Günümüzde artık herkes bir yazar. Canı sıkılan beş dakikada bir blog sayfası açıp yazmaya başlayabilir, üstelik bundan parada kazanabilir. Blog açmak istemeyen ise sosyal medyada zaten sabahtan, akşama methiyeler düzmekte…
Ancak yazarlık bu kadar kolay bir iş mi gerçekten. Bunu bir ustanın bakış açısından okuyalım…
Yeni doğan bir bebeğin poposuna vura vura şu sözler kafasına sokulmalı:
“Yazı yazmamalısın! Yazı yazmamalısın! Yazar olmamalısın!”
Yine de yazarlık eğilimleri göstermeye kalkarsa, bu kez sevgiyle vazgeçirmeye çalışılmalı. Sevgi de işe yaramazsa, pes edip “kayıplar” listesine eklenmeli. Yazarlık öyle bir kaşıntı ki, tedavisi yok.
Yazarın yolu baştan sona dikenler, çiviler ve ısırganlarla kaplı, dolayısıyla aklıselim sahibi insan ne yapıp edip yazarlıktan uzak durmalı. Yine de, tüm uyarılara karşın, kaçınılmaz yazgı kişiyi yazarlık yoluna iterse, bu talihsiz, başına gelecekleri hafifletmek için şu kurallara uymalı :
1. Yazarlığı zevk olsun diye yapmanın, onu meslek edinmekten daha iyi bir yaşam sağlayacağını bilmeli.
2. Edebiyat arenasında başarısızlığın başarıdan bin kat daha iyi olduğu kulağına küpe olmalı.
3. “Sanat için sanat” yapmanın, acınası bir malzemeyi işlemekten daha avantajlı olduğunu aklından çıkarmamalı.
4. Tercihen genç bir asilzade ya da bir lise öğrencisi olmamalı.
5. Mutlaka akli melekeleri yerinde olmalı ve yazarlıkta deneyim edinmeli.
6. Çekingen olmamalı; önüne kağıdı koyup, eline kalemi alıp, aklına geleni yazmalı, sonra dosyasını kapıp yayınevi yayınevi dolaşmalı, kabul ettiremezse yılmayıp kendisi bastırmalı.
7. Kitapları basılan ve okunan bir yazar olmak için mutlaka okuryazar olmalı ve en azından arpa tanesi kadar yeteneği bulunmalı.
8. Dürüst olmalı: çalıntı bir şeyi özgünmüş gibi sunmamalı, aynı kitabı iki yayınevinden birden çıkarmamalı, yabancı kökenli bir şeyin yerli olduğunu savunmamalı.
9. Gerçek yaşamda olduğu gibi, basılı sözcükler dünyasında da edepli davranmalı; başkasının nasırına basmamalı, mendiline sümkürmemeli, tabağındakine el uzatmamalı.
10. Yazmaya başlamadan önce bir tema seçmeli, ama Amerika’yı ikinci kez keşfetmiş ya da barutu ikinci kez bulmuş olmamak için, çiğnene çiğnene tadı kaçan sakıza dönmüş temalardan uzak durmalı.
11. Hayal gücünü özgür bırakmalı, ama eline hakim olmalı; ne kadar kısa ve öz yazarsa, o kadar sık ve zevkle basılacağını unutmamalı.
12. Şöhret peşinde koşmuyorsa ve dayak yemekten korkuyorsa takma ad kullanmalı, ama asıl adını ve adresini yayınevine bildirmeyi ihmal etmemeli.
13. Ücreti kitap yayımlandıktan sonra almalı, gelecekten yemek anlamına gelen avanstan kaçınmalı.
14. Aldığı parayı canı nereye isterse oraya harcamalı.
15. Son olarak, bu kuralları bir kez daha okumalı.”
Kaynak: Kitaplık Dergisi – Nisan 2004