Bir adam vardı. Yetmişlerindeydi. Paralıydı. Malı mülkü de vardı. Şişmandı. Gülüyordu. Hep gülüyordu. Belki de bu yüzden bir çocuğun rahatlıkla taşıyabildiği kırmızı bir balon gibiydi. Dertsiz tasasız olmasını parasına puluna bağlamak kolaydı. Ama öyle değildi. Basit giyinmişti. Büyük hareketleri yoktu. Sakindi. Gözünün içinde kukuletalı bir çocuk dans ediyordu. O mutluydu. Bana da “Gülümse,” dedi. “Hep gülümse”.
* * *
Bir kadın vardı. Saçlarını kendisi boyardı. Sadece kaçak çay içerdi. Bazen boyası kafasındayken sokağa terlikleriyle çıkardı. Kenarları fırfırlı pembe çorapları olurdu ayaklarında. Mahallenin bütün kedilerine bakardı. O kediler bir tek ona nazlanırdı; diğer herkese tısss. Kadın bakımsızdı. Asık suratlıydı. Çok da huysuzdu. Ama kedilerle konuşurken cıvıl cıvıldı, şakıyordu. Ona selam verdiğimde şaşırırdı. Ne yapacağını bilemezdi. Kedilerine hırka örerdi.
* * *
Bir çocuk vardı. Upuzundu. Yaşı en fazla yirmi vardı, belki de yoktu. Pastanenin kapısında volta atardı. Telaşsız bir volta. Alnında birikmiş ter olurdu bazen. Avuçlarını kaşırdı. Dudaklarını kemirirdi. Aslında üstü başı iyiydi. Ama sanki yıllardır üstündelerdi. Hep “Bana 20 lira lazım,” derdi. Sadece 20 lira. Kimse vermezdi. O yine de isterdi. Kibar bir panik halinde. Onu en son titrerken gördüm. Apartman kapısındaydı. Bakışı 20 liradan çok daha fazla ederdi.
* * *
Bir köpek vardı. Ben ona Bidon diyordum. Yaşamı boyunca gördükleri içinde gibiydi. Sokağın tüm sırrını o yutmuştu sanki. Hiç kıpırtısız yatardı öyle köşede. Öyle bir bakardı ki bazen, sanki “Alın şunları içimden,” dercesine. Oto tamircileri göz kulak olurdu ona. Site sakinleri uzaktan severlerdi. Diğer köpekler o varken o köşeden geçmezlerdi. Bir forsu vardı ama farkında değildi. Bir gün çatlayarak öldü.
* * *
Bir ülke vardı. İçine doğduğumu sandığım bir yer. Gülümsemeyi bilmeyenlerin, yalnız kadınların, çocuğu, kediyi, köpeği sevemeyenlerin cirit attığı bir yer. Arada kalmış, gri bir yer. Aklımdan şüphe ettiğim olaylar zinciri cereyan etti. Cebimde 20 lira olmadığında kendimi beş para etmez hissettiğim bir topraktı. Anladım. Çatladım. Aklımı bıraktım.
Ayça Güçlüten
Dünyalılar