Tarih

Phaselis’in kedileri balık efsanesini yaşatıyor

Antalya’nın en görkemli ören yerlerinden olan Phaselis antik kenti her yıl on binlerce gezgini konuk ediyor. Ancak turizm sezonu dışında ziyaretçi sayısı bir hayli azalan Phaselis’e ev sahipliği yapan kediler, kentin tarihi dokusunun arasında ziyaretçilerle birlikte dolaşarak özgürlüğün tadını çıkarırken, kentin kuruluşuyla ilgili anlatılan efsaneyi de yaşatıyorlar.

KURUTULMUŞ BALIK’LA TAKAS EDİLDİ

Efsaneye göre İ.Ö 7. yy’da Phaselis’e ulaşan Rodoslu kolonistler, karşılaştıkları yerli çobana yarımadayı beğendiklerini, yerleşim bedeli olarak da arpa ekmeği mi yoksa kurutulmuş balık mı istediğini sorarlar. Çoban, tercihini kurutulmuş balıktan yana yapar ve böylece Phaselis’in temelleri atılmış olur. Kurutulmuş balık efsanesinin yazılı olduğu levhaların altında, efsaneyi yaşatarak tarihe tanıklık eden Phaselis’in kedileri, dillerinden anlayan antik kentin konuklarınına rehberlik de yapıyor.

PHASELİS, ROMAN KONUSU OLDU

Phaselis’in kuruluşunu anlatan ‘kurutulmuş balık’ efsanesi bir romana da konu oldu. Usta Gazeteci Mahmut Şenol, ‘Phaselis Adağı’ adını verdiği romanında, antik kentin kuruluş efsanesini anlatıyor. Truva savaşının ardından geri dönen Antiphemus ve Lindius adındaki Rodoslu iki kardeş, kendilerine yaşayacak yeni bir yer aramaya koyulurlar. Likya kıyılarında, Gelidonya kayalıklarına çarparak parçalanan iki kardeşin gemilerinden Lindius’la birlikte çok az kişi sağ çıkar. Doğuya doğru ilerleyen Lindius ve arkadaşları, Cylabras adındaki çobanla karşılaşırlar. Çoban Cylabras, kendisini fasulye biçimindeki Phasalos yarımadacığının sahibi olarak tanıtır. Çoban, kendi yarımadasında hiç bir gereksinimi olmadan huzur ve mutluluk içinde yaşamını sürdürür. Lindius, çok beğendiği bu yarımadayı satın almak ister ancak yanında değerli mücevher ya da para yoktur. Ancak aklına mısır unu ya da balık elde edip çobana satmak düşüncesi gelir. Mısır unu önerisine sıcak bakmayan çoban Cylabras, “ey yabancı, neden olmasın. Burada denizin kıyıcığında kaval üfleyip koyunlarıma bakar olmaktan denize ilgi gösteremedim. Balık karşılığında size fasulye yarımadamı satıyorum. Ancak her yıl düzenli olarak bana balık vermeyi göze alırsnız, bu anlaşmaya evet derim” sözleriyle teklifi kabul eder.

KOLAYCILIĞI ANLATAN DEYİM

Mahmut Şenol, Phaselis Adağı romanında, çoban Cylabras’a söz veren kurucuların her yıl balık vermeyi sürdürdüklerini anlatıyor: “Onların ölümünden sonra Phaselis halkı bunu bir gelenek olarak yaşatmışlardır. Kurutulmuş isli balık sunumu, bu yarı tanrısal törenin ucuza gelmesi anlamına geliyordu ve bu nedenle yabancılar tarafından garipsenmişti. İsli balıkla geçiştirilen bir adak sunma töreninden sonra Akdeniz halkları ve dilleri arasında bir deyim, böylece ortaya çıkmıştır: ‘Phaselis Adağı Gibi…’ Nerede şişirme, kolayından yapılma baştan savma bir iş görülse hep böyle denir.”

Yusuf Yavuz

http://gazeteciyazaryusufyavuz.wordpress.com

Dünyalılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu