Göbeklitepe Höyüğü, Şanlıurfa’ya 20 km’lik bir mesafede, Örencik Köyü yakınlarındadır.
Seçilen alan, diğer Neolitik Dönem yerleşim yerlerinde olduğu gibi su kenarı, vadi ya da ovada olmayıp, Harran Ovası’nı kuzeyde sınırlayan uzun bir yükselti silsilesi üzerinde, görüşe ve manzaraya hâkim bir konumda bulunmaktadır. 300 m. çapında ve 15m. yüksekliğindeki Neolitik Dönem´in ilk evrelerine ait Göbekli Tepe’nin topografik özelliklerinden ve yer seçiminden dolayı, ilk fark edildiğinde şimdiki önemi anlaşılamamış olup, tepenin her yerinde rastlanan kireçtaşı blokları nedeniyle buranın bir mezarlık olduğu kanısına varılmıştır.
İlk kez 1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversitelerinden görevlilerinin yüzey araştırmaları sırasında fark ettiği, ancak önemi, 1994 yılında tarlasını karasabanla sürerken bulduğu oymalı taşı müzeye götüren Mahmut Kılıç sayesinde anlaşılan Göbeklitepe’deki kazı çalışmalarını, 1995 yılından bu yana Şanlıurfa Müzesi ve Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü ortaklaşa yürütüyor.
Kazı çalışmalarında şimdiye kadar Neolitik döneme ait yabani hayvan figürlü ‘T’ biçimli dikili taşlar, 8-30 metre çapında dairesel ve dikdörtgen şekilli dünyanın en eski tapınak kalıntıları, çok sayıda yabani hayvan figürü, yaklaşık 12 bin yıl öncesine ait olduğu belirtilen 65 santimetre uzunluğunda insan heykeli gibi tarihi eserler bulundu. Bölgenin Cilalı Taş Devri yerleşimi olduğu anlaşıldı.
Bilim insanları, Cilalı Taş Devri insanının henüz çevresindeki hayvanları evcilleştiremediğini düşünmektedirler.
Dünyanın en eski ‘tapınak merkezi’ olduğu belirtilen Göbeklitepe, bir süre önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı.
Bölgedeki kazı çalışmalarının her yıl Eylül ayında başladığını ve yaklaşık 10 hafta sürdüğünü anımsatan kazı başkanı Klaus Schmidt şunları belirtti:
‘Göbeklitepe’deki kazılarda elde ettiğimiz bulgularla, dünyanın bilinen en eski tapınma merkezlerinden birinin bu bölgede olduğunu ortaya çıkarmıştık. Bu arkeoloji dünyasının en büyük keşiflerinden biridir. Çünkü daha şehir hayatına geçmemiş olduğu düşünülen avcı-toplayıcı toplumların tapınak inşa etmiş olduğunu gösteren ilk örnektir. Yaptığımız araştırmalarda, Cilalı Taş Devrinde yaşamış insanların, yabani sığır, akrep, tilki, yılan, aslan, yaban eşeği, yaban ördeği ve yabani bitki kabartmalarını incelediğimizde hayvanlarını evcilleştiremedikleri sonucuna ulaştık. Ayrıca, dikili taşların (Stel) üzerindeki resimler ve kabartmalar o dönemde yaşamış olan insanların sanatları hakkında bizlere fikir veriyor. Buradaki tapınak, dünyanın bilinen en büyük tapınağı olma özelliğini taşıyor’ diye konuştu.
Dr. Klaus Schmidt, “Önce tapınak geldi, şehir sonradan geldi” demiş ve bu sözüyle erken medeniyet tarihine yeni bir açılım getirmiştir.
Klaus Schmidt’e göre, bu bölge Mezopotamya’daki ilk şehirlerden 5 bin 500 yıl, İngiltere’deki ünlü Stonehenge’den de 7 bin yıl daha yaşlı. Alman bilimadamı, Göbeklitepe ile ilk karşılaşmasını şöyle anlattı:
“Hayatımı değiştirdi”
“Bu kalıntılara rastladığım zaman önümde iki seçenek vardı. Ya hiç kimseye bir şey söylemeden hemen burayı terk edecektim, ya da hayatımın geri kalanını burada geçirmeye razı olacaktım. Ben ikinci seçeneği seçtim…” Schmidt’e göre, bu tapınağı yapanlar “yeryüzünde ilk kez evren nedir, biz neden buradayız sorusunu kendilerine soran” kişilerdi.
Göbeklitepe’nin bir diğer önemi ise BBC tarafından yayınlanan ”How Art Made The World 2” belgeselinde belirtildiği üzere insanlık tarihinin yabani buğdayı ilk kez kullanarak tarihin bilinen ilk buğday ekiminin ve ilk çiftçiliğin başladığı yer olmasıdır.
Stanford Üniversitesi’nden Ian Hodder da Göbeklitepe sayesinde tarihin yeniden şekillenebileceğini belirtiyor. Uzun süre Çatalhöyük’teki kazıları yöneten Hodder, Göbeklitepe için şunları söyledi: “Bu tür yapıların sadece yerleşik hayata geçmiş tarımla uğraşan medeniyetler tarafından yapılabildiği düşünülürdü. Ama Göbeklitepe her şeyi değiştirdi. Çünkü bunu yapanlar avcılıkla hayatını sürdüren insanlar. O yüzden bildiğimiz her şey değişebilir. Çok uzun bir zamandır yapılan en önemli arkeolojik buluş.”
İNGİLİZ Daily Mail gazetesinin konuştuğu bilim adamları, “Medeniyetten ve her şeyden önce Göbekli Tepe vardı” ifadesini kullandı. İşte bölgeyi inceleyen uzmanların tepkileri:
– Stanford Üniversitesi’nden Ian Hodder: Göbekli Tepe tarihle ilgili bildiğimiz her şeyin değişmesine sebep olacak.
– Witwatersrand Üniversitesi’nden David Lewis Williams: Göbekli Tepe tarihin gelmiş geçmiş en büyük arkeolojik keşfi.
– Reading Üniversitesi’nden Steve Mithen: Burası insan aklının anlamakta zorlanacağı kadar olağanüstü.
– Alman arkeolog Klaus Schmidt: Tüm kanıtlar gösteriyor ki burası insanlığın doğduğu yer. Göbekli Tepe, Adem’le Havva’nın yaşadığı Cennet Bahçesi’ndeki bir tapınaktı.
www.dunyalilar.org