İkinci Dünya Savaşı arkasında 100 bine yakın ölü bırakmıştı. Amerika ve Rusya’nın liderliğindeki rakip ideolojilere sahip iki kutuplu dünyada, gün geçtikçe belirginleşen Soğuk Savaş başlamış ve zamanla gözler uzaya çevrilmişti…
Beyaz Saray’dakiler 16 Haziran 1963 sabahı aldıkları haberle bir kez daha geride kalmanın acısını yaşıyorlardı: Ruslar, uzaya ilk kadını göndermişlerdi! Peki kimdi bu kadın?
Valentina Vladimirovina Tereşkova 1937’de Rusya’da, bir işçi ailesinde üç çocuklu ailenin ikinci çocuğu olarak doğdu. Rusya’yı tüketen savaş yüzünden 8 yaşına kadar okul yüzü göremedi. 17 yaşına geldiğinde de aile bütçesine katkı için bir tekstil fabrikasında çalışmaya başladı ve okulu bıraktı. Eğitimine mektupla devam etti ve aynı dönemde hobi olarak Yaroslavl’daki DOSAAF Havacılık Kulübü’nde paraşüt eğitimi almaya başladı. Kulüp tabii ki Kızıl Ordu’nun gençlik ünitelerinden biriydi!
İki yıl geçmeden, amirlerinin dikkatini çekti ve mahalli Komünist Partisi Gençlik Kolu sekreterliğine getirildi. Genç kadının 24. yaş gününü kutladığı günlerde yaşanan bir gelişme, dünyayı hayretler içinde bırakırken Rusya’yı da bayram yerine çevirmişti: Gagarin uzaya çıkmıştı!
Ruslar, insanlık tarihine ilk yapay uydu olarak geçecek SPUTNIK-I’i 4 Ekim 1957’de yörüngeye başarıyla yerleştirdiklerinde, Amerika büyük bir kaygıya kapılmıştı. Tüm Amerika halkının ortak anlayışı “yenilmez Amerika” fikrine bir darbe gibi inen bu hezeyan henüz taze iken, Rusya bu kez de dalga geçer gibi bir köpek ile SPUTNIK-II’yi fırlatmıştı.
Her ne kadar, yörüngedeki ilk canlı olarak adını tarihe yazdıran zavallı Layka, aceleyle fırlatılan uzay aracının yeryüzüne dönmesi fonksiyonu olmadığından kısa bir süre sonra aşırı sıcak ve stresten ölse de Rusya Uzay Yarışı’nda açık farkla öndeydi. İşte tüm bunlar 1961’de Yuri Gagarin başarısı ile birleşince akıllara daha ne yapılabilir sorusu gelmeye başlamıştı. Amerika ile yarışta daha ilgi çekici bir şey olmalıydı.
Aynı günlerde Rus kozmonotların baş eğitmeni Nikolay Kamanin, Rus uzay programının mimarlarından ve uzay gemisi tasarımcısı Sergey Korolyov’un kapısını bir fikirle çaldı. Acaba uzaya bir kadın gönderebilirler miydi?
Peki nasıl bir kadın? “Sıradan bir Rus kadını olmalı” kararı alındı. Bir fabrika işçisi, bir çitfçi kadın; sosyalizm altındaki herhangi bir insanın uzaya gidebileceğini gösterecek sıradan bir kadın…
Korolyov’un aklı bu fikre yatmıştı. Hemen emrini verdi: “Aralarından beşinin seçileceği 50 uygun aday bulun!”
Adayların pilot eğitimi almış olması gerekmiyordu. Zira Rusların insanlı uçuşlar için kullandığı Vostok (Doğu) uzay aracı tamamen otomatikti ve kozmonotun uçaktaki herhangi bir yolcudan farkı yoktu. Bununla birlikte paraşüt becerisi gereklilikti. Uzay aracı dönüşte atmosfere girdiğinde, kozmonot otomatik olarak araçtan fırlatılacak ve kendi kullandığı paraşütle yere inecekti. Böylelikle temel şartlar belirlendi. Adaylar, 30 yaşından küçük, 1.70’ten kısa ve 70 kilodan hafif; fiziksel olarak sağlam ve tabii bir de ‘katıksız komünist’ olacaktı.
1961’de Yuri Gagarin öncülüğünde seçmeler başlar. Yazılı sınavlar, fiziksel ve psikolojik testler. Sonuçta 5 isme düşürülür: Valentina Tereshkova, Tatiana Kuznetsova, Irina Solovyova, Valentina Ponomareva ve Zhanna Yerkina
Yerçekimsiz uçuşlar, merkezkaç, izolasyon ve psikolojik testlerin yanı sıra uzay gemisi mühendisliği ve roket teorisi konularında eğitim gören adaylar, MİG-15UTI jetleri ile pilotaj eğitimi de alırlar. İlginçtir, tüm bu sıkı eğitime karşın işin başındakiler bir kadının uzaya çıkabileceğinden ve o psikolojik ve fiziksel yükü kaldırabileceğinden emin değillerdir bu esnada.
Diğer erkek kozmonatlar bu duruma farklı tepkiler vermektedir: Kimi heyecan verici bulurken kimi “uzay yolculuğu piknik değildir, bu onlar için zor olacaktır” gibi erkini kaybetme telaşına kapılmıştır. Sovyet yönetimi ise uzaya kadın çıkarma işlemini, salt bir ilke daha imza atacak olmaları sebebiyle, devasa bir propaganda fırsatı olarak görmektedir.
Kasım 1962’ye gelindiğinde kendilerine en çok şans verilen adaylar Ponomaryova ve Tereşkova’ydı. Herkesin aklındaki soru aynıydı: Uzaya acaba hangisi çıkacaktı? Ponomaryova test performansı bakımından daha iyiydi, ama bağnaz komünist seçici kurulunun sorularına ‘uygun’ cevaplar verememişti. Sözgelimi “Hayattan beklentin nedir?” sorusuna “Neyi verebilirse almak istiyorum” gibi oldukça ‘kapitalist’ bir cevap vermiş, oysa Tereşkova aynı soruyu **”KomsomoL’a ve Parti’ye katıksız bir şekilde hizmet etmek” şeklinde cevaplayarak tribünlerden alkış almıştı. Ponomaryova’nın sigara içen kadınların da ahlaklı olabileceğini savunması ve eğitim esnasında eskortsuz şehir turlarına çıkması, kendisine eksi puan olarak döndü.
Ve sonunda Komünist Partisi Genel Sekreteri ve Nikita Kruşçev’in parmağı Tereşkova’yı işaret etti. Çünkü Tereşkova ideal Sovyet kadınının özelliklerini taşıyordu.
Sonunda seçilen Valentina, gelenek olduğu üzere radyo arama işareti olarak bir kuş ismi seçti kendine: “Martı”. Farklı etnik ve politik eğilimlerden dünyanın farklı noktalarındaki tüm kadınlar uzay yolculuğunun erkeklere ait özel alanına giren bu Rus kadınının başarısı karşısında heyecan ve gurur içindeydiler artık.
16 Haziran 1963’de Valentina Tereshkova, Vostok 6 ile uçarak yerküreyi dışarıdan gören ilk kadın ve ilk sivil oldu.
Buna karşın, başmühendis Korolyov, onun gösterdiği performanstan memnun değildi. Dünya’dan gelen telsiz çağrılarına cevap vermemiş ve uzun süre suskun kalmıştı. Korku yüzünden paralize olduğu iddiası ile Dünya yörüngesinde 48 tur atıp ve neredeyse üç gün uzayda kaldıktan sonra uzay aracının kontrolü ilk uzay kadınına bırakılmadı ve otomatik sistemle dünyaya dönmesi sağlandı.
Tereşkova daha sonra yaptığı açıklamalarda uzayda kustuğunu ki bu rutin bir uzay hastalığı olarak bilinmektedir, kabul eder ama bunun nedeninin kendisine yemek olarak verilen kötü ve bayat menü olduğunu anlatır. Ayrıca kapsülde sürekli kemerlerini bağlı tutması nedeniyle baldırına giren kramp işleri karıştırmıştır. Bir de başlığının omzuna yaptığı baskı eklenmiş ve Tereşkova kurdeşen olmuştur.
Genç Rus’un çilesi atmosfere girdikten sonra da bitmedi. Yere 6 bin metre kala kapsülden fırlayıp paraşütü açıldığında, bir göle doğru sürüklendiğini gördü. Bitkindi, fazlasıyla su kaybetmişti ve açtı. Şansı vardı ki yüksek bir rüzgâr onu kıyıya attı, ama sert bir iniş yaptığı için burnunu kaskına çarpıp morarmasına neden oldu. Hemen ardından basının karşısına çıktığında, burnundaki morluğu aşırı makyajla kapatacaklardı. Ama Tereşkova, ‘basit işçi kız’ imajıyla çelişeceği için, makyaja bir hayli karşı çıkmıştı.
Tereşkova dünyaya döndükten sonra Rus Hava Kuvvetleri’ndeki bazı çevreler ulusal kahramanlarının adını kötüye çıkarmak için ellerinden geleni ardlarına koymadı. Uzay gemisine binmeden önce sarhoş olduğundan tutun da uzaydayken emre itaatsiz davrandığına varıncaya kadar hakkında onlarca söylenti çıkarıldı. Tüm bunların temelinde ise, muhtemelen, ölmeyi tercih etmek yerine, atmosfere giriş açısını yanlış hesaplayan yer kontrol görevlilerini, hatalarını ortaya çıkartmak suretiyle utandırmış olması yatıyordu. Nasıl olurdu da hasbelkader uzaya gönderdikleri bir kadın, anlı şanlı Rus uzay kurmaylarının hatasını açığa çıkartabilirdi!
Sovyetlerin bu başarısına övgüler ilerleyen günlerde erkek şovenizminin söylemine geri döndü. Örneğin kozmonot Lconov 1975’te bir söyleşide şöyle der: ” Onun uçuşunun sonrasında sonuçları analiz ettiğimizde, gördük ki kadınlar için uzay yolculuğu zor bir iştir ve burada aşağıda başka şeyler yapabilirler. Eğitimden sonra, 28 ya da 29 yaşında olacaktır ve eğer iyi bir kadınsa bir aile kuracaktır. Şimdi, fiziksel gerilimlerin yanında bir anneyi böylesi ağır fiziksel yüke tabi tutmak uygun olmaz.”
Valentina Tereshkova, 1963 yılında Rus kozmonot merkezi Star City’deki tek bekâr astronot olan ve aslında pek de hoşlanmadığı Andrian Nikolayev ile Kruşçev’in baskısı nedeniyle evlendi ve bu evliliğinden bir kızı oldu.
Tereşkova’nın ardından Rus kadınları, Gagarin ve diğer erkek kozmonotların da baskısıyla, sadece yer hizmetlerinde çalıştı ve Sovyetler yıkılıncaya kadar da sadece propaganda amacıyla uzaya gönderildiler.
1970’lerin ortasında Amerikalıların uzay mekiği projesi için kadın astronot yetiştirmeye başlaması, Rusları yine harekete geçirdi. Gözü hep ‘yukarılarda’ olan Tereşkova da ümitlenmişti. 1978’de tekrar sağlık kontrollerine girdi. Bu esnada kontrollerin yapıldığı askeri akademide doktor olan Yuliy Şapoşnikov ile tanıştı ve yıldırım aşkına tutuldu. Bu sefer sağlık testlerinden geçememişti. Sadece bir kez çıkabildiği uzaya bir daha çıkamayacağı söylendi. 1979’da Nikolayev’den boşanmak için harekete geçti, ama bu o kadar kolay değildi. Parti Genel Sekreteri Brejnev, Sovyetlerin göz bebeği çiftin boşanmasına, ancak 1982’de yeşil ışık yaktı! Kruşçev’in ‘uzay ailesi’ çökmüştü…
Bir daha uzaya gidemeyen Tereşkova, ‘Komünist Rusya’nın vitrini’ olarak hizmet etti ve hükümet sözcülüğü de dâhil olmak üzere birçok politik görev üstlendi. Sovyet dönemi boyunca politikanın her alanında aktif olarak bulundu.
78 yaşına ulaşan Tereşkova halen hayatta. Sovyetlerin yıkılması ile birlikte siyaset vitrinindeki mankenlik görevi sona erse de Rusların önde gelen kahramanlarından biri olmanın keyfini sürmeye devam ediyor. Uzayla ilgili programlar haricinde medyanın ve kalabalıkların karşısına çıkmayı pek tercih etmiyor.
**Genç Komünistler Birliği’nin kısaltması
Derleyen: Sibel Çağlar
Kaynaklar: http://www.jamesoberg.com/tereshkova.pdf
https://tr.wikipedia.org/wiki/Valentina_Tere%C5%9Fkova
Ali Çimen – Tarihi Değiştiren Kadınlar