Serçe, saka, kırlangıç gibi kuşlar için inşa edilmiş kuş evlerinin geçmişi çok daha eskilere uzanıyor. 15. yüzyıldan itibaren klasik Osmanlı mimarisiyle paralel şekilde sayıları çoğalan, estetik yapısı gelişen, daha da işlevselleşen ve 19. yüzyıla kadar yapımına devam edilen bu sevimli kuş saraylarının amacı; göklerde özgürce salınan kuşlara barınak sağlamak, onları fırtınadan, yağmurdan, soğuktan, yakıcı güneşten ve elbette kedilerden korumaktı…
Osmanlı dönemi mimarisindeki önemli bir unsur olarak öne çıkan kuş evleri, misafir olan kuşlara; cami, han, okul, kütüphane, köprü ve çeşmelerin dışına yuvalanmaları için güvenli bir alan sağlayan, önemli şehir yapılarının dış duvarına bitişik inşa edilirdi.
Kuş evleri basit beton yapılar değil; aksine ustalıkla ve özenlice yapılmış, tek katlı evlerden çok katlı konaklara kadar çeşitliliğe sahip minyatür mimari yapılardır. Her biri, üzerinde bulunduğu yapı ile benzer bir estetik dizayna sahip olacak şekilde tasarlanmıştır.
Kuş evleri, barınak olurken aynı zamanda kuş dışkılarının binaların duvarlarını aşındırmasını önler.
Kuş evlerinin manevi bir yönü de vardı. Bu küçük evleri inşa edenlere hayırlı işler nasip olacağına inanılıyordu. Halka hayvan sevgisi aşılamakta da faydaları oldu. İnsanlar bu evlere “kuş köşkü”, “güvercinlik”, “serçe saray” gibi isimler verdi.
“Şükûfezar; Osmanlı’da İlk Müslüman Kadın Dergisi” başlıklı yazımızı da okumak isterseniz…
Derleyen: Deniz Kartal (kartaldeniz@yahoo.com)
Dünyalılar