Binlerce Yahudi’yi Nazilerden kurtardığı için ‘Japon Schindler’i olarak adlandırılan Chiune Sugihara’nın hikâyesi…
Kasım 1939’da, bir Japon diplomat olan Chine Sugihara, Litvanya’nın dönem başkenti olan Kaunas bölgesinde büyükelçilik görevine başlamıştı. Almanya ile Sovyetler birliği arasında yer alan 120,000 nüfuslu şehirde yaklaşık 30,000 kişilik bir Yahudi cemaati vardı. Barış içinde yaşayan Litvanyalı Yahudiler savaşın kendilerini etkilemeyeceğini zannederek, çok geç olana kadar tehlikenin farkına varmadılar. 1940 yılında Sovyetler Birliği ülkelerini işgal ettiklerinde ise, kaçmak için iş işten geçmişti.
Sovyetler, Kaunas’daki büyükelçiliklere ülkeyi terk etme emir vermişti. Eşyalarını toplarken, Sugihara’ya konsolosluk önünde bekleyen bir Yahudi temsilci grubunun kendisini görmek istediği bilgisi geldi. Bu gruba,yıllar sonra İsrail devletinde bakan olacak olan Yahudi mülteci Zerach Warhaftig başkanlık ediyordu. Sugihara kısa bir konuşma için temsilcilerle görüşmeyi kabul etti. Yahudi üyeler umutsuz bir istekle gelmişlerdi.
Litvanya’daki Yahudi göçmenler büyük sıkıntıdaydı, onlara kapılarını kapatan dünyaya bir çıkış yolu arıyorlardı. Dünyada herhangi bir yere göçmenlik vizesi almaları neredeyse imkansızdı. Umutsuzca sürdürdükleri girmelerine izin verecek ülke arayışlarında, bir Hollanda kolonisi olan Curacao ‘nun giriş vizesi istemediğini öğrendiler. Bu, Litvanya’dan ayrılmalarını sağlayabilirdi. Fakat savaş Batı’ya giden tüm olası güzergahları kapadığından, temsilciler transit vize istemiyle Japon konsolosuna gelmişlerdi. Bu transit vizelerle Sovyetler Birliğinden geçme izni alabileceklerdi.
Sugihara’nın Yahudileri kurtarabilmesi için Tokyo’daki Dışişleri Bakanlığı’ndan izin alıp Yahudilere vize vermesi gerekiyordu. Japon konsolosu vizelerin verilmesi için gerekli izni üstlerinden almak için zaman istedi. 9 gün sonra Tokyo’dan cevap geldi. Talep reddedilmiş, transit vizelerin verilmesi konusundaki yetkilendirme kabul edilmemişti.
Sugihara mültecilerin bu durumuna öyle üzüldü ki bakanlığının desteğini almaksızın, emirlere karşı gelmeye ve kendi inisiyatifiyle vizelerle uğraşmaya başladı. Konsolosluğun kapandığı ve Sugihara’nın ülkeyi terk etme zamanının geldiği ana kadar ki kısa sürede, eşi ile birlikte 10,000’e yakın Yahudiye Japonya vizesi çıkardı ve kendi hükümetine karşı geldi. Sugihara bazı pasaportları bizzat kendisi mühürledi. Hatta söylenen o ki, Litvanya’yı terk ederken tren istasyonunda bile hala pasaport mühürlüyormuş. Pasaport mühürleme işine yardım etmeleri için bir kaç Yahudi’yi de görevlendirmişti ve hiç Japonca bilmediklerinden bazı mühürler baş aşağı basılmıştı. Üç hafta süren vize çıkarma işleminden sonra Yahudiler Moskova’dan trene binerek, kendilerini Japonya’ya kadar götürecek yolculuğun başlangıcını yaptılar. Tüm bunlar yaşanırken, Sugihara Tokyo’dan kendisini vizeleri uygunsuz verdiği şeklinde uyaran mesajlar almaktaydı. Vizeyi alanlar arasında bir çok haham ve talmud öğrencileri vardı. Bu kurtuluş , Yahudi geleneksel okullarının yeniden kurulmasına imkan verdi.
Sugihara tarafından verilen vizeler, Yahudileri, 1941 Haziranında Litvanya’yı işgal eden Nazilerin ellerinden kurtardı.
Sugihara 1946’da ülkesine döndüğünde Japon dış işlerinden atıldı. Bunun isyankarlığın sonucu olduğunu biliyordu. Sonrasında yaşamını devam ettirmek için farklı işlerde çalışmak zorunda kaldı.
Mütevazi bir hayat süren Siguhara, kurtardığı binlerce Yahudinin çocukları ve torunlarının İsrail’deki Yad Vaşem yetkililerine ifade vermesinin ardından, vefatından bir sene önce, 1985 yılında İsrail’in en yüksek onur ödülünü aldı. Sugihara bugün Japonya’da bir kahraman olarak görülür.
Çeviri: Seda Alakay
Kaynak:www.yadvashem.org/yv/en/righteous/stories/sugihara.asp