsiniz bu bakımdan gerçek şiirleri bestelerken zorlanmıyorum şair bana zaten türküsünü söylüyor.” diye cevap verir.

İşte Özdemir Asaf´ın şiiri de buna en iyi örnek:

“Yalanlar istiyorsan,
yalanlar soyliyeyim,
incinirsin,
yine de sen bilirsin…” derken mesela…

Şairin toplumsal dokunuşlarını da görürüz şiirlerinde…

“…Adınıza büyüyor belleğimde ağaç
başka ağaçlar doğuruyor
büyümeyi bölüşüyorlar gölgelerinde
dal-dal, yaprak yaprak öpüşüyorlar
çizmez olaydım, bizi soruyorlar
dönüp bizlere bakıyorum
dövüşüyorlar”

Özdemir Asaf şiiri, sizi bir sonrakini izlemek durumunda bırakan devam filmi gibi son ana kadar ilgi ile taşır ve size görmeyi öğretir, yapraktan kopan damlanın son sarılışını da gösterir, bir tokat gibi yere çarpıp paramparça oluşunu da…

Yalanlardan bahseder şiirinde kimi zaman karamsarlıktan yakınır, hüznü de bulursunuz anı yaşarken, ne zaman gelecekten konuşmak istese, ölümü hatırlar, susar kalemi. Benden sonra diyor hep benden sonra. Olmayan yönümüzü gösteriyor. Gölgeden değil ama insanın ikinci insandan bahsediyor. Hani eksik anlarımızda, bizi sorguya çeken tarafımızla. Bu yönüyle bakıldığında şiirlerindeki sen-ben örgüsünden de anlaşılacağı üzere giderek psikolojik şiire doğru yönelen Türk Edebiyatının şehirli yanının saç ayaklarından biri olmuş diyebiliriz kendisine.

Her gece birinin olmadığı gecedir.
Gecelerinizi karıştıracak gitgide
Olmayanlarınızın çoğalması.
Benim olmadığımı duyduğunuz bir gece
Korkacaksınız.

Şiirlerindeki soylu ve şehirli görüntüsünün altında her kesimi kucaklayan bir dil vardır. Eksikliğin sadece madden olmadığını vurgular, yoksulluk diye bir kelime varken o yoksunluk´u tercih eder. Zengin bir yaşantını fakir gülücükleri olabileceğini hatırlatır ve sonrasını ve arka bahçelerinin olabileceğini evlerin.

“Bir gün,
Herkes kendi bahçesine, derlerse…
Hazır mısınız?…”

Aşk elbette vardır onun şiirlerinde,işte Özdemir Asaf´ın şiirinde de sevgili hep bir ismin altına gizlenmiştir. Bir çiçek adı gibi gelir önce daha önce hiç koklamadığınız, kent soylu bir aşkın gölgesi gibidir size yabancı. Lavinya´dır kimi zaman, kimi zaman Elfida. Dilinize dolanır tanımak istersiniz, çok geçmeden sizindir.

Belki de Çiçekleri Yemeyin adlı kitabından Poetika şiiri kendi otobiyografisi gibidir.

POETİKA

Yaşadım da yoruldum, bir ağır-işçi gibi,
Uyudum da uyandım, binlerce kişi gibi.

Bana düşünmek vardı, payıma onu aldım,
İşledim de işledim bir hüner-işi gibi.

Horlandı, beğenildi; inandım, alınmadım,
Yolun geleceğini çizdim, geçmişi gibi.

Zor dönemler olmadı-değil, olsundu, oldu,
Ne koştum ne de durdum, kaçak gidişi gibi.

Bu konuyu burada bırakıyorsam birden,
Olmasın diyedir bir şeyin bitişi gibi.

Ümit Çetin

Bu yazı ilk olarak Mevsimsiz dergisinde yayınlanmıştır.

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu