Vietnam Savaşı, Amerika topraklarında yaşayan halkların sahiplendiği bir savaş olmadı.
Savaş süresince binlerce isyan yaşandı. Savaş karşıtı toplantılar yapan askerler, savaşmayı topluca reddedenler, savaş karşıtı imza toplayanlar, yürüyüşler, hatta komutanları bombalayanlar… Bu olaylardan pek azı medyaya sızabildi ama 1960’ların sonuna gelindiğinde, ordu içi çalkantılar gazete ve televizyonlarda yer bulmaya, Vietnam gazileri savaş karşıtı gösterilerde konuşmaya başladı.
Vietnam Savaşı başladığında halk, devletin yürüttüğü vatanseverlik propagandasından etkileniyordu. Yoksulluktan kurtulma ümidiyle orduya yazılanlar da, celp piyangosu çıkanlar da, ordunun demokrasi adına orada bulunduğunu düşünüyordu çoğunlukla. Ta ki Vietnam’dan dönen askerler, orada işlerin anlatıldığı gibi olmadığını söyleyene ve bir avuç araştırmacı gazeteci devlet sansürünü delene kadar.
Savaş Muhabiri Richard Boyle’un, dinlediği ve gördüğü bir çok asker isyanını içeren “Ejder Çiçeği – Vietnam’da ABD Ordusunun Çöküşü” isimli kitabı(1972) dönemin önemli tanıklıklarındandır. İlk başlarda çoğu bireysel olan isyanlar, savaş ilerledikçe Vietnam’da neden bulunduklarını sorgulamaya başlayan askerlerin örgütlü direnişine dönüştü. Siyah ve diğer azınlık arasında öfke çok daha fazlaydı çünkü celp piyangosu, onlara nüfustaki oranlarından çok daha fazla isabet etmişti ve sürekli ırkçı tacize maruz kalıyorlardı.
Vietnam’a giden askerler, yardım ettiklerini düşündükleri Güney Vietnam’da birçok işçinin ve köylünün gerillayı desteklediğini gördüklerinde ikileme düşüyorlardı. Bazı askerler de sivilleri düşman olarak görüyor, Napalm bombasının kullanıldığı My Lai katliamları yaşanıyordu.
Richard Boyle, 1971’de Kamboçya sınırına 2 km uzaklıkta bulunan Pace topçu birliğine muhabir olarak gittiğinde, bir isyana şahit olur. O dönemde ABD başkanı, savaştaki saldırı rolünü terk ettiklerini açıklamış olmasına rağmen, bu saldırı birliği geri çekilmemiş ve üstelik her geçen gün kayıp vermektedir. Ordu politik nedenlerle buraya takviye yapmazken; bu yüzden bataryanın orada kalabilmesi için sınır ötesinde tehlikeli bir operasyon yapması gerekmişti. Askerler her şeyin farkında ve muvazzaflarla ilişkileri gergindi.
Yüzbaşı Robert Cronin bu görevi 15 kişilik bir takıma verir. Bataryada herkes bu görevin intihar demek olduğunu bilir. Asker Chris, yaşananlara öfkelenerek “gitmiyorum” der ve diğerleri de ona katılır. Bu haber geldiğinde, Richard’ın konuştuğu askerler yumruk selamı yapıp çoşkuyla bağırır. Ancak Chris ve diğerlerinin, askeri mahkemeye verileceğini biliyorlardır. Onları yalnız bırakmak istemezler ve imza toplamaya başlarlar. İmzadan bir şekilde haber alan çavuş, askerlerin yanlarına gelir ve Richard’ın oradan çıkmasını ister. Bir er, çavuşa bunun bir isyan olduğunu hissettirecek şekilde, M-16’sının sürgüsünü gürültüyle çeker ve “istemiyorsan gitmek zorunda değilsin Richard” der. Daha sonra, gelen yüzbaşı “Hepinizin tıraş olup temizlenmesini istiyorum” der ama onu dinleyen olmaz. Yüzbaşı orada yokmuş gibi davranırlar. Eskiden olsa “frag” yerdi derler “ama buna değmez!”. (Frag, Vietnam Savaşı’nda ortaya çıkan ve komutan bombalamak anlamına gelen bir terim.)
Sanki olaydan haberdarmış gibi, Vietnamlılar o gün hiç ateş etmezler. Bunun üzerine karşıdan ateş edilmedikçe ateş etmeme kararı alınır ve komşu bataryalara haber verilir. (Üç bataryadaki erlerin kararıyla yapılan ateşkes, 1100 saat sürer.) Erlerden gelen bir öneri üzerine, Richard onlarla röportaj yaparak kasete kaydeder. Oradan kaçar ve kaseti, toplanan imzalarla birlikte, Avrupa’da, sansür ihtimali zayıf olan haber ajanslarından biri olan AFP’ye gönderir. Haber batıda patlama etkisi yaratır ve ordu geri adım atarak, bu bölüğü geri çeker. Bölüktekiler mahkemeye verilmez.
Ancak Richard olayın peşini bırakmak istemez ve erlerin ısrarla istedikleri gibi senatör Teddy Kennedy’e gider. Fakat Senatör basın açıklaması yapmaktan çekinir.
1969’ta ABD’nin Hindiçin’de bulunan kara birlikleri içinde bir yanda irili ufaklı isyanlar yaşanırken, diğer yanda moral ve disiplin o kadar çökmüştü ki birlikler artık güvenilir bir savaş gücü olarak kabul edilmiyorlardı. Bu gerçek, ABD ordusunun geri çekilmesindeki en önemli nedenlerden biridir. Nixon, Vietnam anlaşmasına “onurlu barış” dese de, tek alternatifi ordusuz bir savaştı.
Vietnam Savaşı’nda devletin sadece Vietnam’daki halka değil aynı zamanda Amerika topraklarındaki tüm halklara yönelik düşmanlığı iyice belgelenmiştir. Hangi coğrafyada olursa olsun, devletlerin savaşları aslında iki tarafa da savaştır, çünkü devlet boyunduruğu altında tuttuğu topluma da düşmandır.
İlyas Seyrek
ilyas@meydangazetesi.org
Bu yazı Meydan Gazetesi’nin 31. sayısında yayımlanmıştır.