Türkiye uzun süredir bir turizm atağında. Tüm bu hızlı gelişim ve değişim sevindirici olduğu kadar endişe verici aynı zamanda. Turizmimiz sürdürülebilir olacak mı; sosyal, tarihi ve doğal dokuya zarar verecek mi?
Ülkelerin, turizmlerini sürdürülebilir kılabilmeleri için, var olan ve gelecekteki ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini hesaba katması gerekiyor. Bunu yaparken de ziyaretçilerin, çevrenin ve bölgede yaşayanların ihtiyaçlarını da hep göz önünde bulundurmak şart.
Sürdürülebilir turizm, bulunduğu ortamın çevresel kaynaklarından, doğal mirasından ve çeşitliliğinden istifade etmeli. Ev sahibi toplulukların halihazırdaki sosyo-kültürel yapısına saygı duymalı, yaşayan değerlerini korumayı amaçlamalı, kültürler arası anlayış ve toleransın gelişmesine katkıda bulunmalıdır. Daha da önemlisi, sürdürülebilir bir turizm faaliyeti veya yatırımı, uzun vadede ondan etkilenen tüm çevrelere dengeli sosyo-ekonomik katkı sağlamalı ve nihai olarak bölgenin refahını da artırmalıdır. Tabii ki bu, uzun ve meşakkatli bir yol. Hem güçlü bir iradeyi, hem de sonuçların sürekli gözden geçirilip yol boyunca ince ayar yapılmasını gerektiriyor. Ve etkilenen tüm tarafların geniş katılımını.
Şimdilik hayal gibi gelebilir. Ancak hayal kurmayı bırakmamış Kapadokya yerlisi bir turizm girişimcisinin bireysel çabası, gitmemiz gereken yöne işaret ediyor.
Göreme sırtlarındaki bir otelin sahibi olan Ali Yavuz, göz zevkini bozan çimento yapılara karşı en amansız savaşı verenlerden biri. Ancak Ali aynı zamanda, misyonu olan bir adam. Bir zamanlar Kapadokya vadilerinde binlerce güvercin sesi yankılanırdı. Güvercinler, vadi duvarlarının en tepelerine kendi yuvalarını oyarlardı
Göreme doğumlu Ali, şimdi konuklarına oda olarak sunduğu peri bacası odalarında eskiden evcil güvercinler beslermiş. “Hepsini sansarlar öldürdü,” diyor üzgünce. Ali şimdilerde, kimyasal gübre yerine güvercin dışkısının kullanıldığı geleneksel tarım yöntemlerini yeniden canlandırmaya kararlı. Üç sene önce, güvercinleri geri getirmek için bir proje başlatmış. “3.000 kuş satın aldik, daha sonra 35-40 kadar eski güvercinliği temizledik, kapılarını tamir ettik ve sansarları uzak tutmak için etraflarına demir ördük. Şimdiyse güvercinler, iki senedir tekrar yavruluyorlar ve gübreleri. yeniden tarlalarda kullanılıyor. Yerli ailelerin ortaklaşa kullanması için bir traktör satın aldık. Tabii buradakiler genelde emekli insanlar, genç nesil değil. Ancak gençler de babaları ve amcalarının nasıl çalıştığını görecekler ve eğer devam etmek isterlerse bu işin nasıl yapıldığını öğrenebilecekler,” diyor Ali. “Bana göre kültürümüzün en önemli yanlarından biri bu: Güvercinlikler nasıl yapıldı ve yüzlerce yıl nasıl kullanıldı?” Buradaki insanların çoğunun, eski mağara evlerinden taşınıp Avanos ve Nevşehir’deki modern apartmanlara yerleşmeye can attığı bir zamanda, bu cesur bir girişim sayılabilir. Ancak Kapadokya, her zaman hayalperestleri şereflendiren bir yer oldu. Öyleyse niye güvercinler ve organik tarım da bulmasın?
Sürdürülebilir turizm hakkında detaylı bilgi almak isterseniz:
tüsiad sürdürülebilir turizm raporu-2012
www. dunyalilar.org