Ağlayan Çocuk resmini bilirsiniz. Bir zamanlar özellikle 1980’lerde çok popülerdi. Kırtasiyecilerin vitrinlerinden minibüslerin arka camlarına, birçok evin duvarında arzı endam eylemediği yer kalmamıştı.
Ağlayan Çocuk, sadece memleketimizde görülen bir fenomen değildi. Öyle ki İngiltere’de 1950’lerden beri 250,000 adet Ağlayan Çocuk resmi satıldığını ileri sürenler var. Mesela resmin Brezilya’da da bir zamanlar, bir hayli şöhret kazandığı biliniyor.
“Ağlayan Çocuk”, İtalyan ressam Bruno Amadio’nun bir eseridir. Daha çok Giovanni Bragolin olarak tanınan sanatçı, Franchot Seville adını da kullanmış ve tablolarında “J. Bragolin” imzasını kullanmıştır. Eserlerinde, kimilerince “Çingene çocuklar” olarak anılan, ağlayan çocukları resmetmiştir.
1911-1981 yılları arasında yaşayan Amadio, Venedik’te ressamlık ve restoratörlük yapmış ve turistlere yönelik ağlayan çocuk resimleri üretmiş ve bunların reprodüksiyonları dünyanın dört bir tarafında basılmıştı.
Vasatın altında bir sanat değerine sahip olan Amadio’nun yaklaşık 65 adet ağlayan çocuk resmi ve özellikle de “Çiko” ülkemizde, bereket-merhamet-acıma-şefkat gibi duygularla tüketilse de sınırlarımızın dışında oldukça kötü bir şöhrete sahip. İşte o lanetin hikayesi
4 Eylül 1985 tarihinde, İngiliz tabloid gazetesi “The Sun” da bir haber yayınlanır. Ron ve May Hall çiftinin Güney Yorkshire’daki evleri yanmıştır. Ron’un itfaiye görevlisi kardeşi Peter Hall, gazeteye bir açıklama yaparak enkaza dönen evde hasar görmemiş bir Ağlayan Çocuk tablosu bulduklarını bildirir.
Bundan sonra İngiliz basınında çıkan konuyla ilgili haber başlıkları şöyledir :
9 Eylül 1985 tarihli The Sun, bu kez, evinde çıkan yangın sonrası, ciddi yanıklar yüzünden ölen Grace Murray’in sahip olduğu Ağlayan Çocuk baskısının hiçbir zarar görmediğini yazar.
21 Ekim 1985, The Sun: Parillo Pizza Sarayı bir yangınla tahrip olur ancak Ağlayan Çocuk baskısı yine kurtulmuştur.
24 Ekim 1985, Daily Mail: Güney Yorks’da oturan Kevin Godber ailesi bir yangın sonucu evsiz kalır; Ağlayan Çocuk baskısı yine hasarsızdır ve üstelik yanındaki diğer resimler yanmıştır.
25 Ekim 1985, The Sun: Merseyside’daki bir ev patlamayla yok olur. Ancak oturma ve yemek odalarındaki iki Ağlayan Çocuk baskısına bir şey olmamıştır. Evin sahibi Bay Amos uğursuz resimleri yok eder.
26 Ekim 1985, Shropshire Star: Eski bir itfaiyeci olan Fred Trower’ın evi yangında hasar görür. Evin holünde Ağlayan Çocuk tablosu vardır.
26 Ekim 1985, Western Morning News: Bir lokantanın sahibi olan George Beer’in işleri iki Ağlayan Çocuk baskısına sahip olduktan sonra bir yıl arayla çıkan iki yangınla bozulmuştur.
31 Ekim 1985, The Sun: Sandra Jane Moore’un evi, arkadaşının Ağlayan Çocuk resmini punk saç gibi boyayınca sular altında kalır. Forest Hill’de yaşayan Bayan Woodward, oğlu, kızı, eşi ve annesinin ölümleriyle ilgili Ağlayan Çocuğu suçlar.
12 Kasım 1985, The Sun: Gloucestershire’da yaşayan Malcolm Vaughn, komşusunun Ağlayan Çocuk baskısını yok ettikten sonra kendi oturma odasında yangın çıkmıştır.
24 Şubat 1986, The Sun: 61 yaşındaki William Armitage evindeki yangında ölür. Cansız bedenin yanında hasarsız bir Ağlayan Çocuk baskısı bulunur.
Kısa sürede bu efsane yaygınlık kazandı ve milli bir mesele haline geldi İngiltere’de. İşler o hale geldi ki Güney Yorkshire İtfaiye Müdürlüğü basın açıklaması yapmak zorunda kaldı.
Açıklamada, yangınların elektrik kontağı gibi sebeplerle çıktığını, bazı evlerde resmin yanmamasının sebebinin üzerine basıldığı malzemenin özelliklerinden kaynaklandığı ilan edilmişti. Fakat bu açıklama da insanları sakinleştirememişti.
Tüm bu olaylardan sonra The Sun’ın editörü Kelvin MacKenzie, halka şu çağrıda bulunur:
“Evinizde asılı Ağlayan Çocuk resmi hakkında endişeleriniz varsa, hemen bize gönderin, biz sizin için onu yok edelim !”
Ve böylece 1985 yılının Cadılar Bayramı günü, The Sun, lanetli olarak kabul ettiği Ağlayan Çocuk resimlerinin yakılması için büyük bir gösteri düzenler. Yaklaşık 2.500 adet Ağlayan Çocuk kopyası yok edilir.
Bu arada korku filmleriyle yarışır çeşitli senaryolar da üretilmişti :
– Ressam, tablolardaki çocukları kaçırıyor, resimlerinin gerçekçi olması için onlara eziyet ediyor ve en korkmuş hallerini resmediyordu.
– Mavi gözlü sevimli çocuk, Çiko, portresi yapıldıktan kısa bir süre sonra yetimhanede çıkan bir yangında hayatını kaybetmiş, bu yangın yüzünden yetim çocuğun ruhu Amadio’nun tablosuna hapsolmuş ve huzura erememişti. İşte bu yüzden hapsolduğu tablodan kurtulmak ve huzura ulaşmak için bulunduğu evleri yakıyordu.
Lanetten kurtulmak için de teoriler üretilmişti. Örneğin, Ağlayan Çocuk ve Ağlayan Kız resimlerini birlikte yan yana duvarlarına asanlar felaketlerden kurtuldukları gibi iyi şansa da sahip olacaklardı.
Ağlayan Çocuk bir süre sonra unutulur. Ama laneti Şili’de ortaya çıkacaktır. Başkent Santiago’da bir organizatör Cadılar Bayramı için bastırdığı afişte Ağlayan Çocuk resmini kullanır. Afiş kentin tüm ana caddelerine ve alışveriş merkezlerine asılır. Paranormal olaylarla ilgilenen çevreler ve medyumlar ayağa kalkarak resmin lanetli olduğunu ve hemen asıldıkları yerden kaldırılması gerektiğini söylerler. Şili’nin en büyük gazetesi Las Ultimas Noticias (LUN), olayı “Ağlayan Çocuğun Tüyler Ürpenten Dönüşü” sözleriyle manşetine taşır. Gazetenin konuştuğu yaklaşık 80 Şilili resme sahip olduktan sonra başlarına hep kötü şeyler geldiğini, boşandıklarını, işlerinden atıldıklarını, evlerinde yangın çıktığını söyler.
Yarattığı bu şehir efsanesiyle, Ağlayan Çocuk, Da Vinci Şifresi’ni bile gölgede bırakmıştır.
Editörün notu: İngiliz komedyenler hala bu olayla dalga geçmektedirler. İtfaiye yetkilileri bütün yangınların ihmaller sonucunda çıktığını açıklasa da, “The Sun” gazetesinin akıllı editörlerin yaydığı haberler toplum tarafından daha çok kabullenilmiştir. Bu da medyanın toplumu nasıl yönlendirebileceğinin en güzel örneklerinden biridir.
Bu yazı hazırlanırken Özgür Kemal’in www.progeyik.com internet sitesi için yazdığı aynı başlıklı yazı referans alınmıştır.
Dünyalılar