Savaşla barışın geleceğini belirleyen Dünya Ticaret Örgütü’dür ve barış denilen illüzyon bu dünya düzeninde sadece “silahsızlanmadır.”
Raymond Aron ahlaklı bir liberaldi. Bizim görmediğimiz, duymadığımız ve inanamayacağımız kadar da iyi bir liberaldi. Siyaseten kör ancak ahlaken güçlüydü. Siyaseten güçlü ahlaken kör olanların dünyasında en azından güzel bir figürdü. Omurgasızlıklarını liberalizme yedirenlerin Türkiye’sinde çok tanınmaması ise herhalde onun en büyük şansıydı. Raymond Aron’un Uluslar Arasında Savaş ve Barış’ta söylemişti: “Uluslar arasındaki ticaret, askeri mücadele biçimlerini gerektirmediği zaman, barışın hüküm sürdüğü söylenir.” Kısacası ticaret devam ediyorsa ölenler yalnızca dünya genelinde hüküm süren kapitalist imparatorluğun “iş kazasıdır” ve adına cinayet bile denmeyecektir. Yemen’de yaşanan budur. Suriye bundan dolayı kan gölüne dönmüştür. Türkiye’de patlayan bombalar kapitalist imparatorluğun iş kazasıdır. Fransa’da insanların üzerinden geçen kamyon, Türkiye’de Meclis’i bombalayan uçak imparatorluğun açığa çıkan sinir uçlarıdır. Ve bütün diğer iş kazalarında olduğu gibi bunlar da istatistiksel olarak yerlerini alacak ve sistem yeniden, kendini hızla onarmaya çalışacaktır. O nedenle iki gün önce darbecilerle birlikte hareket ettiği söylenen ABD Genelkurmay Başkanı Türkiye’de gülücüklerle karşılanacaktır.
Savaşla barışın geleceğini, neredeki savaşın ne zaman biteceğini, barış denilen ve kapitalizmin elinde bir illüzyondan başka bir şey olmayan hâlin sınırlarının ne olacağını belirleyen Dünya Ticaret Örgütü’dür. O nedenle korsanlık yaparak ticareti zarara uğratan Somalililerin uluslararası siyasette yarattığı dehşet ve onun için alınan önlem IŞİD’le olan savaşla kıyaslanamayacak ölçüde samimi ve şiddetlidir. Çünkü Somalili korsan kontrol dışında, uluslararası ticaretin karşısındadır. Oysa IŞİD ticaretin yeni yolları için bir adım, güzel bir basamaktır ve işi bitinceye kadar orada kalmaya devam edecektir.
Barış artık küresel savaşın kontrollü biçimde sürdürülmesinden başka bir şey değildir. Kimse başka bir şey beklemesin. Kontrollü şekilde öldüğümüz sürece sorun çıkmayacaktır. Öngörülebilir şekilde yok edildiğimiz, hesaplanabilir şekilde ortadan kaldırıldığımız, standart sapmalarda problem yaratmayacak şekilde katledildiğimiz sürece sorun olmayacaktır.
Şimdi yavaş yavaş Suudi Arabistan ısınmaktadır.
Wallerstein haklıdır. Kapitalist imparatorluk 20-30 yıllık büyük bir krizin içerisine girmiştir. Her şeyi metalaştıran bu imparatorluk bu krizi yaşamaya devam edecektir. Doğal kaynaklar, toprak, emek, insan ilişkileri ve hatta Tanrı bile metalaşmış durumdadır. Şimdi yavaş yavaş özgün değerlerinden koparılan her şey pazar malı yapılmaktadır. İşte bu metalaştırıcı ve birikimci kapitalist sistemin 500 yıllık evresinin 2007-2008 finans kriziyle birlikte sonlandığı ve dünyayı 20-30 yıllık bir kaotik sürecin beklediğini söylemektedir Wallerstein. Biz o sürecin içindeyiz ve dünyayı yöneten sistemin bu kaotik süreçten ve krizden nasıl çıkacağını kestirmek şu an için olanaksız. Bu nedenle bu süreçte yapılacak mücadele ve alınacak tavır önemlidir. Bu savaş sürecektir. Barış ise bu sistemde ancak silahların gölgesinde gerçekleşecek illüzyondan başka bir şey değildir.
Aksini ummak gerçeklikten kopmak, romantizmin sularında boğulmaktır. Ya sosyalizm gelecektir ya da barbarlık illüzyonlarıyla yola devam edilecektir.
Ali Murat İrat