Artemisia Gentileschi, 17. yüzyılda yaşamış İtalyan bir barok ressamıdır. Kadının her alanda yok sayıldığı, eve kapatıldığı, erkeğe muhtaç kaldığı bir çağda yaşayan Artemisia, kilise ve ataerkinin saldırılarına sanatıyla direnmiştir.
Artemisia’nın hikayesi, babasının ona resim eğitimi vermesi için bulduğu ressam Agostino Tassi’nin ona tecavüz etmesiyle başlar. Tassi soylu bir adam olduğu için kilise mahkemesince aklanır, hatta mahkeme Artemisia’yı iffetsizlikle suçlar, bekaret kontrolü adı altında tacize uğrar ve nihayetinde olayın üstü örtülür. Fakat Artemisia yaşadıklarını unutmaya ve unutulmaya hiç niyetli değildir. Sanatla ilgilenen kadınların, kocalarının ya da babalarının adıyla resimlerini imzaladığı bir çağda; Artemisia sanatını silaha dönüştürür.
Roma’da yayılan dedikodular yüzünden evlenerek Floransa’ya taşınmak zorunda kalan Artemisia, çalışmalarına burada devam etmiştir. Academia del Disegno’ya kabul edilen ilk kadın öğrencidir. Sanatı teknik olarak beğenilse de içerik olarak eleştirilir, çünkü resimleri “erk”eklerin hiç hoşuna gidecek cinsten değildir!
Dönemin kadın ressamları, anatomi ve nü çalışmanın engellenmesi yüzünden natürmort resimlere yönelmiştir. Fakat Artemisia dinsel ve mitolojik konuları ele alan çalışmalar yapmıştır. Seçtiği hikayelerin ortak özelliği ise güçlü kadınlar içeriyor olması, örneğin tecavüzcüsünü öldüren ya da düşmanıyla uzlaşmaktansa intiharı seçen kadınlardan bahsediyor olmasıdır.
Susanna ve Yaşlılar
Tevrat’tan esinlendiği bu tablo, Susanna’nın hikayesini anlatır. İsrailoğullarının Babil Sürgünü sırasında zengin bir tüccarın karısı olan Susanna, evinin bahçesinde banyo yaparken kendisini izleyen iki yaşlı adamın tacizine uğrar. Yaşlılar kadının istediklerini yapmasını, yoksa onu genç bir erkekle zina yapmakla suçlayacaklarını söylerler. Susanna karşı koyunca, tehditlerini yerine getirirler. Mahkeme tarafından yargılanan Susanna, zamanın kanunlarına göre ölüme mahkum edilir.
Oysa ki banyo yaparken iki yaşlı erkeğin tacizine uğrayan Susanna, erkek ressamların; Rubens ve Velazquez’in resimlerinde “durumdan rahatsız” yerine neredeyse “kendini teşhir etmekten ve erkekleri kışkırtmaktan hoşlanır” şekilde resmedilmiştir. Artemisia’nın tablosunda ise, çıplak ve savunmasız genç kadının, üzerine gelen iki erkek karşısında duyduğu “tiksinti ve rahatsızlık” açıkça hissedilir.
Tabloyla ilgili bir başka önemli ayrıntı ise, Artemisia’nın resimdeki iki adamı, babasını ve tecavüzcüsü Tassi’yi model olarak çizmesidir. Babasına ve tecavüzcüsüne duyduğu nefreti, tiksintiyi; kendisini model aldığı Susanna’nın yüzünde resmetmiştir.
Holofernes’in Kafasını Kesen Judith
Yahudi bir dul olan Judith, halkını Asurluların saldırısından kurtarmak için Asur komutanı Holofernes’i öldürecektir. Yanında hizmetçisi Abra ile Asur kampına sızar. Zamanla Holofernes’i kendine aşık eden Judith, bir ziyafet sonrasında baş başa kaldığı ve sarhoş olan Holofernes’in kafasını kılıcıyla keser ve şehrin meydanına götürür. Komutanları ölen Asurlular, şehri terk eder.
Bu tablonun esinlendiği hikaye böyledir. Birçok ressamın işlediği bu hikayeyi resmeden tablolarda Judith, elinde kılıç ve kesik başla olay yerini terk ederken görülür. Fakat Artemisia’nın tablosunda etrafa saçılan kanlar ve Judith’in soğukkanlı görüntüsü daha çarpıcı bir sahne ortaya koyar.
Daha önce bu konuyu işleyen Caravaggio’dan etkilendiği söylense de, iki ressamın resimleri karşılaştırıldığında; konuyu ele alış biçimleri oldukça farklıdır. Caravaggio’nun tablosunda elinde eğreti duran kılıcıyla Judith tedirgin gözükmektedir. Yardımcısı Abra ise kenarda elinde boğazına saracağı beziyle öylece beklemektedir. Fakat Artemisia’nın resminde Judith kararlılıkla tuttuğu kılıcıyla Holofernes’in kafasını kesmektedir. Yüzünde soğukkanlı bir ifade vardır. Yardımcısı Abra bu sefer Holofernes’in üstünde, hareket etmesini engelliyor; Judith’e yardım ediyordur.
Artemisia, Susanna ve Yaşlılar tablosunda olduğu gibi bu tablosunda da Holofernes’i, Tassi’yi model alarak çizmiştir. Judith ise kendisidir.
Artemisia’nın bugüne ulaşan 34 tablosu vardır. Ancak sanat tarihinde kimi zaman görmezden gelinmiş, kimi zaman babasının adıyla anılmıştır.
Döneminin erkek sanatçılarının aksine, kadını ruhsuz, anlamsız bakışlı ve en ciddi sahnelerde bile erotik çağrışımlarla işleyen kompozisyonlarda çizen resimler değil; kadının güçlü ve kararlı duruşunu resmeden tablolar yapmıştır Artemisia. Çünkü o, kadınların yok sayılmasının, kendi yaşadıklarının öfkesini akıtmıştır tuvallere. Her türlü kısıtlamaya, toplumsal baskıya, tecavüze, dinin baskısına ve ataerkiye karşı direnmiş, direnişini de sanatıyla buluşturmuştur.
Devrim Varol