İnsanlar para ile saadet olmayacağını uzun süredir biliyorlar, yine de çoğu kişi bu yolu benimsemekte. Ama bilimsel araştırmalar, daha çok şey satın almanın bireyleri uzun vadede daha mutlu ya da sağlıklı yapmadığını gösteriyor.
Elbette temel gereksinimlerin karşılanması ile bunun sonucunda oluşan refah arasında gerçekten ilişki var; fakat bunun ötesinde, bireyin yaşam kalitesi büyük ölçüde sağlıkla, sosyal ilişkilerle ve anlamlı işlerle bağlantılı. Üstelik daha çok sayıda insan, daha uzun saatler çalışıp arabalarda, televizyon ya da bilgisayar başında daha çok zaman geçirdiğinde yüksek tüketim düzeyleri insan sağlığını ve toplumsal bağları da giderek zayıflatıyor.
İnsanların tüketim modellerinin Dünya’daki çevre üzerinde yarattığı yoğun bozulmayı düşünürsek, hedefimiz eşyanın mutluluk getireceği efsanesini yıkıp, bunun yerine en küçük doğal kaynak parçasından bile insanlar için en büyük refahı elde etmeye yönelik politikaları izlemek olmalı.
Mutlu Gezegen Endeksi ( The Happy Planet Index ) farklı ülkelerdeki refah düzeylerini yarattıkları ekolojik etkilerle karşılaştırarak bu işin nasıl yapılabileceğini inceliyor. ABD, Çin ve Hindistan’ın mutluluk puanları son 15 yıl içinde düştü. Öte yandan Kosta Rika, kullanılan her hektarlık kaynak karşılığında en mutlu insanların yaşadığı ülke.
İncelemek için: http://www.happyplanetindex.org/
Aileler, arkadaşlar, komşular ve yerel topluluklarla yeniden güçlü işbirliği kurmak, hem çevrenin hem de toplumların refahını arttırmak için uygulanacak kilit stratejinin bir parçası. Bu uygulama sadece yaşam kalitesini arttırmakla kalmayıp, mali ve doğal sermayenin yerine sosyal sermayenin almasını da sağlıyor. Yapılan bir araştırma toplumsal bağları güçlü olan ortak konut ve ekoköy sakinlerinin yaşamdan memnuniyet düzeylerinin, benzer nüfus özelliklerinde olup, yılda iki kat fazla kazanan Burlington – Vermont sakinlerininkine eşit olduğunu gösteriyor.
Eşyaların yerini ilişkilerin ve ortak topluluk kaynaklarının alması, tüketimin azalması için fırsatlar sunuyor. Alet kütüphaneleri, oyuncak kütüphaneleri ve ortak topluluk alanları sosyal ağları güçlendiriyor ve insanların sahip oldukları eşyaların sayısını hiçbir sıkıntı yaşamadan azaltmalarını sağlıyor. Columbus – Ohio’daki alet kütüphanesinin 4000’den fazla üyesi var. Kütüphane talep edenlere ödünç alet vererek kasaba sakinlerine ve yerel örgütlere yüzlerce dolar tasarruf sağladı. Yeni Zelanda’daki 217 oyuncak kütüphanesi, 23 bini aşkın çocuğa eğitim amaçlı çeşitli oyuncaklar sunuyor.
Artık dünyanın her yerinde hükümetler refah ölçümlerini de politikalarına dahil etmeye başlıyor. İngiltere hükümeti sürdürülebilir kalkınma göstergelerine öznel refah ölçülerini de eklerken, Galler yönetimi de en önemli beş sürdürebilirlik göstergesine ekolojik ayak izini dahil etti. Bu günlerde Avrupa Birliği’de aynısını yapmayı planlıyor. Dünya genelinde diğer hükümetlerin de aynı yolu izleyerek, bir yandan insan refahını azami düzeye çıkarırken, diğer yandan ekolojik etkileri en aza indirecek politikaları uygulamaları gerekecek.
Dagny Tucker – Universitat Jauma/ Castellon de la Plana, İspanya
http://issuu.com/mohamedhassouna/docs/state_of_the_world_2012
Derleyen: Sibel Çağlar
Dünyalılar