Çocuğun bütün gününün programlanmış olduğu ebeveynlik giderek yaygınlaşmaya başladı. Öğünler hazırlanmalı, dişler fırçalanmalı, oda düzenli, temiz tutulmalı, ne giyeceğine karar vermeli, ailenin bütün üyelerinin programları çocuğa göre ayarlanmalı ve bütün bunlar için olabildiğince erken kalkmalı, hatta mümkünse hiç uyumamalı….
Susan Sachs Lipman, yazdığı kitapta ebeveynliği giderek altından kalkılmaz bir yüke dönüştüren aşırı programlı ve yüklü pedagojik anlayışı eleştiriyor. Time Dergisi’nden Bonnie Rochman’ın Lipman’la yaptığı söyleşiyi sunuyoruz…
Susan Sachs Lipman, şimdi 16 yaşında olan kızı Anna’yı büyütürken ne kadar zorlandığını, özellikle okul öncesi dönemde yaşadıklarını hatırlıyor. “Ansızın hayatımız içinden çıkılmaz zorlukta bir hal aldı ve böyle olmaması gerektiğini düşünüyordum” diye anlatıyor bu dönemi Lipman. Şimdi ise Children and Nature Network adlı bir sivil toplum kuruluşunda sosyal-medya direktörlüğü yapıyor.
Bir gün kızını arabayla okula bırakırken böyle olmaması gerektiğine karar vermiş. Arabayı bırakıp, kızıyla okula yürümüş ve biraz daha yavaşlamasında hiçbir mahzur olmayacağını düşünmeye başlamış. Birkaç hafta önce yayınladığı Fed Up with Frenzy: Slow Parenting in a Fast-Moving World (Bir Anne Nasıl Çıldırır: Hızlı Bir Dünyada Yavaş Ebeveynlik) adlı kitabında hem deneyimini paylaşıyor hem de yaptığı araştırma ve gözlemleri anlatıyor.
Nasıl yavaşlayabileceğimiz konusunda bir tavsiyeniz var mı?
Hepimizin çocuklarımızın gelecekleriyle ilgili binlerce endişesi var. Ne zaman iyi bir üniversiteye gidecekler? Üniversitede nasıl bir öğrenci olacaklar? Sonra ne olacak… Eğer bugüne odaklanmayı biraz daha becerebilsek, hem kendi hayatlarımızdan hem de ailemizle geçirdiğimiz zamandan daha çok keyif alabiliriz.
Fakat bu endişeler biraz da dünyanın bildiğimiz koşullarının değişmesinden kaynaklanmıyor mu?
30 yıl önce çocuklar bugünden çok daha fazla boş vakte sahiplerdi, bugünse hep meşguller. Amerikalıların yarısı düzenli olarak eve iş getiriyor, çalışan anneler zamanlarının yüzde 40′ını birçok işi aynı anda yapmak için kullanıyorlar. Dünya değişiyor, benim çocukluğumdaki dünyaya hiç benzemiyor. Bu değişimin büyük bir bölümü de teknolojiden kaynaklanıyor. Teknoloji kötü bir şey değil. Fakat teknolojiden bir miktar uzak durabilmek de çok önemli ve benim asıl bahsettiğim de bu. Sürekli e-postaları kontrol etmek yerine, çocuklarla geçirebileceğimiz zaman, onların kendi başlarına yapabilecekleri şeyler ayarlayarak, kendimize ayırabileceğimiz zaman ve özgürlük duygusu çok önemli.
Fakat okul dışı ilave eğitim programlarından uzak durmak da imkânsız gibi görünüyor.
Aileler çocuklarına ellerindeki bütün imkânlarla iyi bir gelecek hazırlamak istiyorlar. Ama bununla birlikte oyuna, boş vakte ve birlikte zaman geçirmeye yeterince değer vermemeye başladık. Şimdi yavaş yavaş bütün bu etkinlikleri yapmanın çok da faydası olmayabileceğini duymaya başladık. Aslında çocuğun kendi başının çaresine bakabileceği durumlar yaratmak sanki daha iyi bir şey gibi görünmeye başladı. Çünkü bu şekilde çocuk sürekli başkaları tarafından yönlendirilmek yerine, kendi yolunu bulmayı öğreniyor.
Önerdiğiniz ebeveynlik tarzı bir hayli devrimci. Eğitimlerine bu kadar odaklanarak aslında çocuklara iyilik yapmış olmuyor muyuz?
Bütün gücümüzle çocuklarımızı eğitmeye ve onları hayata hazırlamaya çalışıyoruz. Ama yaptığımız her şey onlar için iyi olmayabiliyor. Söylediğim tek şey biraz yavaşlamak, her şeyi hızla yapmak yerine sindire sindire yapmak gerektiği aslında. Hızla davrandığımız için birçok şeyi olması gerektiğinden önce yapmış oluyoruz, fakat özellikle okul öncesinde çocukların boş zamana, kendi başlarına oynamaya ve dünyayı kendi gözleriyle keşfetmeye ihtiyaçları var. Kızım 3-4 yaşındayken futbol oynamaya merak sardı. Bunun için haftada birkaç kez antrenmana gitmesi gerekiyordu ve bu onun için de benim için de bir dolu zaman demekti. Bu yaşta bir çocuk için bu kadar ciddi bir çalışma düzeninin gereksiz olduğunu düşünüyordum. Sonunda futboldan sıkıldı ve biz de antrenmanları bıraktık. Cumartesi sabahları diğer çocuklar futbol oynarken, onun boş zamanı oldu, bazen parkta, bazen mutfakta geçirdi bu zamanı. Birlikteydik aynı zamanda. Liseye başladığında ciddi bir atlet olmuştu, şu anda üç ayrı takımda birden oynuyor, su polosu, dağ bisikleti ve lacrosse (hokey benzeri bir oyun). Biraz daha büyüdüğünde sporla ilgisi başka türlü devam etmeye başladı. Şimdi bana bu daha doğal görünüyor, çünkü kendisi seçti. Ve bunun yanında daha küçükken bütün o vakti birlikte geçirebildik.
Diyelim ki bir anne ya da baba yavaşlamaya karar verdi… Ne olacak sonra, o zaman nasıl doldurulacak? Ya da doldurulacak mı?
Sürekli ne yapacağımızı düşünerek endişeleniyoruz. Bazen hiçbir şey de yapmayabiliriz. Bu bir zihinsel durum. Komşu edinin, film izleyin. Bütün bunlar çok demode gibi görünebilir ama aynı zamanda size kendinizi iyi hissettirir, çünkü basit ve sıradandırlar. Her yaz açık hava sinemasına gidiyoruz birkaç kez komşularımızla birlikte. Bir parça battaniyenin üzerine uzanıp filmimizi seyrediyoruz. Başka bir gün gazete kâğıdından gemiler yapıyoruz ve eğleniyoruz kendi aramızda. Tek başıma öylece oturup müzik dinliyorum, bu esnada çocuklar da bahçede oynuyor.
Yavaş ebeveynliği birkaç cümleyle tanımlasanız…
Bazıları bizlerin yaptığı etkinlikleri görüp “ama siz de yavaş değilsiniz ki” diye dalga geçiyor. Yavaşlık olduğun yerde durmak değil ama yaptığın şeylere hakkını vermek, onlara gerektiği kadar zaman harcamak diyebiliriz. Bazen bir hafta sonu olsun tembellik edeyim dersiniz, üstlendiğiniz bütün o sorumlulukları unutmak istersiniz, canınız partiye gitmek, eğlenmek falan da istemez. O zaman suçluluk duymadan tembellik etmelisiniz. Böyle yapmazsanız o hızın bedeli size de ailenize de çok yüksek olabilir…
Geçmişe özlemin her zamankinden fazla olduğunu görüyoruz…
Pek çok insan hatırladıkları dünyaya dönmek istiyor. Hayatımı sosyal medyadan kazanıyorum. Ama işimi bitirdiğim anda ekrandan uzaklaşıp gerçek dünyaya dönüyorum. Basit, sıradan, eski moda etkinliklerden hoşlanıyorum. Evimde zaman geçiriyorum. Mutfağımda canımın istediği yemeği yapıyorum. Aslında yavaş ebeveynlik dediğim şey şu: Kendimi unutmadan yaşamaya devam ediyorum…
Kaynak:www.uzunçorap.com