Kültür-Sanat

Uzun saçlı dev adam: Barış Manço

1 Şubat 1999 yılında hayata gözlerini yumdu Barış Manço ardından, 200’ün üstünde beste, 12 altın 1 platin albüm ödülü, 10.000’den fazla plaket, Japonya Onursal vatandaşlık ve Japon İmparatorluğu Şövalye Nişanı, Belçika kraliyeti Şövalye Nişanı gibi sayısız ödüller bırakarak. O dünyada en çok tanınan Türk sanatçısı, modern Çelebi, kültür elçisi, Türk etnik Rock müziğinin yaratıcısı, 7’den 77’ye herkesin sevgilisiydi…

Unutmadık seni, Unutamadık,  ne olur anla bizi…baris-manco1

 

O’nu, Barış Manço Rock Derneği Onursal Başkanı Serkan Hacıömeroğlu’nun  bu yazısı ile hatırlayalım…

Evet Barış Abi buralarda sensiz ne çok hıyar gibi hissediyoruz kendimizi. Dağlar halen yol vermiyor, bağırıyoruz hep bir ağızdan “Allah’ım güç bize sığındık sana “ diye…

Sen yokken Süleyman’ının beyhude geçmiş yılları ki bizimde…

Hala Kızı Zehra hala sizin evde yas tutmakta, Kezban sana dargın düğününe gitmeyip sarı bilezik takmamışsın. Osman seni dinleyip canına kıymadı ve Şerife ile evlendi 2 çocukları oldu biri Ozan biri Ceylan. Arkadaşın eşeği hiç sorma sen gittiğinden beri hala o köşede ağlıyor. Pınarlar buz gibi lakin Nazo Gelin seke seke atlamıyor artık çaydan. Hal halı ise çoktan çıkarmış “Barış gelsin takarım” diyor. Bal Sultan’dan haber var seni sormuş geldi mi diye… Bir bilse olanları.

Ali’nin yazdığını Veli bozmuyor da çünkü Ali bir şey yazmıyor artık küsmüş “Barış gelsin sonra” diyor.

Gün buralarda çoktan döndü ve simsiyah bir gecenin koynunda sensiz yapayalnızız. Komşu kızı Düriye pencereleri açmaz, hendekler kapanmaz olmuş, nane limon kabuğu “şifa vermeyeceklerini” domates, biber, patlıcan “yemeklere katılmayacaklarını” söylediler.

Senin yokluğunda biz yine sevdalandık ama aynalı kemer takan birine değil. Artık takılmıyor buralarda aynalı kemer. Burada herkes geri gelmeni bekliyor, anlıyorsun değil mi? Sabret gönül sabret diye haykırıyoruz, ölüm Allah’ın emri muhakkak lakin ayrılık olmasaydı keşke… Hayır hayır yüz bin kere hayır inanmıyoruz buna.

Nerede uzun saçların, sahilde mi kaldı yoksa bakışların? Şunlara bak Barış Abi renkleri vermiyorlar çocuklara. Yolumuz yine gurbete düştü, O da nesi bütün Japonlar kara sevdaya tutulmuş. Bak biri Moda’ya doğru koşuyor hay aksi sarı çizmesi kirlenmiş, önemi yok Barış’sız o gelirse yıkarım diyor. Dün yine misafirler geldi, seni konuştuk kırık fincanı nasıl yapıştırdığını anlattım. Bal böcekleri hala çok kızgın penceremize bile konmuyorlar, Barış gelmez ise gideriz diyorlar. Yeni evliler bile gerdek gecesinde lambaya püf demiyor artık, bizim Mehmet sevdiği kızı aldı sonunda babası Nuh deyip Peygamber demiyordu ya dedi şimdi. Ancak bu seferde inadına Barış gelsin şahitleri olsun diyor. Gül bebeğinden hala haber yok. Dağlar küskün yol vermiyor. Kol düğmeleri apayrılar…

Sensizliğin nasıl olduğunu biz biliriz biz biliriz! Ha unutmadan dut ağacını kestirmedik ama hamburger lahmacunu geçti buralarda. Kızma ama bir şey yapamadık. Halil İbrahim Sofrası dolu ama kimse yok başında sen gelirsen toplanıp yiyeceğiz. O günden beri Gülpembe mos mor olmuş ağlıyor güzel günleri hatırlıyoruz ama ne fayda sen yokken Binboğa’nın kızı bile kızıp seher vakti çıktı yola… Az daha unutuyordum: Ahmet Bey’in ceketi çoktan ders oldu bize ancak sensiz çok kirli yıkayan yok ceketi. Her sahile çıkışımızda sen geliyorsun aklımıza bizden öte bizden ziyade oluyorsun kalbimizde. Demiştin ya ömrümün sonbaharında bir avuç dostum var diye, yanıldın. Onlar bir avuç düşman, milyonlarca dostun var aslında. Senden sonra bazı şeyler yazıldı ya aldırmadık ama arkanda bıraktığın Genç Osman’lar haykırdı : “iftira atmayın Barış’a” Katip almış kalemi yazıyor ama gözleri nemli. Yokluğunda çok beyhude geçmiş yılları ki bizimde öyle. Gel bak hala susturamadık Fatma Teyze’yi, Salih Öğretmen’i. Can dostun çomar bile hala ağlıyor.

Sakız Hanım ile Mahur Bey çok yalnız senden sonra çiçek koyan yok kabirlerine. Zalim Sultan geri gelsin O’nu üzmeyeceğim diyor. Canı kaymak isteyenler cebinde manda taşıyor ama ne fayda kaymakların tadı yok ki sensiz.

Ne olur Barış Abi bir sabah erkenden gel seherle gel. Dıral Dede düdüğünü çoktan çaldı ki sen gittin ama giden sadece bedenin oldu aslında. Dört kapı önünden eminiz ki geçebildin. Giderken sen bizden müsaade almadın ama biz senden alacağız.

Müsaadenle Barış Abi seni hiç unutmayacak ve unutturmayacağız. 

Dünyalılar

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu