Teneke Kutular…
Her kış geldiğinde, Van Gogh’un bu resmini anımsarım. Çocukluğumun bir bölümünü geçirdiğim Zonguldak/Kozlu 19 Mayıs Mahallesine giden Dere-boyunda bu görüntülere sık rastlamışımdır. Kadınlar ve çocuklar, evlere kömür taşıyan katırlardan dökülen kömürleri toplarlardı teneke kutularına. Yağmurun ıslaklığında suların içine ellerini daldırıp çıkaran kadınları ve çocukları unutmak ne mümkün.
Her yer simsiyah çamurdu. Akşam vardiya işçileri gelip giderlerdi vardiya düdüğü çaldığında. Dere boyu derme çatma kulübeler, bacasından çıkan simsiyah dumanlar hala gözümün önündedir. Sefalet diz boyuydu. Yoğun bir hengame vardı ortalıkta.
Van Gogh, misyonerlik amacıyla bir süre Belçika’da fakir bir madenci bölgesinde rahip yardımcısı olarak çalışmıştır. Buradaki madencilerin zor ve kötü şartlarını resimlerine yansıtmıştır.
Kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplarda gözlemlerini şöyle yansıtıyordu:
“ Burada gördüklerim bana Thijs Maris’in, ya da Albert Dürer’in eserini hatırlatıyor. Bu adamlar karanlık madenden gün ışığına çıktıklarında kapkaradırlar, baca temizleyicilerine benzerler. Evleri çoğu zaman küçüktür, onlara ev değil de kulübe denebilir, çukur yolların kenarına, ormana, tepelerin yamaçlarına dizilmiş, serpilmiştir bu evcikler. Şurada burada yosunla örtülü damlar görülür, geceleri sevimli bir ışık sızar ufacık camlı pencerelerden…”
Başka bir mektubu;
“Bu madenin işçileri genellikle zayıf, hastalıktan yüzleri solmuş, yorgun, yıpranmış, kavrulmuş ve vaktinden önce ihtiyarlamış adamlar, kadınların da hemen hepsi sapsarı ve solgun. Madenin çevresinde madencilerin perişan evleri, dumandan kapkara olmuş birkaç ölü ağaç, dikenli çitler, gübre ve kül yığınları, dağ gibi yığılmış kullanılmaz kömür tozları, vb… Maris burada seyrine doyulmaz bir tablo çizebilirdi…”
Buradaki kötü yaşam koşullarının onun ruhunu sarstığını da biliyoruz.
Zaman zaman çocukluğumun bu manzaralarında Van Gogh’un tablolarında yansıttığı benzer ışığı anımsarım. O ışığın kömür sobasının etrafına kurulmuş insanların gözlerine parlaması ne büyük mutluluktu. Gözlerimize kurduğu uyku’nun bizi düşlerin anka’sına yüklediği o günlerin özlemiyle!..
Osman Günay
www.dunyalilar.org