Kültür-Sanat

Yeşilçam’da Bir Aylak: Turist Ömer

Turist Ömer bir düzen bozucudur aynı zamanda, kentlidir ama kuralsız bir kentli; trafiğin ortasından yürür, trafik polisi onun için bir otorite değil, trafiği aslında karıştıran bir dalga unsurdur hatta. Bu anlamda bilindik algının dışında ters bir algı oluşturur Turist Ömer çünkü ona göre yolun ortasından yürümek değil, düzenli akan trafiktir, düzendir, sorun olan.

turist-omer
Avare, aylak, başıboş gezen, serseri bu kelimelerin toplumsal algısını düşündüğümüzde, çalışmanın kutsandığı modern kapitalist toplum için çok da olumlu anlamlar ifade etmediğini görürüz. Ancak avareler, aylaklar toplumsal durumun içinde tüm öteleyici bakışları üzerilerinde hissederek var olmaya devam ederler. Onlar tembelliğin kitabını yazmış, paraya tamah etmeyen, çizgisel bir zamanın içinde değil, kendi belirledikleri zamanın içinde yaşayan, bir işte dikiş tutturamayan bireylik durumlarıdırlar. Türkiye sineması açısından duruma baktığımızda ise bu kalıplara en uygun karakteri Sadri Alışık tarafından canlandırılan, Turist Ömer karakterinde görürüz.

1964 yılı yapımı Hulki Saner tarafından yönetilen Turist Ömer filmi Yeşilçam sineması içerisinde önemli yere sahip olmakla birlikte coğrafyamızın sineması içerisinde aylaklığa ve avareliğe övgü düzen bir konumda yer alması bakımından önemlidir.

Avare kelimesi “işsiz, güçsüz, başıboş” gibi anlamlara gelmektedir. Ancak avare sadece başıboş gezmez, avare avare dolaşırken aynı zamanda çevresinde gördükleri ile ilgili düşünür, yorumlarda bulunur, anlamlandırmaya çalışır (Pösteki, 2013: 173). Filmimizin karakteri Turist Ömer içinde bu durum geçerlidir. O oradan oraya yollarda dolaşırken “herkese talih bize kör Salih” diye dünyaya söylenirken, hem sitemli hem de kaygısız bir profil çizer. Turist Ömer bir düzen bozucudur aynı zamanda, kentlidir ama kuralsız bir kentli; trafiğin ortasından yürür, trafik polisi onun için bir otorite değil, trafiği aslında karıştıran bir dalga unsurdur hȃttȃ. Bu anlamda bilindik algının dışında ters bir algı oluşturur Turist Ömer çünkü ona göre yolun ortasından yürümek değil, düzenli akan trafiktir, düzendir, sorun olan.

Tembellik modern toplum için bir kusurdur, tembel olan çalışmayan, miskinlik eden, toplumsal gözün iktidarında dışlanır. Ona tiksintiyle yaklaşılır. Çünkü günümüz dünyasında çalışmaya kutsiyet atfedilir. Weeks Çalışma sorunu adlı kitabında çalışma zamanının kısaltılması ya da az çalışma gibi taleplerin bile bulunduğumuz dünyada ütopik bir algısı olduğundan söz eder (2014: 236). Lafargue ise yıllar öncesinden çalışmanın kapitalist üretimin insanın gözünün yaşına bakmayan yasasından bahsederken şöyle der; “Emekçiler, üretici sermayelerin birikimine katkıda bulunarak, ücretlerinin bir kısmını er ya da geç elinden alacak olaya katkıda bulunurlar (2014:23).” Turist Ömer karakteri bu açıdan düşünüldüğünde günümüz dünyası için ütopik bir karakter olarak bile tahayyül edilebilir. O kapitalist üretimin döngüsüne hizmet etmez ona göre yaşamın anlamı “sokaklarda aylak aylak gezmek”tir. Oto yıkama gibi geçici işlerde çalışır, paraya tamah etmez ve kendi deyimiyle hiçbir işte tutunamaz.

Modern toplumun zaman algısı çizgisel bir seyirde devam eder. Günümüz insanı için zaman, saatlerin, yelkovan ve akrebin hareketi içerisine hapsedilmiş bir yaşamsal pratik anlamına gelir. Ne zaman nerede olacağımız, kaçta yatacağımız, kaçta kalkacağımız hesaplanmış ve yaşamımız düz bir çizgide hareket etmeye koşullanmış, bir varlık durumuna dönüşmüştür. Zaman o kadar belirlidir ki “boş zaman” olarak tanımladığımız kendi zamanımızda ne yapacağımız bile birileri tarafından belirlenir. Dellaloğlu’na göre modern olmak öncelikle kendine özgü bir zaman kavrayışıyla ile de ayırt edilir. Modern zamanlar tarihsel zamanlardır; doğrusal, geri dönülemez, tekrarlanamaz ve kaçınılmaz bir biçimde ilerleyen (2012:33). Bu devamlı ileriye yönelik olarak sabit bir çizgi çizen zamanın dışında yer almak aynı zamanda toplumun, ahlȃksal normların ve kapitalist üretimin dışında yer almak anlamına gelir. Turist Ömer karakteri tamda anlattığımıza uyan bir tip oluşturur. Onun zamanının belirleyeni kendisidir. Belli bir zamanda uyumak ya da uyanmak gibi bir derdi yoktur. Bazen serin bir tepenin yamacında, bazen de sahilde bir bankın üzerinde uyur kendi deyimiyle “nerde akşam orda sabah” bir yaşamdır onun sahip olduğu ve izleyicinin arzularının karşılığıdır bir bakıma çünkü dayatılan zamana esir düşmüş izleyici tamahkȃr bir şekilde izler onu. Mutludur Turist Ömer; yaşamdan beklentisi sınırlıdır, küçük hesaplar üzerine kurulu bir düzeni yoktur, “neşesini bulunca dalgasına bakan”, bulabildiğince “sabahları bir kadeh, akşamları beş kadeh” yaşamın hazzını alan bir karakterdir ve belki de bu nedenle bu kadar çok sevilmiş ve sinema içerisinde yer etmiştir. İzleyicinin düz dünyasında, yamukluklar çekmiş ve var etmiştir kendisini.

18_b

Ulus Baker’e göre sinemanın “toplumsal tipler” yaratmak gibi bir derdi olmalıdır. Bunun anlamı Simmel’in anlatımıyla şuna karşılık gelir; toplumsal tipin var olması için onun bir üst kurum tarafından tanımlanmış olması gerekir. Örneğin; yoksulu “yoksul” yapan onun bir vakıf ya da kurum tarafından yardım edilebilir olarak görülmesine bağlıdır (akt. Baker, 2010). Turist Ömer karakteri üzerinden durumu düşündüğümüzde bir anlamda bunun başarılmış olduğunu söyleyebiliriz. Karakter bir anlamda toplum tarafından kategorize edilmiş bir anlama sahiptir. Aylaklık ya da avarelik algısının özellikleri “kurgulanmış” bir karakterde vücut bulmuştur. Örneğin; filmde dolmuşta Bedia karakterinin ona bakışı bu algının yerleştirilmesi ile ilişkilenir. Bedia’ya göre; onun yeri dolmuş değil köprü altıdır. Bu durum bize aylaklığın ya da avareliğin toplumsal algıdaki kuruluşunun göstergesidir. Aylak olan, başıboş gezen, avarelerin toplum içinde yeri yoktur. Gözden uzak olmalı, kalabalığın dışında yer almalı, “düzeni” bozmamalıdır.

Turist Ömer karakteri farkında olmadan hatalar yapar, 1964 yapımı filmde de benzer bir durum söz konusudur. Banka için dağıtacağı reklam paraları yerine çantaları karıştırır ve gerçek paraların olduğu çantayı alır. Büker’e göre; Turist Ömer günah keçisidir. İşlemediği suçlardan ötürü başına gelmeyen kalmaz, filmin sonunda kurtulur ve böylece kendisini aşağılanmış olarak duyumsayan tüm aylaklara umut dağıtır (2013: 148). Günah keçisi çok eski bir gelenektir. Campbell “Günah Keçisi” adlı kitabında bu geleneğin “suçlama” ile ilişkisini kurar, hȃtta ona göre; Adem’in Havva tarafından kandırıldığına olan inanç ilk suçlamalarımızdandır (2013). Kearney ise; “günah keçisi” olarak seçilenin bir toplumun yabancıları, ötekileri olarak belirlendiğine gönderme yapar ki haklılık payı yüksek bir değerlendirmedir (2012). Turist Ömer üzerinden durumu düşündüğümüzde en başından beri belirttiğimiz gibi, toplumsal normların, çalışmayı kutsallaştıran modern kapitalist toplumun dışında bir karakterin hem suçlanmak için hem de “öteki” olarak kurulmak için uygun bir konumda olduğunu söyleyebiliriz. Toplum için kendi tek kalıp algısının dışında olan her suçu işleyebilecek bir algıyı barındırır. Bu durum Turist Ömer içinde geçerlidir, İşlemediği suçtan cezalandırılır. Çünkü; aylaktır, avaredir, uyumsuzdur.

Film kendi dönemi içerisinde toplumsal bir tip yaratabilmiş olması, tüm modernleşme kaygılarının hissedildiği bir zamanda, o algının dışında bir anlatıma sahip olması bakımından Türkiye sineması içerisinde hȃlȃ önemli bir yere sahip. Her şeyin paraya, çalışmaya, sınırlı bir zamansal algıya hapsedildiği günümüz izleyicisi içinse oluşturduğu aylaklık övgüsü bir nefes alma sebebi olarak görülebilir.

Kısacası: “Turist Ömer derler onun adına, pişman olur bakmayanlar tadına.”

Emek Erez

Dünyalılar

Kaynakça

Baker, U. (2010), Kanaatlerden İmajlara “Duygular Sosyolojisine Doğru”, İstanbul: Birikim.

Büker, S. (2013), Avare Kitabı, “Türk Sinemasında Avare”, (Der. Emine Gürsoy Naskali), İstanbul: Kitabevi Yayınları.

Campbell, C. (2013), Günah Keçisi, “Başkalarının Suçlarının Tarihi”, İstanbul: Ayrıntı.

Dellaloğlu, B. (2012), Benjaminia: Dil Tarih ve Coğrafya, İstanbul: Ayrıntı.

Kearney, R. (2012), Yabancılar, Tanrılar Ve Canavarlar “Ötekiliği Yorumlamak”, İstanbul: Metis.

Lafargue, P. (2014), Tembellik Hakkı, (Çev. Işık Ergüden), İstanbul: Kırmızı Kedi.

Pösteki, N. (2013), Avare Kitabı, “Yeşilçam’da Avareler: Turist Ömer’in Göçebeliği”, (Der. Emine Gürsoy Naskali), İstanbul: Kitabevi Yayınları.

Weeks, K. (2014), Çalışma Sorunu: “Feminizm, Marksizm, Çalışma Karşıtı Politika ve Çalışma Sonrası Tahayüller”, (Çev. Tamer Tosun), İstanbul: Ayrıntı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu