İnsanlık tarihinin gelmiş geçmiş en zengin insanı, bugün dünyanın en fakir kıtası olan Afrika’dan çıkıyor; Mali İmparatoru Mansa Kanku Musa 1913’deki 100 milyon doların 2012 yılında yaklaşık 2 300 milyon dolara eşit olduğunu ortaya koyarak enflasyona uyarlanmış Ünlülerin Net Servetleri araştırmasında ele alınan 25 kişilik listede Bill Gates ve Warren Buffet gibi tanınmış isimler de bulunuyor ancak Mali Kralı I. Mansa Musa listede başı çekiyor.
Bugün Gana, Timbuktu ve Mali’nin bulunduğu bölgede kurduğu Mali İmparatorluğu’na hükmeden bu Batı Afrika kralı, öldüğünde geride bugünkü rakamlarla 400 milyar doları geride bırakmıştı.
İşte dudak uçuklatan servetiyle Mansa Musa’nın hikâyesi…
Mansa Kanku Musa, Mali İmparatorluğu’nun onuncu imparatoruydu. Ülkeyi mansa olarak (krallar kralı – imparator) 1312 yılından 1337 yılına kadar yönetti. Sıklıkla adına ek olarak kullanılan Kanku (Kankou) ise annesinin adı, yani Kanku’dan olan Musa gibi düşünebilirsiniz.
32 yaşında tahta geçmiş bir sultandı o. Güçlü ve zengin bir ülke devralmıştı. Mali İmparatorluğu, sınırları içinde bulunan tuz ve altın kaynaklarıyla dünyanın altın ve o dönemde neredeyse altın kadar değerli olan tuz ihtiyacının hemen hemen yarısını karşılıyordu. İyi bir lider, cesur bir savaşçı olmasının yanı sıra keskin bir ticari zekâya da sahip olan Mansa Musa, ülkesinin zenginliğine zenginlik kattı tahtta kaldığı yıllarda.
Batı Afrika’daki Mali Krallığı yaklaşık 1 milyon 300 bin kilometrekarelik bir yüzölçümüne sahipti o yıllarda. Batı Avrupa’dan daha büyüktü. Ama bu topraklar Afrika dışında çok az kişi tarafından biliniyordu. Mali Nijer sayesinde zenginleşmişti. Bu nehir imparatorluğun can damarıydı. Çünkü bu uzun nehir kuzey ve güneyin ticaret yoluydu. Musa’nın ülkesi huzur ve barış içindeydi. Bunlar zamanla 400 şehirli devasa Mali İmparatorluğu’nun ve özellikle başkent Timbuktu’nun, Afrika kıtasının en önemli ticaret kültür ve bilim merkezi hâline gelmesini sağladı.
İlmin ve İslam’ın yayılması için sayısız medrese, kütüphane ve cami yaptıran Musa, bununla da yetinmedi. Henüz hükümdarlığının ilk yıllarında Sudanlı öğrencileri Fas Üniversitesi’nde öğrenim görmeleri için yurt dışına gönderdi. Dönemin en önemli şair ve mimarlarından Abu-İshak İbrahim-es-Saheli’yi Timbuktu’da görkemli bir cami ve imparatorluk sarayı yapması için görevlendirdi. Neredeyse ülkenin simgesi hâline gelen, Saheli’nin eseri Djingareyber Cami bugün hâlen ayaktadır. Bu cami dünya tarihinde çamur tuğladan yapılan en büyük camidir.
Tarihçilerin, “İnancına bağlılığı ve başka dinlere saygısıyla örnek bir insandı.” şeklinde tanımladığı Musa, yaptırdığı camilerle Afrika mimarisinin temellerinin atılmasını da sağladı. Fetih için sefer düzenlediğinde dahi geçtiği noktalarda cami, medrese veya kütüphane varsa restore ettiriyor, yoksa inşa edilmesini emrediyordu.
Mali İmparatorluğu, gücünü yitirmeye başladığı 15. yüzyılda bile Sahra Altı Afrika’nın ilim ve İslam merkezi olmayı sürdürdü. Bugün Dubai’de, mimarisiyle dudak uçuklatan yapıların üslup temelleri Mansa Musa döneminde atıldı.
Musa, oldukça dindar bir hükümdardı. Bu dindarlığının altında, aileden aldığı dini eğitimin yanı sıra çocukken kaza sonucu annesinin ölümüne sebep olmasının vicdan azabı da yatıyordu. Bu olay nedeniyle kendini hiçbir zaman affetmeyen Musa, vicdanını rahatlatmak için kendini hayır işlerine verdi; bununla da yetinmeyip İslam âlimlerinin de tavsiyesiyle 1324’te büyük bir hac seferi düzenledi.
Hac yolculuğu yapmaya karar verdikten sonra bir fermanla, bolluk içindeki halkından bu büyük yolculuk için altın ve erzak bağışlamalarını istedi. Ülkenin dört bir yanından kilolarca altın ve erzak geldi. İmparatorluğun başına oğlu Muhammed’i bırakan Musa, köleler, cariyeler ve hacca gitmek isteyenlerden 60 bin kişilik, her biri 130 kilo altın yüklü 70 deve ve altın asaları taşıyan 500 köleden oluşan büyük bir kafileyle yola çıktı. 3220 kilometreyi geçmek için bir yıl yürüdüler.
Bu yolculuk esnasında Musa ve kafilesi 3 ay Kahire’de kaldı. Musa burada rahatça dağıttığı altınlarla bölge halkını oldukça şaşırttı. Cömertliği bir efsaneye dönüştü zamanla. Kahire halkı alışveriş ve onun cömertliği sayesinde zenginleşti. O dönemde Kahire altın pazarının merkezi durumundaydı. Ama Kanku Musa o kadar çok altın verdi ki pazarı çökme noktasına getirdi. Onun bu ziyaretinden sonra dünya altın pazarının toparlanması 10 yıldan fazla sürdü.
Mansa Musa büyük hac yolculuğu sırasında geçtiği yerlerden kafilesindeki hacılar için toprak ve mülk de satın aldı. Dağıttığı altınlar halk kadar soyguncuların da dikkatini çekti. Hac kafilesi dönüş yolunda Bedevilerin saldırısına uğradı; kervan soyuldu. Kalan tüm parasını soygunculara kaptıran Musa, Mısırlı tefecilerden borç almak zorunda kaldı; ülkesine döner dönmez borcunu katbekat fazlasıyla ödedi.
Bu efsanevi hac yolculuğu, dünya tarihini değiştirecek pek çok olayı da beraberinde getirdi. Avrupalı tüccarlar hiç bilmedikleri bu bakir kıtaya gözünü çevirdi. 1488’de Portekizli kâşif Bartolomeu Dias kıtanın kıyılarını dolaştı ve Ümit Burnu’nu keşfetti. Dias’ı, 1497 yılında Vasco da Gama izledi. Yapılan keşifler sonucu kıtanın detaylı bir haritası çizildi; Mali İmparatoru Mansa Musa, ölümünden iki yıl sonra Angelina Dulcert’in çizdiği haritada resmedildi. Musa’nın zenginliğini ortaya koyan harita ise 1375’te, Abraham Cresques tarafından çizilen ve Musa’nın Afrika kıtasının ortasında bir elinde büyük bir altın parçası, bir elinde altın asasıyla tahtında otururken resmedildiği Katalan Atlası’ydı.
Kanku Musa dünyanın dikkatini bir anda Afrika’ya topladı elbette bu zenginliğiyle. 14. yüzyılın sonuna kadar Avrupa’ya gelen altının yarısından fazlası Mali’den geldi. Aslında bu gelişmeler Afrika kıtası için aslında bilinen sonun başlangıcı oldu.
Coğrafi keşifler ve denizciliğin gelişmesiyle birlikte soluğu Afrika’da alacak olan Avrupa , sömürgeleştirmenin temelleri bu dönemde attı. Zamanla kara kıtanın kaderi, keşifler ve işgallerle değişti, tüm doğal zenginlikleri Batılı ülkelerin eline geçti.
Tarih kitaplarında, dünyanın gelmiş geçmiş en zengin insanı Mansa Musa’nın ölümüne dair net bir bilgi yok. Sadece 1330’lu yıllarda, 50’lerindeyken doğal nedenlerden öldüğünü biliyoruz. Musa’nın ölümü gerek hanedan gerekse ülke için pek çok sorunu da beraberinde getirdi. Henüz iki kuşak geçmemişti ki hanedanlıkta büyük bir iç çekişme başladı. Bu çekişme, tüm ülkeyi perişan edecek büyük bir iç savaşa dönüştü. Ve Musa’nın efsanevi serveti daha iki kuşak geçmeden iç savaşlar ve işgallerle eriyip gitti.
Sibel Çağlar
Bu yazıyı hazırlarken aşağıdaki kaynakları referans aldım.
nok-ind.tumblr.com/post/2100405115/mansa-musa-one-of-the-richest-men-who-ever-lived
BBC büyük dünya tarihi belgeseli
en.wikipedia.org/wiki/Musa_I_of_Mali
www.sondevir.com/haber/97885/dunyanin-en-zengin-insani-hacca-altin-sacarak-gitmisti.html
listelist.com/mansa-musa