Kadını bugünü ile değerlendiremem. Tüketime endekslenen mekanizmanın her aşamasında kadın var. Kadın olmak bu mekanizmanın kusursuz tasarımı gibi. Bu yüzden sosyal, kültürel ve ekonomik etkilere oldukça açık. Dolayısıyla kendiyle sürekli çelişen bir değişime boyun eğmiş görünüyor. Zaten sabitlendiği yegane yer erkeğin nazarı. Yani en başından bir nesne olarak kendi olamamış ve sürekli manipüle edilmiş. Kadın olabilme pratikleriyle de sürekli daha fazlasını yapması istenmiş. “Ama kadınlar da böyle!” derken bahsedilen kadınlar değil aslında, üretilmiş kadınlık halleri. Az üretilmiş kadınlık hallerini benimseyenler, çok üretilmiş kadınlık hallerinden memnun olanlar derken dozu artıkça silikleşen bir insanlık hali hepsi. Kadını dünüyle eleştirebilirim. Hata, düne ait bir yüktür. Bu hatayı nasıl taşıdığın bugünü belirler. Kadının da üzerindeki uygarlığın izi derin ve acılı. Gönüllü kölelik ve görünemeyen emek ile bir tutsaklık hali. Ödül ve en çok da cezaya indirgenmiş bir hayatta kalma çabası. Ama bu acılı izin farkında olmak belki bizi üretilen kadın tanımlarının dışında tutar. Kadın olmanın varoluşsal bir çok imkanı ile tanışmamızı, güç ile temellenen hiyerarşi düzenin de sarsılmasını sağlar. Kutsallıkla renklendirilen köle efendi ilişkisinin sarsılması, kutsallar üzerinde de düşünmeyi geliştirir. Kutsallık değil mi kadını hem melek hemde günah keçisi yapan. Ataerkilliğin ilk yenilgisi buradan yükselecektir. Yüreğimde hissettiğim bir kadın var. Dünyanın her yerinde aynı, her yerinde tanıdık o. İnançla temellendirmek gerekirse ben kadına inanıyorum. Öyle kadınlar tanıyorum ki olmaz dediğimi oldurmuş, acı dediğim onca şeyi damıtıp sevgiyi bulmuş yüzlercesi. Neredeyse hepsi aynı; tutku, sevgi, cesaret… Kadın olmak her şeye aşkın olmak demek. Özgürlük bu yüzden en çok ona yakışıyor. Kadına dair belleğim öyle güçlü ki; nasıl umutlu olmam dayanıştıkça mücadelenin devrim olacağına… “Size bir sır vereyim. Hep aynı kadın ölecek. Hep aynı kadın doğuracak. Hep aynı kadın kaçacak. Her şey birdir. Her şey birdir. Her şey birdir. O kadın… O aynı kadın… Külliyen delidir.” (Mine Söğüt, Deli Kadın Hikayeleri) Hediye Çınar Ekinci Dünyalılar |
1.203 1 dakika okuma süresi