Yaşam

Sosyal Adaletsizliğin Notaları

YAKTILAR GECELERİ, KÜLLERİ YAĞDI ÜSTÜMÜZE

Bu boşluk, anlamsızlık, yokluk hali iyi geliyor kafam yerindeyken. Ben yokum, babası para babası Berkecan yok, öteki olmak, kro olmak yok. Beni en başından fazla üreme hatası olarak gören, şimdi de sorun olarak algılayan siz yoksunuz. Onlar şimdi kopuşta. Peki, biz sorunun neresindeyiz?  

bonzai

YANSIN GECELER

Gece paralısı son model arabası bitmiyor merhabası
Taş gibi manitası akıyorlar aleme janti kankası
Bize gene Kezban tribi de cabası
Viskisi votkası cappucuno tayfası şekiller Dubai
Sabah otel odası ve batmıyor baba bank bitmiyor havası
Biz gibi garibana demli çay ablası
Kimi dolanıyor altında Porsche tipler müebbet bitmiyor force
Sanki Dan Bilzerian öptüğümün oğlu
Cüzdanı kaba diye seviliyor turşu
Yediği hep aynı hamburger patatesi
Araba lazım Florya’da galerisi
Babası mühendis oğlu kız delisi
İnşaatta mala vurur bizim gibi amelesi

Alıyım mı seni gece düşelim barlara
Ezelim paraları hunharca
İçelim biraları saçalım liraları
Bi daha mı geleceğiz dünyaya
Yasın geceler Pelinsu Eceler
Bitince paralar nerdeler
Hepsi bir hayaldi hepsi bir rüya
Manitanın ne işi var bu kroyla

Alıyım mı seni gece düşelim barlara
Ezelim paraları hunharca
İçelim biraları saçalım liraları
Bi daha mı geliceğiz dünyaya
Yasın geceler Pelinsu Eceler
Bitince paralar nerdeler
Hepsi bir hayaldi hepsi bir rüya
Manitanın ne işi var bu kroyla

Kiminin annesi okuyor sanar kızı
Merveler diyip geceye akar
Aga Timuçin’i Berk’i Berkecan’ı Mert’i
Her biri taktik yok bam bam
Havalı arabalar yatlar yazlıklar
Modayı takip edip manken gibi kasılanlar
Sonra bahşiş üstü kalsınlar
Hep samimiyetsin şaçma sapan tavırlar
Nişantaşı Ortaköy Bebek Beşiktaş
Yanıyor geceleri manitalar hep taş
Taksim Maçka Nispetiye Fulya
Topçusu Popçusu Kodamanı burda
Nasıl bir dava her şey para
Ama yaramıyor garibana yok öyle dünya
Düşünceler hakimse aramaz o zaman anlarsın her şey rüya

Alıyım mı seni gece düşelim barlara
Ezelim paraları hunharca
İçelim biraları saçalım liraları
Bi daha mı geleceğiz dünyaya
Yasın geceler Pelinsu Eceler
Bitince paralar nerdeler
Hepsi bir hayaldi hepsi bir rüya
Manitanın ne işi var bu kroyla

Söz-müzik: Heijan feat Muti

 

 

Sosyal adaletsizliğin notaları kulağa çok hoş gelmedi değil mi. Küçük bir küçümseme, müzik üsluplarına dair aşağılama ve sonunda bir duyarsızlık hali ile frekansı değiştirme tavrı. Müzik evrensel ama daha da önemlisi en hissedilebilen dil insanlar arasında. Aradığınızın ne olduğunu bilemiyorum. Yoğun, yorgun, stresli geçen günden huzurlu bir kaçış, günlük ilişkilerin duygusal çıkmazlarından arınma ya da biraz enerji isteği. Müzik ve isyanı yan yana getiremiyor ya da bir şarkıdan sosyolojik bir olgu çıkarmanın zor olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bir sevinç nidası, acı bir haykırış ya da yardım isteyen bir çığlık olabilir dinlediğiniz. Duyun ve anlayın diye söylendi. Duymak istemeyip daha bir sıkı yaslanabilirsiniz sisteme. Cahil insanların yanlış tercihleri deyip normal olmakta ısrar edebilir ya da daha masumca şans diye düşünüp şükredebilirsiniz. Ama sorun başka bir galaksinin sorunu değil yani yüzleşeceksiniz. Kendinizi onlardan korumak adına küçük küçük rahatınızdan feragat edebilirsiniz ama bu yüklü bir gerçek ve taşımak zorunda kalacağız yarın.

Yaşamın kenarından tutunan bir kenar mahallede başladı büyük ihtimalle yaşama. Ailesindeki herkes çalışmakla başlayıp sadece doymakla biten amaçla devam ediyorlardı hayatlarına. Yan komşuları açlıktan, karşı komşuları iş kazasından, çaprazındaki aile hastalıkla cebelleşiyordu belki de. Doymak amaç iken anlamı kim arar, kabulleniş idi anne ve babasının yaptığı. Küçük bir dünya da evlerine sığmıştı. O küçük dünyadan evlerine; odaları olan çocuklar, sosyolojiden bahseden okumuş adamlar, aşklar, arabalar, villalar tek tek sızıyordu. Bir insan olarak görüyordu, biliyordu, hissediyordu, anlıyordu ama dünyanın dışındaymış gibi tüm yetilerinden arınıp vasıfsızlaşması gerekiyor gibiydi aynı zamanda. Gittiği okulda ezberletilen tarihte ya da dayatılan matematikte anlam ihtiyacını karşılayamadı. Sevgi mi nasıl bir lütufsa gene seçmeceydi sadece birkaç öğrenciye. Yok sayılmak daha önce başladı ama en çok da öğretmeni yok saydığında zorlandı sanırım. Çalışmak iyi geldi para ile ölçülmeye var olmaya başlamıştı. Evinde de birkaç eşyayı değiştirebilmiş biraz daha kendini merkeze doğru ittire bilmişti. Sonra mı diğerlerinden farklı, en kötüsü eksik oluşu, gerçekleştiremediği potansiyeli, çalış çalışla giderek düştüğü boşluk, sevgi diye atan kalbi bunalttı onu. Benzer yaşamlar benzer arayışlar içindeki insanları bulmak sahte bir aidiyet kazandırdı ve kayıp bir dünyaya eklendi.

Elbette olayın sosyal boyutları bir hayli karanlık. Şehir büyüdükçe şehrin çevresindeki gettoların, şehrin içinde kalması yoksulun, ötekinin, muhalif olanın görünür olması anlamına gelir. Belirsiz kalan merkezin sınırları yeniden çizilmeli ve dışında kalan ayırt edilmesi gerekir. Sinsi bir kast modeli modern dünyanın temel işleyişidir. Yokmuş gibi olmalarıdır tatmin edici olan. Politik potansiyeli itibariyle de sisteme tehdit içeren bu semtlerin sakinleri (!) uzaklaşmalı ya da dağıtılmalıdır. Yakınlarda büyüyebilecek muhalif bir dalga, bir sel olup yıkmadan şehrin setlerini…

Büyüyen şehrin nimetleri de elbet zengine reva görüldü. Siyasi iktidar ve zengin, devamlılıkları için her şey pahasına birbirlerini besledi. Bu ilişkide uyuşturucunun kendisi ve uyuşturucu çeteleri, aranan en fonksiyonel çözüm oldu. Sosyoekonomik adaletsizliğin derince farkında ve her anlamda fırsat eşitsizliği mağduru olan bu gençler direnme potansiyelleri göz önünde bulundurularak hülyalı bir dünyaya gönderildi. Onlar kayıp. Kalanlar mı rant çetelerinin yıpratma politikaları ile karşı karşıya. Tanığı da olduğum Gülsuyu semtinde halk tehdit, haraç ve yaralamalarla giderek pasifize ediliyor. Binlerce mobesenin olduğu semtte, göz önünde uyuşturucu ticaretinin yaşanması ve güpegündüz silahla insanların yaralanması gibi olaylara rağmen kimsenin tutuklanmaması emniyetin, çeteleri koruduğu şeklindeki halkın iddiasını kanıtlar nitelikte. “Bizim bildiğimizi polis nasıl bilmez.” Cümlesi durumu en iyi açıklayan ifade sanırım. O cenahta herkes mutlu, şimdilik.

Hiç kimse fark etmemişti onları. Yokluğun çocuklarıydılar ve en çok yok sayılmaya maruz kaldılar. Yokluk içinde var olduklarına emin olmaya çalışmaktı belki de yaptıkları. Hey! ben sorun olabilirim ama buradayım işte. Sizinleyim, siz beni yok saydıkça ben bir soruna dönüşerek var oluyorum. Bildiğim tek yol bu, hissettiğim tek şey öfke. Duramıyorum artık çünkü siz gene alıştınız bu yeni sorun halime. Ve siz bir sorundan daha kaçarak uzaklaştınız. Belki güvenlikli sitelerden birine taşındınız benden uzak kalmak için, belki de gece dışarı çıkmayı bıraktınız beni görmemek için. Siz alıştıkça kendimi daha yok hissediyorum. Bu boşluk, anlamsızlık, yokluk hali iyi geliyor kafam yerindeyken. Ben yokum, babası para babası Berkecan yok, öteki olmak, kro olmak yok. Beni en başından beri fazla üreme hatası olarak gören, şimdi de sorun olarak algılayan siz yoksunuz. Onlar şimdi kopuşta. Peki, biz sorunun neresindeyiz?

“Yansın Geceler, Semt Oturuşu, Abin Dızo Bremın ve Bonzai Bom gibi şarkıları olan Heijan ismiyle tanınan Doğan Tarda, İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya başta olmak üzere 29 ilde aynı anda düzenlenen narkotik operasyonunda gözaltına alındı.” CNN Türk 28/11/2017

“Türkiye sentetik uyuşturucuya bağlı ölümlerin en fazla görüldüğü yaşandığı ülke” 2017 Dünya Uyuşturucu Raporu

“Daha bir ay önce Sayın Başbakan Yardımcısı  yaptığı  basın  toplantısında,  uyuşturucu  nedeniyle hastanelere  getirilen  çocukların  polise  bildirilmemesine  ilişkin  bir  düzenleme yapılacağını  söyledi.” Zekeriya Temizel (CHP İzmir milletvekili)

“İlk kez uyuşturucu madde kullanımının Van’da dokuz, Diyarbakır’da altı yaşına kadar düştüğüne dikkat çekerek, Van’da öğrencilerin 1 TL’ye uyuşturucuya ulaşabildiklerini söyledi.” Mahmut Celadet Gaydalı (HDP Bitlis Milletvekili)

“Türk Eğitim-Sen’in din eğitimi üzerine düzenlediği çalıştayda yaptığı konuşmada son 10 yıllık dönemde uyuşturucu kullanımının en az yüzde 200 arttığını iddia etti.”  Mustafa Destici (BBP Genel Başkanı)

“Kesin bir ifadeyle söylemek gerekirse Türkiye’de aile ve sosyal yaşamın  uçurumun  kıyısında olduğunu  görüyoruz.  Bakınız,  ülkemizde uyuşturucu kullanımı hızla artırıyor. Uyuşturucudaki artış  oranı  yüzde  678.  Burada  daha  önemli  olan  nokta uyuşturucu  kullanım  yaşının  10  yaşına  hatta  9  yaşına  kadar  düşmüş  olması, ilkokul  çağlarına  kadar  düşmüş  olması.” Çetin Arık ( CHP Kayseri milletvekili) 

Hediye Çınar Ekinci

Dünyalılar

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu