Rus aydınlanmasını anlamak, aynı zamanda Avrupa’nın kıyısında mı içinde mi olduğunu iki yüz yıldır sorgulayan bir toplumu anlamak demektir. Rus aydınlanmasını anlamak, aynı zamanda 1905 devriminden 1917’ye ve oradan günümüze kadar olan gelişmeleri, diyalektik tarihsel bir biçimde anlama çabasıdır. Bu anlamda Rus klasik dönem yazarlarına baktığımızda, özellikle Dostoyevski, Turgenyev ve Tolstoy’un biçimlenmesinde etken olan tartışmalar, Rus aydınlamasının ürünleridir. Ve aynı zamanda Rus aydınlanması düşünürleri, bu yazarlar üzerinde çok etkili olmuşlardır. Onların kitaplarına bakarsak, Rus aydınlanması düşünürlerinden birçok düşünce ve gönderme bulabiliriz. (Örneğin Dostoyevski’nin Belinski ve Herzen ile ilgili birçok değerlendirmesi vb gibi…)
Rus aydınlanmasının, Deli Petro’nun Rusya’nın Batılılaşması yönündeki reformlarından çok (elbette bu reformların da etkisiyle) II. Katerina döneminde (1762-1796) gerçekleştiği kabul edilir. Eleştirel toplumun kökenleri, bu anlamda Katerina çağına dayandırılır. Katerina’nın da kendi içinde çelişkili yaklaşımları vardı. Fransız ansiklopedistlerine olan hayranlığı, hatta Diderot’u davet edip onunla beş ay boyunca sohbet etmesi onu etkilemişti. Hatta bir yasa komisyonu kurdu ve daha sonra feshetti. Fransız ansiklopedistleri ise, ondan umudu kesmişlerdi, onu övmelerine karşın. Ama bunun yanısıra dizginleri elden kaçırmak istemiyor ve baskıcı uygulamalar da yapıyordu Katerina. Dergileri yasaklıyor, yazarları tutuklatıyor, sansür uyguluyordu. Buna rağmen, aydınlanmanın tohumlarının bu dönemde atıldığı kabul edilir.
Rus aydınlanmasının Avrupa’daki çeşitli düşünce akımları ve düşünürlerden etkilenen, birçok farklı düşünürleri vardı. Bu aydınlanmanın bir kolunu da farmason düşünürler oluşturuyordu. Çünkü o yüzyılda mason dernekleri, yarı gizli derneklerin en etkili ve en gizlisiydi.
Kozelski, Rousseau’ya hayrandı ve materyalist bakış açısına yaklaşan bir düşünür olarak görülüyor daha çok. Anickof, dinsel dogmaları ve değerleri sorguladı daha çok. Desnitski, David Hume ve Adam Smith’den etkilendi. Devlet kavramını sorguladı.
Novikov ise 18. yüzyıl aydınlanmasının bir temsilcisi olarak nitelenir ve çıkardığı mizah dergileri Katerina tarafından sansür edilmiş, yasaklanmıştır. Kendisi bir masondur. Ona “üçüncü tabakanın Rus ideoloǧu” da denilir. Çünkü orta sınıflar ve ticaretle uğraşan kimseler üzerinde düşünceleriyle etkili olmuştur. Yine ünlü farmasonlardan olan Lopuhin, ansiklopedistlerden etkilenmiş, ancak köklü toplumsa değişikliklere karşı çıkmıştı. Yine Gamaleya bir farmasondu. Ruslaşmış bir Alman olan Schwarz ise “karanlık bilimlere’ inanıyor ve simya ile uğraşıyordu. Onun Rusya’da doğa felsefesine giden yolu açan kişi olduğu söylenir.
Yine başka bir muhalefet türü ve aydınlanma kolu ise aristokrat aydınların kendi çıkarlarını temel alarak, Batı Avrupa tipinde bir monarşi özlemlerini somutlayan bir türce saflaşma idi bu dönemde. Bu dönemde, Prens Scerbatov, öne çıkıyor bir tarih kitabı yazıyordu.
Radişçev ise, yasalar eğer bireyi koruyacak durumda değilse ya da korumak istemiyorsa, o zaman yurttaşın kendini savunma doğal yasasına başvurma hakkı olduğunu dile getiren, bir akıl çağı düşünürü olarak öne çıkıyordu. Rusya’nın ilk devrimci aydını olarak da nitelenen düşünür, hayal kırıklığına uğruyor ve intihar ediyordu.
Buradan çıkarak 19. yüzyıla doğru gelindiğinde artık Rusya’da aydınlanma düşüncesi de giderek gelişiyordu. Özellikle bu dönemde aydınlar ve yazarların düşüncelerinin oluşumunda ve Rus aydınlanmasının gelişiminde 1830-1840’lı yılların önemi vardır. 1830’daki Fransa’daki devrimden, Hegelciliğe kadar Avrupa’dan gelen birçok düşünce ve olay, olgu Rus aydınlanmasına etki etmiştir. Slavcılar da kendi içinde çeşitli farklı akımlara ayrılırlar, homojen değillerdir.
Yine Radişçev’den Karamzin’e oradan Dekabiristlere ve Slavseverlere (Kireyevski, Homiyakov, Aksakov), eylem felsefesine doğru bir geçiş yapan düşünürler Stankeviç, Belinski, Hakunin ve Herzen etkili olmuşlardır. Örneğin Dostoyesvki kitaplarına baktığımızda 1830-40’lı yıllardaki Rus entelektüel ortamındaki tartışmaların yansımalarını görebiliriz. Özellikle onun kitaplarında Herzen ve Belinski’ye birçok gönderme vardır, ayrıca Homiyakov’dan da etkilenmiştir.
Yani Rus devrimlerini ve dünya çapında etki yaratmış ve evrensel olmuş Rus edebiyatını anlayabilmek için, onların dayandığı aydınlanmacı kökleri ve tarihi anlamak gereklidir. Bu olmadan, ne Rus tarihi ne de “Batı Avrupa” tarihi kavranabilir. Çünkü Rus aydınlanması, Avrupa aydınlanmasının bir parçasıdır ve ondan etkilenerek gelişmiştir.
Belinski ise yalnız Rus düşünce dünyasında değil, edebiyat ortamında da bir otorite olarak yaşadığı dönem içerisinde öne çıkmış ve birçok yazarı düşünceleri ile doğrudan etkilemiştir.
Bana bütün bu düşünceleri kavramı ve yeniden üretmemi sağlayan kitap şu günlerde okuduğum, Polonyalı entelektüel Andrjev Walicki oldu. Walicki’nin şu günlerde okuduğum “Rus Düşünce Tarihi” adlı kitabı bu konuda çok önemli bir kaynak. Yaklaşık 700 sayfalık kitapta, 1700’lerden 1900’e kadar olan dönem ele alınmış. Rus sosyalizminin kökenlerinden, Herzen’den Ogaryov’a, oradan 1860’ların aydınlatıcılarına Çernişesvki’ye olan kapsam içinde oradan popülistlere, anarşistlere, pozitivist akımlara dek geniş kapsamlı bir değerlendirme yapılmış aydınlanma kapsamında.
1905 ve 1917 devrimi değerlendirmeleri kitapta yer almıyor. Ama bu devrimlerin yolunu açan gelişmeleri anlamak için 1700’lü yıllara kadar uzanmak gerekiyor. Bu konuda başka kaynaklardan da yararlanarak daha geniş kapsamlı bir makale hazırlamayı düşünüyorum. Bunun yanısıra, Ab,raham Ascher’in “Russia a A Short History” ve Murray Bookchin’in ‘1905’ten 1917’ye Rus Devrimleri” kitabını da okumuştum daha önce. Başka kaynaklarla da birleştirilince o dönemden bu döneme uzanan tarihin tuğlalarını yan yana dizmek kolaylaşacaktır.
Bu konuda daha önce okuduğum bazı ideolojik ve tarihsel kitaplarla birleştirdiğimde, şimdi zihnimde Rus aydınlanmasını hem kendi ekseninde, hem de “Batı Avrupa” aydınlanmasının yanında ya da içinde bir yere oturtabildim ve bu konuda daha netleştim. Genelde kitap tavsiye etmekten kaçınırım, ama bu kitap Rus düşünce tarihini ve oradan günümüze günümüze uzanan kesiti anlamak isteyenler için okunması gerekli bir kaynak bence.
Erol Anar
Aşağıda kitaptan birkaç alıntı yayınlıyorum:
” Katerina’nın yönetiminin ilk yıllarının havası , lmparatoriçe’nin Akıl Çağı’nın düşüncelerine karşı gerçekte takındığı tutumdan tümüyle farklı olarak, Fransız Aydınlanması’nın düşüncelerinin Rusya’ya girip iyice yayılmasına ve genel olarak felsefeye canlı bir ilginin gösterilmesine elverişliydi . Bu ortam, l 750’lerde Moskova Üniversitesi’ne, St. Petersburg’daki Bilimler Akademisi’ne ve hatta Rus teoloji akademilerine5 egemen olan Wolffçülüğün* * * etkisinin kırılmasına yaradı ve Rusya’da, profesyonel filozofların işledikleri, dinin etkisinden kurtulmuş gerçek bir Aydınlanma felsefesinin doğmasına yol açtı.” s. 38.
“Desnitski’nin devletin yetkesinin (otoritesinin) kökenleri hakkındaki görüşleri de incelenmeye değer. Bu konuda, “toplum sözleşmesi” kuramına ilgi göstermeyip, devleti, insanların doğal eşitsizliğinden kaynaklanan tarihsel gelişimin bir ürünü olarak gördü.” s. 46
“Farmasonluk temcide, geleneksel dinsel inançlara karşı duyulan imanın bir bölümünün ya da tümünün yitmesinin olduğu kadar, feodal toplumun ve Kilise’nin yetkesinin çözülüp dağılışının ürünü olarak, dinsel yaşamın laikleştirilmiş özgül biçimlerinden biriydi. Novikov gibi geleneksel dinsel inançlarla rasyonalizm arasında yan yolda olan kimseler için, Mason locaları [ örgütü] hiyerarşik iç düzenleriyle, incelikli inançlarıyla ve davranışlarıyla Kilise’nin yerini alırken; Farmasonluk [ inancı] dinin yerini aldı.” s. 55
“Novikov 1777 yılında ilk Rus felsefe ve ahlak dergisi olan Uırennyi Svet’i ( “Tan”ı) çıkardı. Daha sonra [ l 780’lerde] gene Novikov tarafından yayımlanacak olan, ama aslında editörlüğünü Schwarz’ın yaptığı Vecernyaya Zarya ‘dan ( “Şafak”tan) farklı olarak, bu dergi tümüyle Novikov’un ürünüydü… Novikov özgün bir düşünür değild i ; öyleyse onun Rus düşünce tarihi içindeki önemli yeri özgünlükten kaynaklanmaz. N övikov daha çok, düşünceleri halkın anlayacağı biçime sokarak yaymakta usta büyük bir kişi düşünürdü.” s. 61-63
“Fonvizin, Batı Avrupa’ya karşı Panin kardeşlerden daha yoğun bir eleştirel tutum içindeydi ve “yasalardaki [yasada kalan] özgürlük” ile “gerçekteki özgürlük” ayrımını yaptı; yasa gözünde özgür görünmesine karşın, Fransız köylüsünün “gerçekte özgür” olmadığını, Rusya’daki köylülerden de kötü bir durumda bulunduğunu yazdı.” s. 77
“Akıl Çağı’nın Rusya’daki en radikal ve en tutarlı temsilcisi olan Aleksandr Radişçev’in, tam anlamıyla bir Akıl Çağı düşünürü olduğuna hiç kuşku yok… Başı kesilerek idam edilmeye mahkûm edildi, ama İmparatoriçe merhamet göstererek , cezayı Doğu Sibirya’daki llimsk’te on yıllık sürgüne çevirerek hafifletti. ” s. 8082.
“l . Aleksandr’ın yönetimde olduğu yılların ( 180 1 – 1825) temel niteliği, bir geçiş dönemi olmasıdır. Bu yıllar, bir yandan yeni bir yüzyıla, 1 9 . yüzyıla adım atılırken, öte yandan 18. yüzyıl düşüncesinde görülen eğilimlerin bir uzantısını, hatta onların doruğuna ulaştığı bir noktayı temsil eder. Çağın bu ikili doğası, kendisini her şeyden çok siyasal düşüncelerde, özellikle Karamzin’in tutuculuğunda ve Dekabristlerin devrimci düşüncelerinde ortaya koyar.” s. 105
“Karamzin, Aleksandr yönetimi sırasında Rus hükümetinin resmi tarihçisiydi. Edebi çalışmalarıyla , Radişçev’in bağlı olduğu Rus santimantalizminin en tipik temsilcisi oldu.” s. 106
“Dekabristlerin soylu kökenli oluşları,apaçık bazı sınırlamalar getirmişse de, Dekabrist ideoloji özünde çağdaş lıberalizm düşüncesinin bir örneğiydi. Dahası, eski düzenin temel direği olan otokrasinin yıkılmasını öngördüğü ölçüde de devrimci bir ideolojiydi.” s. 113
“N . Turgenyev Dekabrist ayaklanma sırasında ülke dışındaydı. Gıyabında ölüme hüküm giydi ; dolayısıyla yurda dönmedi. N. Turgenyev, Müraviyev’den ve (gizli derneklerin üyeleri olan ve silahlı bir ayaklanmaya karar vermiş bulunan) özel anlamıyla Dekabristlerden farklı biçimde, devrimci olmaktan çok bir reformcuydu.” s. 117.
“Bu tarihlerde, Rus mistikleri arasında en seçkin yeri olan kişi Labzin’di.” s. 132
Andrjev Walicki: “Rus Düşünce Tarihi (Aydınlanmadan Marksizme)”, İletişim Yayınları, Birinci Baskı: 2009, İstanbul.