Sosyal bilimcilerin “Cinsel Devrim” olarak nitelediği altmışların sonu ve yetmişlerin başında ortaya çıkan olaylarla kadınların kültürel, ekonomik ve cinsel hayatta özgürlüklerini elde ettikleri mücadelelerini en çok etkileyen şey, kuşkusuz doğum kontrolün ortaya çıkmasıdır.
Antik çağların gelişmiş medeniyetleri olan Roma, Mısır ve Çin’de dahi jinekoloji üzerine kadim metinlerin var olmasına rağmen tek tanrılı dinlerin eski dünyayı ele geçirmesiyle kadın cinselliği kutsal metinlerin subjesi olmaya başlar. Tek tanrılı dinlerin eril yorumu kadınlara ve kadının cinsel kimliğe şeytani vasıflar atfederek onu lanetler ve kutsal evlilik bağlılığı ile erkeğin hizmetine güdüler.
Ancak bir gün bir kadın ortaya çıkıp bu durumu değiştirmek için bir adım atmaya karar verir. O kadının adı Hemşire Margaret Higgins Sanger’dir.
14 Eylül 1879 doğumlu olan Sanger, kısa süreli öğretmenlik deneyiminden sonra New York kentinin Aşağı Doğu Yakası’nda hemşirelik yapmaya başlayınca gördüğü yoksulluk, denetlenemeyen doğurganlık, anne – çocuk ölümü gibi unsurlar karşısında bir şeyler yapması gerektiğine karar verir. Ve her kadının ailesini planlama hakkı olduğunu savunarak, doğum kontrolü yöntemlerini yaygınlaştırmayı engelleyen yasal düzenlemelerle mücadele etmeye başlar.
İşe 1914’te The Woman Rebel (sonradan Birth Control Review) adlı bir dergi çıkartarak başlar ardından Family Planning (Aile Planlaması) adlı broşürler dağıtır. Postayla doğum kontrolü yanlısı yazı dağıtmak suçundan yargılandıysa da bu dava 1916’da düşer. Aynı yıl Brooklyn’de ABD’deki ilk doğum kontrolü kliniğini açan Sanger, kamu huzurunu bozmakla suçlanarak 1917’de 30 gün ıslahevinde kalır.
Bu esnada yazdığı bildiriler adının bir anda dini grupların günahkârlar listesine girmesine neden olur. Çünkü o, Tanrının iradesinin karşısında aciz, güçsüz ve şeytanın ruhunu taşıyan kadının iradesini savunmaya başlamıştır. Avrupa’ya yaptığı yolculuklar, bilim insanlarıyla yaptığı toplantılar ve basın açıklamaları yasa ve din adamlarınca hemen soruşturma konusu haline getirilir.
Sanger 1921’den 1928’e dek başkanlığını yaptığı Amerikan Doğum Kontrolü Birliği’ni (American Birth Control League) kurar ve 1927’de Cenevre’de ilk Dünya Nüfus Konferansı’nın toplanmasına öncülük eder. Kendisi 1953’te kurulan Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu’nun ilk başkanı olur.1966 yılındaki ölümüne kadar Hindistan ve Uzakdoğu ülkelerinde doğum kontrolü konusunda çalışmalarına devam eder.
Sanger’in yol açtığı kültürel devrim kendi yaşam süresinin çok ötesindedir. “What every girl should know” “What every mother should know” isimli iki bildirisi günümüzde dahi modern dünyamız üzerinde etkileri devam eden iki başyapıt olarak sayılmaktadır.
Aramızdan ayrılmasının üzerinden çok geçmesine rağmen Sanger’in hikâyesi ve bize bıraktığı emanetleri anlatılmaya ve gelecek nesillere aktarılmaya değerdir. Sanger’in kadınların cinsel özgürlüğü ve doğum kontrol teknikleri üzerine çalışmaları kimi zaman ABD’li etnik azınlıklarının erkek önderlerince yanlış anlaşılmış olsa da dünya kadınları ve bütün insanlık ailesi Sanger ve diğer fedakâr feministlere çok şey borçludur.
Hazırlayan: Sibel Çağlar
Kaynaklar:
tr.wikipedia.org/wiki/Margaret_Sanger
www.gunceltarih.org
Dünyalılar