Yaşam

Bağımlılık mı, özlem mi?

Toplu taşıma araçlarında, metroda, birbirinin yüzüne bakmamak için gözlerini kaçıran, gözlerini deviren, boşluğa, cama, tavana bakan çoğunluk için akıllı telefonlar adeta bir kurtuluş oldu. Yalnızca Türkiye’de değil, hangi ülkeye gittiysem ellerinde tıkır tıkır telefonuyla uğraşan, haber okuyan, komik video paylaşan, birileriye mesajlaşan ya da oyun oynayan insanlar çoğunluktaydı. Durum yalnızca Türk gençliğine özgü değil yani. Muhtemelen bir ihtiyaçtı bu: İletişimi yüz yüze, dolaysızca değil de, dolaylı olarak kurma ihtiyacı. Doğrudan ve yüz yüze iletişime göre daha az riskli, daha güvenli bir iletişim tarzı.

Ya da kalabalık bir şehrin içinde anonim bir hayat sürerken, tanımadığın çoğunlukla mümkün olduğunca az temas kurma arzusu. Tak kulaklığını müzik dinle: O an orada değilsin. Ne konuştukları önemli değil. Akıllı telefon, oyunlar, müzik ve kulaklık sayesinde nereye istersen oraya aitsin. Böylelikle kendini somut gerçeklikten ruhen uzaklaştırman mümkün. Üstelik çok daha renkli, ışıltılı ve eğlenceli. Emojiler filan. Bu durum o kadar eleştiriliyor ki, “neden böyle olduk?! Herkes elinde bir telefon, kurcalayıp duruyor!

teknoloji_tarih_duvar resimleri

BİZ NE ZAMAN BU HÂLE GELDİK!!!” diye yakınmalar o kadar arttı ki, hiç sormuyoruz kendimize: İnsanların yüzyıllardır özlemle beklediği şey tam da bu olmasın?

Belki de artık her an yüz yüze iletişim kurarak birbirimize tahammül etmek zorunda kalmadığımız için fazlasıyla memnunuzdur? İşini hâlletmek için dükkanlara, kargo firmalarına ya da devlet dairelerine gitmek zorunda kalmadığı için insanlar fazlasıyla memnundur belki? Temas etmeden, uzaktan, sakince ve güvenle iletişim kurmak insanlığın en büyük arzularından biriydi belki?

Birçok apartmanda Pazar günleri komşu dairelerden bağırış çağırış sesleri geldiği olur. Çünkü baba işe gitmez, aile bireyleri evde, bir aradadır. Öğlene kadar tahammül ederler birbirlerine -sonra patlama. Akıllı telefonlardan ve internetten sürekli yakınmak, “komşuluk öldü” deyip, komşusu akşam kapı zilinizi çaldığında “kim bu münasebetsiz, nerden çıktı şimdi?” diye serzenişte bulunmaya benziyor.

Bence çoğunluk hâlinden gayet memnun.

Hatta o kadar memnun ki, hiçbir şeyden şikayet etmeyen bir kitlenin elinden akıllı telefonunu ve evinden internet bağlantısını zorla alın, ayaklanma bile çıkartabilirler.

Yine de, ne icat edilirse edilsin, sevdiğin insanlarla, arkaplanda güzel bir müziğin eşlik ettiği hoş bir ortamda, yemek masasının etrafına toplanıp kahkahalar eşliğinde sohbet etmenin yerini hiçbir şey tutmayacak. Onun yeri ayrı…

Tamer Ertangil (www.ertangil.com)

www.dunyalilar.org

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu