Bunu okuyorsan yaşıyorsun demektir. Tam bu noktada seçimini yapacaksın; ya tutunacaksın ya da bırakacaksın. Okumayı sürdürüyorsan tutunmaya niyetin var demektir. Bu güzel. Makul. Umutlu. Ve korkusuzluk anlamına geliyor en çok. Tekrarlamak seni ürkütmüyor. Vazgeçmenin ağzını kapatıp bağırmasına engel olacak kadar gücün var. Tüm bunlar sağ ayağının yanına soldakini koyduruyor. İyi gidiyorsun.
Ne olacak?
Devam edeceksin. Lafı dolandırmadan sadede gelmeyi öğreneceksin. Kimseyi kendin gibi görmeyeceksin. Kimseyi kendin gibi değil diye horlamayacaksın. Her zaman konuşmaya gerek olmadığını bileceksin. Yalnızlığını dramatize etmeyeceksin. Ve diğer yalnızlıkları nitelemeyeceksin. Birini seni sevsin diye sevmeyeceksin. Ve seni sevmiyor diye birini sevmekten caymayacaksın. Yenilgilerde ikilemeyeceksin. Ve galibiyetlerde en afili koltuğa kurulmayacaksın.
Öğreneceksin.
Sadece kendi anneni değil, herkesin annesini sevmeyi öğreneceksin. Anne olmasan da her çocuğu kucaklayacaksın. Bir zamanlar çocuk olmuş olduğunu hep ama hep hatırlayacaksın. Utanmayı bileceksin; cılızca değil, olanca kuvvetiyle. Ama asla kamburunu çıkarmayacaksın. Çıkaran birini de gördüğün an dikleşmesine destek atacaksın. Böyle şeyler yaptığında minnet beklemeyeceksin. Beklentisizliği öğreneceksin.
Rıza göstereceksin.
Kalbin kırıldığında küsmeyeceksin. Egon kırıldığında bozulmayacaksın. Alkışın da yuhlanmanın da aslında ikiz olduklarını kavrayacaksın. Saklandığınla eş değer zamanda ortalarda olacaksın. Kalleşlikle savaşırken hain olmayacaksın. Hep sıcak bir yatakta uyanmak uğruna olmayacak mücadelen.
Makul olacaksın.
Telaşlarını yok saymayacaksın. Ama onlara herkesi ortak etmeye çalışmayacaksın. Geçmişini bugüne tıkıştırmayacaksın ama makaslamayacaksın da. Ölümlü olduğun bilgisini kıyıda köşede bir yerde tutacaksın. Ama bu bilgiye yaslanıp kendini durdurmayacaksın. Ar edep diyerek arzularını ve tutkularını ötelemeyeceksin. Dibine kadar gideceksin. Duvara karşı süreceksin. Kendini sayıklama halinde bulsan bile, delirmekten korksan bile seveceksin, çok seveceksin. Kendini unutmayacaksın, unutturmayacaksın. Ve birini unutmak için ölesiye çabalamayacaksın.
Adil olacaksın.
Sesleri akort etmeyi öğreneceksin. Hemen deli gömleği giydirmeyeceksin yabancı bulduğun seslere. Kıpırtısızlığın ve kırılganlığın çıkışları yok ettiğini kabulleneceksin. Zerre kadar kafa ve gönül yormadığın konulara beş dakika olsun zaman ayıracaksın; birilerinin senin o kadarcık zamanına ihtiyaç duyduğunu bileceksin. Belleğine de, benliğine de fazla güvenmeyeceksin; başka kayıtlara da göz gezdireceksin ve kuşkunu yutarak güveneceksin.
Evet. Yaralısın. Kabul, az şey değil. Ama kabuklanmasına bir müsaade edeceksin. Edeceksin ki, kabuğun altından sızacak ışığı görebilesin. O ışık sadece seni aydınlatmayacak. Bunu da bir gün belleyeceksin.
Ayça Güçlüten
Dünyalılar